Kıbrıs Türkü'nü anlamıyorlar, çünkü tanımıyorlar

NTV'de önce akşam seyrettiğim programdan sonra kesin kararımı verdim.

Bizim asıl sorunumuz kendimizi Anavatan'a anlatamamak.

Yada onların bizi anlamaması daha doğrusu tanımaması.

Şimdi dek hep vatan millet nutuklarıyla geldik ya bugünlere, ha keşke biraz da kendimizi anlatabilmenin bir yolunu da bulsaydık.

Ama becerememişiz meğer!

İşte bu yüzden şimdi iki kardeş ülkenin bırakın siyasileri, halkı da birbirine girmiş vaziyette.

Sunucu Mirgün Cabas bile belli ki bir Kıbrıs programı yapmadan önce bile internete girip de neler olup bitiyor diye incelememiş.

O da ön yargılı bu yüzden!

Tutturmuş muhalefet partilerini, sırf iktidar olurlar düşüncesiyle konuşmamakla suçluyor.

Oysa minik bir araştırma yapsa muhalefet liderlerinin her gün yani bir açıklama yaptıklarını görecek.

Ya Erdal Güven?

Burada birçok siyasetçi ve gazeteci dostu var.

Çok kere de geldi konferanslar verdi.

NTV'de ikide bir Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti dedikçe deli etti beni.

Bunların Kıbrıs'ı en iyi tanıyanı böyle ise gerisini siz düşünün artık.

Bir başka konuk Mustafa Kutlay, Kıbrıs uzmanıymış!

Aslında objektif açıklamaları oldu ve AB"ye, BM"ye hatta İngiltere'ye yüklendi ve ambargo ve izolasyonlar için verdikleri sözleri yerine getirmemekle suçladı.

Ama şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'Kıbrıslı Türkler Annan Planı'na 'evet' desin, Rumlar'dan 'hayır' çıkarsa ülke ülke gezip KKTC'ye tanıtacağım' sözlerini hiç ağzına almadı.

Arif Hasan Tahsin ise üç cephede savaştı sanki…

Sonunda Kıbrıs Türkünün asıl sorununun 'para' olmadığını birkaç kelimeyle iyi özetledi;

"Para göndermeyin be gardaş" diye!

Umarım arif olan da anlamıştır, Kıbrıs Türkünün öncelikli sorununun 'para' olmadığını…

Okur Görüşleri
"Beceriksiz politikacılar!.."

"Para aldığını, Ankara'dan dilendiğini, Ankara yardım elini uzatmazsa halkını yönetemeyeceğini, kontrol edemeyeceğini, koltuklarını yitireceklerini kapılarında itiraf eden liderleri ve yöneticileri kim ciddiye alır ki!

İşte varılan noktada Ankara hükümet yetkilileri, başta Tayip Erdoğan, Kıbrıs Türklerini nasıl gördüklerini net biçimde ortaya koydular.

Söylenenlere bakınız, Şehitler vermişler, kan dökmüşler, Kıbrıs'ta stratejik çıkarları varmış. Kıbrıs Türkünün döktüğü, verdiği ne idi?

Onların söz hakları yok mudur bu topraklar üzerinde?

Hey Allahım, ne günlere geldik?

Kıbrıs Türklerini Ankara"daki Erdoğan hükümeti ile medyası ile karşı karşıya getiren gerginliklere ve güvensizliklere neden olan, bence, beceriksiz politikacılarımız, lider diye geçinen çıkarcılarımızdır. Lütfen, daha kırıcı olmadan, anlayışla, hoşgörü ile kucaklaşmaya bakılsın.

Aksi takdirde sonuç felakettir.
(Olgun-Lefkoşa)

…

"Levent bey, Türk halkının o pankartlar karşısında ne hissedebileceği ile ilgili bir yazı yazabilir misiniz? Yaşanan bir sorunda hemen ayrılık kelimesini kullandığınız için ayrılığa hevesli olduğunuzu sezdim. Eğer kardeşlik bu kadar kolay bitiyorsa en azından zatıâlinizle hiç kardeş olmayı başaramamışız demektir…"
(Doğan – İZMİR)

…

" Etle tırnak hiç bir zaman olmadık ki! Sayın Denktaş'ın nüfus taşımaya başlamasıyla, etin üzerine takılan tırnak sahte tırnaktı. Bunu kendisine söyleyenleri arkasındaki askeri güç ile korkuttuğu çok olmuştur. İnsanları hainler diye mimlemiştir. İşte geldiğimiz bugün ki noktayı o zamanlar insanlar görmüştü. Artık et bu sahte tırnağı taşımak istemiyor, kendi tırnağımızı büyütüp bakmalıyız…"
(İbrahim-Londra)

DAÜ	10	Tüm sorunlarına rağmen dünya sıralamasındaki yerini yükselterek büyük bir başarıya imza attı
Arif Hasan TAHSİN Yazar	9	NTV'deki programda Kıbrıs Türkünün asıl derdinin para olmadığını karşısındaki üç kişiye rağmen anlattığı için
Ahmet DAVUTOĞLU TC Dışişleri Bakanı	8	Her zaman olduğu gibi Erdoğan'ın gafını düzeltmek için büyük gayret sarf etti ve Kıbrıs Türkünün yüreğine su serpti
Serdar Denktaş DP Genel Başkanı	8	Teknokrat hükümet modelini önererek ekonomik sıkıntıların giderilmesinde gerçekçi yaklaşımından dolayı
Cemil ÇİÇEK TC Devlet Bakanı	0	Kıbrıs Türkünü küçümseme ve hakaretlerine devam edip gerginliği tırmandırdığı için

Kamu mantığı!

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak, 500 TL maaşla, bir bekçi işe almaya karar verir.
Bir süre sonra düşünülür ;
" Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak"
Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere, 750'şer TL maaşla, iki kişi işe alınır.
Bir süre sonra
" İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz" diye düşünülerek, 1.000'er TL maaşla, iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar .
Bir süre sonra
" Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek " diye tartışılır ve 1.500'er TL maaşla, bir muhasebeci şefi, bir katip, bir de istatikçi işe alınır.
Bir süre sonra ;
" Peki bunlardan kim sorumlu olacak. " Diye düşünülür ve 5.000 TL maaşlı bir müdür ve 3.000'er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınır.
Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır...