Girne polisine işkence ve darp suçlaması!

Yayın Tarihi: 21/12/10 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

17 Kasım 2010 tarihinde KKTC'ye üç günlük turistik seyahat için gelen Nuri Akın Yalçın ve eşinin başına öyle şeyler gelmiş ki macera filmlerine konu olacak cinsten.

Yalçın KKTC ziyaretinde başına gelenleri şöyle anlatıyor;

***

"17.11.2010 tarihinde , Eşimle bayram tatilinde 3 günlüğüne Kıbrıs'a gitmek için Taşucu'ndan feribota bindik ve Girne limanına geldiğimizde gümrük işlemleri için yolcu salonundaki uzun kuyruğa girdik bu sırada görevli sivil narkotik polisi köpeğin arama görevini yapması için bize doğru yönlendirdi, köpeğin paçamı koklaması üzerine, narkotik ekipleri benim üzerimi aramak için içerde bulunan hücre odalarına sokup çırılçıplak soydular, bakmadık yerimi bırakmadılar ve sonuç olarak üzerimde hiçbirşey bulamadılar, bana çıkabileceğimi, giyinmemi söylediler ve bende giynierek tekrar çantalarla yolcu salonunda beni bekleyen eşimin yanına döndüm.

Sıra bize gelsin diye beklerken ordaki narkotik polislerinden biri, diğer yolcuları arayan bizden çok uzakta olan köpeği sürekli benim ve eşimin üzerine ''hadii kızım bul kızım'' diye yönlendirmeye başladı, bende bunun üzerine ''beyefendi insanlar bize bakıyor, eşimle beraber rencide oluyoruz, beni az önce aradınız, bu kadar insanın gözü önünde rencide ediyorsunuz'' dedim, bunun üzerine bu polis bana ''zaten ailemi, çoluğumu çocuğumu bırakmışım bayramda çalışıyorum bi de sizin gibi ''piçlerle mi'' uğraşıcam, artislik yapma bütün çantalarını yığarım buraya dedi''

Bende göreviniz o zaten bizde onu istiyoruz ya açın bakın ya da bu kadar insanın içinde bizi artık rencide etmeyin diyerek haklı tepkimi sakin bir uslüpla dile getirdim, bunu söyleyince büyük bir sinirle kolumdan sert bir şekilde tutup eşimin yanından beni 2. defa içeri odaya götürmeye çalıştılar, bende zaten soydunuz içeri bir daha neden götürüyorsunuz
çantaları açın bakın dedim, tabi sen misin bunu diyen o kadar yolcunun gözü önünde ve en önemlisi ''eşimin yanında'' yaka paça 2 kişinin koluma girip beni tekrar hücre odalarına götürmeleri ve içeride 2 polisin kolumdan tutup, 3. resmi elbiseli üniformalı olaylarla hiç alakası olmayan ismini daha sonradan öğrendiğim ''Namık Uğurluoğlu'' adındaki Girne Liman Polisi ''or.......k yapma bana , ananı avradını s.....m senin'' diye hakaretler ve tehditler savurup bana vurmaya başladı, beni darp etti, ben hiç beklemediğim o tokatlarla ve hakaretlerle karşılaşınca yere yığıldım, ben yerdeyken de devam etti ben sinir krizi geçrip titremeye başladım, o halimi gören ve daha öncesinde kollarımdan tutan 2 polis beni kaldırmaya uğraşırken, ''Namık Uğurluoğlu'' adındaki üniformalı Girne Liman Polisi hemen oradan uzaklaştırıldı ve kaçtı.

Ben 27 yaşındayım ve KKTC'de öğrenci yada çalışan da değilim, Adana İncirlik Hava Üs Komutanlığında müttehait firmada tercüman olarak çalışıyorum ayrıca Maliye Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim, sadece 3 günlük tatil için turist olarak gittik, bunu oraya giden türk gençlerine veya öğrencilere sinirlendiklerinde hep yapıyorlarmış, tabi çok kişi üstüne düşmeyince ya da konunun uzayacığından korkarak herhangi bir şikayette bulunmadıklarından oradaki görevli psikolojik sorunu olan polisler oralarda hala ellerini kollarını sallayarak geziyorlar, ben o kadar hakaretin, rezilliğin ve yediğim dayağın üzerine sinir krizi geçirip yerden kalkamadım,

20-25 dk da kendime gelebildim bu arada eşimde yolcu salonunda beni ikinci defa içeri götürdükleri sırada , beni döveceklerini anlayarak peşimden geldi ,ben odaya sokulduktan sonra arkamızdan kilitlenen kapıyı açmaları için çaldı ve kilitli olduğunu anlayınca Girne Liman Yolcu Salonu'nun ortasında gelerek ''eşimi zorla içerdeki hücre odalarına soktular, işkence yapıp dövdüler, ben dövme seslerini duydum , bir Allah'ın kulu yok mu bilgi versin ''diyerek haklı tepkisini yüksek sesle dile getirmesine rağmen, orada görevli olarak çalışan hiçbir görevli eşime hiçbir bilgi vermeyip , özellikle Girne Liman Gümrük Memuru 17.11.2010 tarihinde görevli olan yolcu salonunun köşesindeki küçük ofisinde çalışan gümrük memuru benim dövülmediğimi söyleyerek ve o polisin adı ''Yılmaz'' diyerek eşime yalan beyanda bulunmuştur , eşime hiçkimse yardımcı olmamıştır, bu polislerde olayların uzayacağını ,büyüyeceğini ,basının gelip orda benim o halimi ,eşimin o halini çekip yayınlacakları için, bizi tutuklamakla tehdit edip gözümüzü korkutup uzaklaştımaya çalıştırdılar, çantalarımızı ve beni tekrar arayıp yine bişe bulamayınca hemen ite-kaka gönderdiler, bizi ordan uzaklaştırdılar, ben hemen devlet hastanesine gittim ve orada bana darp teşhisi konuldu , bahse konu darp raporu , Girne Polis Müdürlüğü ve Magosa Devlet hastanesinde mevcuttur.

Dayakçı, işkenceci ve hakaretci terbiyeden yoksun, insanlıktan nasibini almamış Girne liman polislerinden ''Namık Uğurluoğlu''adındaki şahısa hakaret ve darp davası açmak için gerekli mercilere başvurumu yaptım ve Girne polisinden 17.11.2010 tarihindeki Girne limanındaki bu olayın yaşandığı saatlerdeki kamera kayıtlarını talep ettim, fakat Girne Polisinden bize çok yardımcı olan ''Murat Bayram' 'isimli müfettiş yardımcısı, bana ''kamera kayıtlarının olmadığını'' söyledi, ben T.C Büyükelçiliğine konuyu bildireceğimi söyledim ise de aldığım cevap; ''T.C Büyükelçiliğinin, KKTC'de, sadece olayla ilgili kendilerinden (Girne polisinden) konu hakkında bilgi almakla yetineceklerini, T.C Büyükelçilğinin konuyla ilgili herhangi bir müdahelede bulununayamacaklarını söyledi,ben haklılığımdan dolayı bu olayı basına aktaracağımı söylediğimde ise yine, bana burada basının bir olayı haber yapabilmesi için kendilerinden yani yine polisten izin almadan hareket edemeyeceklerini söylemesi üzerine bu olayı basına iletmeme engel oldular,

KKTC'deki prosödürün bu şekilde işlediğini söyleyerek olayın kapanması için basına ve elçiliğe duyurulmaması için yalan beyanda bulunduklarına inanıyorum, çünkü T.C'de sistem bu şekilde işlemiyor, herhangi bir olay yaşandığında çoğuzaman basın hiçbir kurumdan izin ve yetki almadan basın özgürlüğünü kullanma hakkına sahip olduğunu biliyorum.

Şu an ülkeme döndüm ve başvurabileceğim bütün gerekli makamlara bu durumu gerekli dilekçe ve evraklarla anlatacağım, hakkımı sonuna kadar arıyorum ve arayacağım"

***

Nuri Akın Yalçın'ın yazdıklarını okurken, bir yandan da yerin dibine girdim.

Beni afakanlar bastı.

Ülkeye gelen turist bir çifte bu muameleyi hazmedemedim.

Girne Polis Müdürü Süleyman Manavoğlu'nu aradım ve konuyu aktardım.

Manavoğlu olayın kendilerine intikal ettiğini ve soruşturmanın devam ettiğini söyledi.

Bu soruşturmanın sonucunu merakla bekleyeceğiz.

Umarız en kısa zamanda sonuçlanır.

Polis Genel Müdürü Günay Özan'a da bu soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılması için önemli bir sorumluluk düşüyor.

Bu işin takipçisiyiz, böyle bilene!

Diş Tabipleri Odası

9

Bedensel engelli çocuklarımızın diş bakımlarını ücretsiz yaptıkları için

Gümrük Dairesi

8

Biraz geç de olsa gümrük kapılarında yasalara uygun olarak denetimlerini sıklaştırdıkları için

İşverenler Sendikası

1

Üçüncü ülke işçilerine kendi ülkelerindeki asgari ücretin uygulanmasını istedikleri için

Mustafa SOYLU

Gelincik Müezzini

1

Bir bölge yayın organındaki yazısında öğretmenler için söyledikleri uygunsuz sözlerinden dolayı

TPS Kıbrıs Ltd.

1

Sattığı cep telefonlarının garanti belgesini satış anında müşteriye vermediği için

Yakışıklı zenci

Acayip yakışıklı bir zenci Amerika'da çok lüks bir otelden içeriye girmiş.
Bir elinde Bond çanta, omuzunda bir papağan. Resepsiyondan odasına çıkarken akşam yemeği için 100 kişilik yemek servisi istediğini söylemiş. Akşam restoranın kapısından
yine elinde Bond çanta, omuzunda kuşu, tek başına girmiş.
Oturmuş yemeğini yerken, papağan masaları dolaşıp geri kalan 99 yemeği birer birer yiyip bitirmiş.
Otel personeli toplanmış, faltaşı gibi açılmış gözleriyle olayı izlerlerken şef garson dayanamamış,
"..Bu ne iştir?,," diye sormuş. Zenci anlatmaya başlamış:
-Bir tarihte Istanbul'a tatile gittim. Kapalıçarşı'da gezerken eski bir lamba buldum,
Beğendim aldım. Döndüğümde lambayı silip temizlerken içinden bir cin çıktı,
" Dile benden ne dilersen, 3 dilek hakkın var" dedi.
İlk dilek olarak, bir çanta param olsun, harcadıkça içi tekrar parayla dolsun istedim,
İşte bu çanta, yıllardır harcarım, her açışta yine doludur.
İkinci olarak dünyanın en yakışıklı zencisi olayım dedim, İşte görüyorsunuz..
Eh, bir erkek hem paralı, hem de yakışıklı olursa başka neister;
Kuşum hiç doymasın..." dedim, yanlış anladı deyyus...''

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları