"Yakamızdan düşün artık!"

Yayın Tarihi: 07/02/11 01:16
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Bizim işimiz ona buna mesaj atmak ya bize de mesaj gelmiyor değil.

Yazılarımızı sevenlerin yanı sıra sevmeyenler de var.

Hele de Erdoğan'ın zehir zemberek açıklamalarından sonra bir okuyucu gazı biraz fazla gelmiş olacak ki bin önceki yazımızda sırf 'Erdoğan' yazdık diye bize köpürmüş ve "yakamızdan düşün artık' demiş.

Okuyucunun kızgınlığı Erdoğan'a hitap şeklimiz sadece…

Sayın Erdoğan desek sorun olmayacak ama "Erdoğan' yazdık diye yakasından düşmemizi salık veriyor.

Biz burada asalağız ya, biz kör yiyiciğiz ya, düşelimmiş yakalarından.

Okurun mesajı şöyle;

"Sayın yazar, ikide bir başbakanımıza "Erdoğan" diye hitap etmeniz bizi yaralamıştır. Başbakanımızın yerinde Türk halkı olsun hemen Kıbrıs"a olan yardımı kesmelidir. Bakın başınızın çaresine. Sizler gidin Rumlarla dost olun. Sizler gidin Yunanlılarla dost olun. Ama biz sizin dostluğunuzu da sizi de istemiyoruz. Yakamızdan düşün artık. Saygılarımla…"

Okura göre iş bu kadar basit işte.

Yakalarından düşüp Yunanla, Rumla dost olmamızı önermiş, bunu kendine nasıl bir hak görmüşse!

Erdoğan, Kıbrıs Türküne besleme halk suçlamasını basacak, Kıbrıs Türkünün şeref ve haysiyetine ayaklar altına alacak, bunlar yetmezmiş gibi şehit edebiyatı yapacak ve o haklı olurken, biz ona sadece 'Erdoğan' diye hitap ettiğimiz için düşman ilan edileceğiz..

Allahtan ki Erdoğan kırdığı potu düzeltmek için çabuk çark etti ve ikinci açıklamasında "benim sözüm herkese değil" diyerek işi kurtarmaya çalıştı da bu acımıza biraz merhem oldu.

Erdoğan'ın içimizi acıtan açıklamalarıyla birlikte iki uç kesim beliriverdi ansızın.

Birisi ateşe benzin dökerek saldırılarını tamamen Türkiye'ye yöneltirken, bir kesim de bu açıklamalara destek verip aciz olan, yani Türkiye ile ilişkilerden doğacak zarardan nasibini alacak olanlar.

Yani hükümet yanlıları…

Bir üçüncü kesim daha var ki, toplumun asıl nabzını onlar tutuyor aslında.

Erdoğan'ın açıklamalarından büyük endişeler duyan kesim şimdilik duygu ve düşüncelerini kendi aralarında paylaşıyor.

Ama tedirginlikleri çok büyük!

Hepsi de birbirine soruyor, bundan sonrası ne olur diye?

Çünkü onlar diğer iki kesim gibi körü körüne eleştiri yapmayanlar.

Etle tırnağın birbirinden ayrılmaya başladığın görüp, yüreklerinde acı hissedenler.

Yapılan yanlış açıklamalar, açılan pankartlara gösterilenlerden dersimizi alıp tecrübe sahibi olursak ne ala…

Bizim şu anda kendi ayaklarımız üzerinde durma gibi bir ihtimalimiz yoktur.

Ufukta da böyle bir şey görmüyoruz.

Çünkü hükümet bir yandan tasarruf yapıyorum diyerek insanımızın canını yakarken, arka kapılardan partili istihdamına devam etmekte, böylelikle halkın da öfkesinin büyümesine neden olmaktadır.

Ekonomik vizyon bakımından büyük bir sorun yaşayan, ve reform özürlü bu kabine ile devam etmek UBP'nin geleceği için de büyük bir yıkım olacaktır.

Hele de iki kardeş ülke arasındaki bu tehlikeli sürecin baş mimarisi olan bu hükümet sadece kendisine değil, ülkesine ve ikili ilişkilere de artık büyük zararlar vermektedir.

Erdoğan'dan randevu isteyen İrsen Küçük'ün, Ankara'ya gittiğinde nasıl bir duruş sergileyeceğini daha şimdiden görür gibiyiz…

"Ağzı Olan Konuşuyor..."

"Herkes bir şey söylüyor, her kafadan bir ses çıkıyor.

Esas yapılması gerekenler, toplumun içinde bulunduğu sorunların nasıl aşılacağını konuşmak, gündemde yer bulmuyor.

TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, yapılan yürüyüşlerin nedenleri araştırmak ve her kesimi memnun etmeye yönelik yeni çözümler bulmaya çalışmak yerine, Kıbrıs Türkü'nü eleştiriyor.

Oysa var olan sorunlardan burada yaşayan herkesin şikayeti var. İşte bu noktada Başbakan ve Bakanlar yükü sendikaların ve halkın omzuna atmak yerine, üzerlerine düşeni yapmalı ve öncelikle sorunun bu paketten çok daha fazlası olduğunu hatırlatmalıdır…"
(Serdinç-LEFKOŞA)

Kemal Dürüst'ün kıyağı!

"Levent bey sayın Kemal Dürüst'e bir mesaj;

Türkiye 2011 yılı için Kuzey Kıbrıs yılı ilan edildi.. Bu tanıtım için profesyonellerden teklif alındı ve bu komitede sektör de vardı.

Birinci ve ikinci süperdi sonra gelenler ise 3. ve geriye doğru vasat tanıtımlardı..

Halen daha bu görev birinciye verilmedi ve inatla sayın bakan yeni formüller geliştirerek üçüncüye yani Mercure Hotel in işletmecisi Sayın Mustafa Gürbüz ' e vermek için uğraşır..

Saygılar.."
(İsmi mahfuz)

Serdar Denktaş'a…

"Sayın Levent bey

Bizler Mehmetçik belediyesinden tek suçları haklarını aramak olan ve işten atılan kişileriz Deniz Güvence, Umut Karagün, Özgür Aydıntan..

Size yazmamızdaki neden tarafsız ve objektif olarak herkese yaptığınız yerinde göndermelerdir.

Lütfen bu konuya da değinirseniz çok sevineceğiz.

Bugün oldu DP Genel Başkanı bu konu için bir el atmadı.

Bizlere yardımcı olacağınızı tahmin eder, saygılarımızı sunarız..."

Sorun ne?

Bir profesör 3 kız öğrencisinin " durum değerlendirmesi" yeteneklerini sınamak istemiş... Durumu anlatmış üçüne de ..
-"Denizde bir salın üzerinde yarı çıplak ve yapa yanlızsınız. Birden içi erkek dolu bir teknenin size doğru geldiğini görüyorsunuz. Hallerinden belli, bu balıkçı teknesi aylardır denizde ve hiçbiri aylardır kadın yüzü görmemiş. Hepsi aç kurt gibi size bakıyor. Sorunu çözmek için ne yaparsınız. ?"
Kumral kız yanıt vermiş...
-" Salın yönünü akıntıya doğru çevirir, kaçmaya çalışırım..."
Esmer olan daha kabadayı çıkmış...
-" Yanımda bir Rambo bıçağı var..Ona sıkı sıkı sarılır, bakalım sala atlayacak erkek kimmiş beklerim..."
Sarışın başını iki yana sallamış...
-" Durumu anladık hocam da, sorun ne?"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları