Kaçak yaşamın kaderi de vahim oluyor!

Yayın Tarihi: 27/06/11 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Ülkede yaşanın tartışmaların başında gelen kaçak işçi olayı malum…

Yine bir yerlerden gelen talimatla bunların büyük kısmının kayıt altına alınması çalışmaları toplumu gererken, bir de burada kaçak yaşayanların yaşadıkları vahim olaylar var ki, her bir tanesi insan haklarını ayaklar altına alıyor.

Şimdi bu yazıyı okuyup, 'gelmeselerdi' diyebilirsiniz!

Haklı da olabilirsiniz, öyle ya da böyle onlar şimdi buradaysa, asıl sorgulanması gereken onlar mı yoksa, devlet ya da onları buraya getiren paragöz iş adamları mı diye de kendimize sormak durumundayız.

***

Hele de bazıları var ki burada tam anlamıyla bir cehennem azabı yaşıyorlar.

Hiçbir sosyal hakları yok!

Çalıştıkları iş yerlerinde başlarına bir iş kazası geldiği zaman bile çoğunun işvereni bunlara sahip çıkmıyor…

Hatırlarsınız, geçen ay bir narenciye bahçesinde çalışan işçi elektrik akımına kapıldı ve öldü…

Patronu büyük bir pişkinlikle, 'o benim çalışanım değildi' dedi, çıktı işin içinden!

Allahsız kitapsız patron aslında yalan söyledi ama kim soruşturdu?

Yine aynı günlerde bir işçi inşaattan düştü öldü, ama o da sadece bir gün haber oldu ve unutuldu…

O inşaatı yapan müteahhiti kim araştırdı kim deşifre etti, ya da devletin hangi birimi o insafsızın peşine düştü?

***

Yine geçtiğimiz günlerde bahçede çalışan bir işçi ağaçtan düştü, kolunu ve belini kırdı.

Bu haber basına bile yansımadı!

O bahçenin sahibi haber yollamış işçiye, 'tedavin için tek bur kuruş bile harcamam bilesin, istersen git kime şikayet edersen et' diye de tehdit savurmuş!

Yahu bu bir candır, senin işçindir yıllardır kanını emdiğin onun üzerinden para kazandığın adamdır, böyle söylenir mi hiç?

Allar vere ki işçinin yardımına arkadaşları çıktı, hatta yattığı hastanedeki oda arkadaşları üç beş kuruş ortaya koyup gereken bel korsesini aldı da bu dünya da birkaç insan daha kalmış diye geçirdik içimizden…

***

Siz yine de 'oh olsun gelmeselerdi' diyebilirsiniz!

Sizin tercihiniz bu olabilir, ama böyle olmamasını tercih ederdim doğrusu.

Sonuçta burada bir insan hayatı olursa, ve siz evrensel değerlerden bahsederken, bir insan oğlunun böyle rezil durumlar yaşaması, sömürülmesi ve bal gibi insan haklarının çiğnenmesi vardır ortada ve buna göz yummak, görmemezlikten gelmek, mangal başında sefa sürdürmek de o kişinin insanlığının tartışılır duruma gelmesinden başka bir şey değildir.

***

Eğer bu devlet doğru dürüst bir devlet olabilseydi, yanında çalıştırdığı kaçak işçi iş kazası geçirip hastaneye düşseydi, o iş veren bu kadar insafsız ve duyarsız olabilir miydi?

Bu devlet adam gibi bir devlet olsa, bu ülkenin ilgili daireleri, bu işin peşine çoktan düşmüş olur, hem devletten vergi kaçıran, hem de insanların kanını emenleri anında içeri atar, en ağır cezaları verir ve bu tür olaylar da gün geçtikçe azalır giderdi…

Tunalı: Koop-Süt'e talibim

"Sn Özadam,

Ben Ceran Tic.Ltd koordinatörü Tözün Tunalı.Bildiğiniz ve tanıdığınız Kıbrıslı bir Türk vatandaşım.

Ömrümü ülkemin kalkınması gelişmesi ve dünyada saygın bir ülke olması için katkı koyan birisiyim.

Emekli olduktan sonra tüm emekli ikramiyem ve diğer birikimlerimi çocuklarımın geleceği ve için ikramiyemi yine ülkeme yatırım yaparak sürdürüyorum.

Hükümetin özelleştirme kapsamında sürdürdüğü politikadan güç alarak 8.6.2011 tarihinde Kooperatif Merkez Bankası Yönetim kuruluna KOOP süte talip olduğumuzu beyan eden bir yazı yazdım ve yanıt istedim.

Dünkü yazınızda Koop Süt'ün Ülker ile pazarlığından söz ediyorsunuz.

Ben bir Kıbrıslı Türk vatandaşı olarak kendi ülkemdeki bir işletmeye talip olamayacaksam nere talip olacağım.

Bu politikalar böyle devam ettiği sürece bizim kıbrıslı Türklerin Kıbrıstaki yerinin ne olacağını merak etmeye başladım.

Bu tesisin ihaleye çıkmadan verilmesi durumunda ara emri dahil her türlü yasal işlem başlatacağım.

Ayrıca Kıbrıs'taki küçük süt işletmelerine de seslenmek isterim gelin hepimiz Koop-Süt'e birlikte yeni bir şirket kurarak sahip çıkalım.

Saygılarımla.."

(Tözün Tunalı)

Doktor ormanda!

Ormanda oturan acil vaka bir hasta varmış, hastaneye gitmesi mecburmuş.

Bizim doktor da ne yapsın, almış jipini gitmiş kadının ormandaki evine. Almış kadını atmış jipinin arkasına ve ormanda gidiyorlarmış.

Önüne kıpkırmızı bir adam çıkmış, ben demiş ormanın kırmızılı delisiyim. Bana bir yiyecek.

Adam düşünmüş, sandvicini vermiş deliye.

Sonra bir gölün etrafından geçerken sapsarı bir tip çıkmış, el kol sallamış falan, bizimkini durdurmuş. Ben demiş bu gölün sarılı delisiyim demiş. Bana bir içecek.

Bizimki durmuş düşünmüş, vermiş kolasını. Sonra yola devam etmiş. Bizimki işte bildiğimiz asfalta çıkmış en sonunda.

Önüne masmavi bir adam çıkmış, el kol sallamış falan durdurmuş bizimkini. Bizimki sinirlenmiş. "Yaa asfaltın mavili delisi sen ne istiyorsun?"

Mavili herif dönmüş:

"Ehliyet, ruhsat lütfen!"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları