Yeni havayolu şirketi fiyasko mu?

Yayın Tarihi: 16/02/11 09:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Toplum olarak gözümüz kulağımız yeni kurulan havayolu şirketimizden gelecek güzel haberlerde.

Umarız da güzel haberler alırız.

Çünkü öncelik yüzlerce iş bekleyen ve şu anda kendilerini bir anda kapının dışında bulan eski çalışanlarda.

Elbette bunların hepsinin işe alınmayacağını biliyoruz ama en azından bir kısmının istihdam edilmesi bile bir uyarıcı etkisi yaratabilir.

Kuzey Kıbrıs Hava Yolları başta bir grup işadamı olmak üzere bakan Saner'in de büyük özverisiyle kuruldu ve imzalar atıldı.

İlk uçuşun yapılacağı günü de dört gözle bekliyoruz.

Bekliyoruz ama aldığımız haberler hiç de bu umutlarımızı körüklemiyor.

Aksine sanki de bu işin bozulacağı yönünde bir hissiyat içine giriyoruz.

Dileriz biz yanılmış oluruz ama bu hissiyatımızı güçlendiren nedenlerimiz var elimizde.

İşin daha başında bir isim skandalı yaşandı.

İngiltere'de bir iş adamı kurnazlık edip şirketin ismini kendi üzerine tescil ettirdi.

Bizimkiler konuyu mahkemeye götüreceğiz demekle yetindi.

Ondan sonra da tek bir kelime açıklama yapılmadı!

Oysa bize söylenene göre Mart'ta ilk uçağımız uçacak ve bu da gururumuz olacak.

Ama bu iş mahkemeye kaldıysa, değil bu Mart'ta, seneye Mart ayında bile en azından Londra'ya uçmamızın imkân ve ihtimali yok.

İsim araştırması yapmadan nasıl olur da böyle isimle şirket kurulur bu da bizim olaya ciddiyetsizliğimizi gösteriyor.

Bir başka konu;

Yıllar sonra artık bizim de bir Rekabet Kurulu Yasa'mız var. Bu kurulun atamaları da çoktan yapıldı.

Yapıldı da, rekabet yasasına göre tüzel kişiler ya da bir kişi aynı anda hem yönetici pozisyonunda hem de birden fazla şirketin hissedarı olamaz.

THY'nin, aynı anda hem kendi şirketi, hem Anadolu Jet ayrıca KKHY'nin hissedarı olması hukuki boyutlarda ileride büyük sorunlar yaratabilir.

THY'nin hem icraatın başında hem de denetlemenin başında olması kafalarda büyük soru işaretleri yaratmış durumda.

Bir de yönetim kurulu üyelikleri var;

KKTC'den iki kişi birisi Ünal Çağıner diğeri de Erbil Arkın, şirketin KKTC kanadını temsil ediyorlar.

Ünal Çağıner'in üyeliğinde bir sorun yok.

Ama Erbil Arkın'ın denetçi konumundaki üyeliğinde sorun var. Hem de çok büyük bir sorun.

Çünkü Erbil Arkın'ın denetçi olarak yönetimde bulunması için uzman denetçilik belgesinin olması gerekiyor.

Arkın ise sadece bir otel sahibi!

Daha da ciddi bir sorun;

KKTC'li iş adamları karınca kararınca bu işe para yatırdılar.

Ellerini taşın altına koydular.

Koydular ama huzursuzluk da her geçen gün tırmanıyor...

İmzalar atıldı, paralar yatırıldı iyi de ondan sonra ne olup bittiğinden kimsenin bir haberi yok!

Tüm bu nedenleri alt alta yazıp topladığımızda bu işin sonunun nerelere gideceği noktasında içimiz kararıyor.

Umarız bir kez olsun hislerimizde yanılırız!

25 bin kişi vatandaş yapılıyor!

Uzun bir süredir KKTC vatandaşlığı için bekleyen binlerce kişiye gün doğdu.

Ankara kaynaklı haberler AK Parti hükümetinin direktifleri doğrultusunda KKTC hükümetinin 25 bin civarında kişiyi vatandaş yapmak için bir çalışma içinde bulunduğunu söylüyor.

Şu anda bir sır gibi beklenen kararın önümüzdeki aydan itibaren yürürlüğe gireceği ve Haziran ayına kadar 25 bin kişinin vatandaşlık işlemlerinin bitirileceği ifade ediliyor.

100 iş adamı parti kurma aşamasında!

Hükümetin ekonomik sorunlara çözüm bulamaması bazı iş adamlarını siyasi oluşum içine girmeye itiyor.

Kendilerini 'reformcu iş adamı' olarak belirleyen 100 civarında çeşitli sektörden iş adamının siyasi bir oluşum kurmak için çalışma başlattığı ve hükümetin icraatları doğrultusunda gelişmelere göre hareket edecekleri söyleniyor.

Parti kurma aşamasında olan iş adamlarının büyük çoğunluğunun genç iş adamı olduğu gözlemleniyor.

Aziz Kent: Bizim hiç mi suçumuz yok!

Turizmcilerin babası aradı geçenlerde...

Belli ki Türkiye ile KKTC arasında yaşanan gerginlikler onu da derecesiz üzmüş.

Türkiye hükümetlerinin de elbette suçu var diye başladı ve peki bizim ve uluslararası kuruluşların hiç mi suçu yok diye devam etti...

2 Mart'ta yapılacak olan mitingde Kıbrıs Türkünün bu duruma düşmesine neden olan başta BM ve AB, ABD ve İngiltere gibi ülkelere de tepki pankartı açılmasını istedi.

Haksız da değil yani değil mi?

Adem ile Havva


Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" tablosuna bakıyorlarmış:
Alman,
"Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem
ile Havva mutlaka Alman olmalı." demiş.
Fransız, Alman'a karşı çıkmış:
"Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar."
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını
vermiş:
"Bunlar kesin Türk'tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hala kendilerini cennette sanıyorlar."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları