Sayın Küçük, Babacan'a bir cevabınız olacak mı?

Yayın Tarihi: 24/02/11 01:04
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Hükümet sadece beceriksiz ve basiretsiz değil aynı zamanda pısırık da...

Ankara'dan yükselen hiç bir sese cevap vermedi...

Daha doğrusu veremedi, aksine tüm suçlamaları kabul etti.

Çünkü Ankara Hükümeti'nin kurmayları sadece burada pankart açanlara değil, hükümete de epey yüklendi.

Yüklenmeye de devam ediyor;

Son kurşun Devlet Bakanı Ali Babacan'dan geldi!

Belli ki Ankara hükümetinin kurmayları aralarında anlaşmışlar.

Kimisi sendikalara yüklenirken kimisi de hükümete ver yansın ediyor.

Babacan'ın açıklaması hiç tereddütsüz hükümeteydi.

KKTC hükümeti kemer sıkmak istemiyor dedi!

Bizimkilerden yine ses yok...

...

Başbakan Küçük kişi olarak mükemmel bir insan.

Yıllarca politikada yer aldığı halde adı hiç bir şaibeye, karanlık ilişkilere karışmadı.

Ama iyi bir insan olmak iyi bir yönetici olmak demek değil.

Burda bir devlet varsa ve siz de onun başbakanıysanız, yapılan suçlamalarına karş cevap vermek durumundasınız.

Dışarıdan gelen saldırı şeklindeki açıklamalar karşısındaki bu ülkenin vatandaşlarını savunmak sizin değil de kimin görevidir?

Ülke insanı bir karpuz gibi ikiye bölünürken, susmak ve boyun eğmek, hakarete varan saldırılara sessiz kalmak bir başbakana yakışır mı?

...

Ülke yıllardan beridir sürdürülen, ki bunun baş mimarı UBP'dir, partizanlık ve popülizmden dolayı bu talihsiz süreci yaşamaktadır.

Belli ki bundan ders alınmamış ve oy rantı uğruna hala aynı yanlışta ısrar edilmektedir.

Evet, Türk adet ve geleneklerine göre büyüklere 'of' demek bile, onlaar karşı çıkmak yoktur ama, yine bizim güzel geleneklerimize göre büyükler de küçüklere 'besleme, kör yiyici, tembel' derse bu da büyük yanlıştır ve onun iyi niyetinden şüphe duyulur.

Başbakan Küçük şimdi çıkıp Ali Babacan'ın suçlamalarına karşı cevap vermek durumundadır.

KKTC hükümeti gerçekten kemer sıkmak istemiyor mu?

Peki istemiyorsa bunu niçin dillendirmiyor?

Sayın Küçük anketleri dikkate alsın;

Hükümete geldiklerinde bu ülkenin her iki insanından birisi arkalarındaydı.

Yanlışlıklar zinciri devam etti ve şimdi her üç kişiden bir kişi var arkalarında.

Bu pısırıklık ve basiretsizlik devam ettiği sürece de hem hükümet büyük yaralar alacak, hem de ülke insanı arasındaki uzlaşma kültürü kaybolup gidecektir.

"YAGA'nın vitrini güzel, içi boş"

Kısa bir süre önce YAGA Direktörlüğüne getirilen Derviş Besimler, yatırımcının önünü açmak yatırım iklimini genişletmek için çalışmaların yoğunlaştırıldığını söyledi.

YAGA'nın şu anki görüntüsünün iyi olduğunu, vitrininde bir eksiklik olmadığını ancak içinin boy olduğunu da ifade etti.

YAGA'nın başarılı olabilmesi için kendilerine yetki verilmesini de isteyen Besimler, yatırımcıların çoğalması ve bürokratik engellerin kaldırılması için tüm bakanlıklarla omuz omuza bir çalışma ortamı yaratılmasını da istedi.

Vehbi; Çok söyledik ama dinletemedik!

Sayıştay eski başkanlarından Soner Vehbi, dünkü "batık banka sahipleri yandı" başlıklı yazımızdan sonra telefonda arayarak başkanlığı döneminde ilgili hükümetleri defalarca uyardığı halde kimsenin kaçırılan paraların tahsili için kılını kıpırdatmadığını söyledi.

Bu paraların tahsili halinde ülke ekenomisindeki açıkların da kısa sürede kapanacağına inandığını söyleyen Vehbi, bu operasyonu desteklediğini ifade etti.

Şu anda bir rahatsızlığı nedeniyle Lefkoşa Devlet Hastanesi'nde tedavi altında olan Soner Vehbi'ye acil şifalar diliyoruz.

GAÜ

8

Kan Bankası yararına yaptıkları etkinlikle örnek davranış sergilediler

DAÜ İletişim Fakültesi

8

Hürriyet Gazetesi'nin düzenlediği üniversitelerarası yarışmada ilk beşe girerek bübük bir başarı elde ettiler

Polatkan Turizm

Üniversal Sigorta

7

Ülke insanının kendi ülkesinde tatil yapması için taksitli ve uzun vadeli ödeme imkanı sağladığı için

Ferdi Sabit SOYER

6

2 Mart mitinginde TC ve KKTC bayraklarının da açılmasını istedi ve herkesi şaşırttı

BKP

1

Topluma sivil itaatsizlik çağrısı yaparak çatışma ortamı yaratmak istedi

Evli gibi


Soğuk ve karlı bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir işadamı ve sekreteri arabalarını terk etmek zorunda kalırlar ve uzun bir yürüyüşten sonra üşümüş ve ıslanmış durumdayken bir kulübe bulurlar. Kulübede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir sürü battaniye bulunmaktadır. Geceyi geçirmeye hazırlanırlar ve işadamı bir centilmen olarak, yatağı sekreterine verir.
Ben yerde uyku tulumunda uyurum, der.
Sekreter yatağa yatar, adam uyku tulumunun içine girerek fermuarı çeker. Bir süre sonra tam uyumak üzereyken, sekreterinin sesini duyar:
- Efendim, ben çok üşüyorum. Adam fermuarı açar, uyku tulumundan çıkar, bir battaniye alıp kadının üzerine örter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak üzereyken yine sekreterinin sesini duyar:
- Efendim, ben hala çok üşüyorum. Adam yine fermuarı indirir, tulumdan çıkar, bir battaniye daha alıp kadının üstüne örter, uyku tulumuna girerek fermuarı çeker. Tam uykuya dalacağı sırada yine duyar:
- Ben yine çoooook üşüyorum.
Adam yattığı yerden:
- Bir fikrim var, der. Burası ıssız bir yer. Neler olduğunu kimse göremez, istersen evliymişiz gibi davranabiliriz.
Genç kadın kıkırdar:
- Tamam, bana göre hava hoş. Adam yattığı yerden avazı çıktığı kadar bağırır:
- Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları