Güney'e göç var!

Yayın Tarihi: 28/06/11 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Festivaller mevsimi açıldı, vatana ve millete hayırlı olsun.

Güzelyurt Portakal Festivali belki de bu ülkenin en esik ve köklü festivalidir.

Narenciye bahçelerinin 100 bin dönümden 50 binlere kadar düştüğü bir kentte neyin festivalidir yapılan apayrı bir konu ama festival açılışında kurdele başındakileri sanırız hepimiz basından görmüşsünüzdür.

Üretim dibe vursa da bölgede yaşayan insanların kaynaşması açısından hiçbir festivale itirazımız olamaz…

En azından yıllardır birbirini görmeyenlere yarar bu festivaller.

Hatta bölge esnafının işleri hareketlenir biraz olsun soluk alırlar, ta ki tezgahlarını bir başka festival alanına taşıyıncaya kadar.

Konu Güzelyurt, Bostancı, Lefke olunca son günlerde iyice daralan yüreğimiz bir o kadar daha daralır.

Hele de festivalden festivale oralarda siyasetçileri görünce, kan beynimize sıçrar!

Bir de objektiflere sanki de bölgeyi kurtarmış gibi kahramanca gülerek bakarlar ya, bölge halkının siyasiler hakkındaki düşünenleri burada yazmamız ahlaki değerlerimizle ters düşer.

Kurdele kesmek için bölgeye üşüşen siyasiler, halkın içine girerler, sırtlarını sıvazlarlar ve yine vaatlerini yaparak, bir dahaki kurdele kesimine kadar bölgeye uğramazlar.

Oysa gelmiş geçmiş tüm hükümetler, nedendir bilinmez itilmiş ve kakılmış olan bu bölgeleri iktidara gelince kalkınmada öncelikli bölge ilan ederler, basın ve bürokrat ordusu ile toplantılar düzenler ama sonuçta hepsi fiyaskoyla sonuçlanır.

Bölgede halen biri bakan olmak üzere toplam 6 milletvekili var…

Elbette bunlar sabah evlerinden çıkınca ilk olarak bulundukları bölgeye yakın kahvehanelere gider halkın arasına karışırlar ama sırt sıvazlamak ve boş vaatlerle insanların karnını doyuramadıklarının bilincindedirler.

Vatandaş ufak bir umut ışığı olarak görse de 'sayın bakanım' ya da 'sayın vekilim' diye başlar sözüne ve başta istihdam ve kredi olmak üzere isteklerini sıralar, bu gelenek hiç değişmez.

Değişmeyen bir başka gelenek de, siyasilerin halkın gözünün içine baka baka yalanlarını sürdürmeleridir…

Aslında her iki taraf da bir tiyatro oyununun parçalarıdır ama gelenek hiçbir zaman bozulmaz, çünkü bir umut ışığı vardır insanların yüreğinde.

Şimdi sözümüz önce hükümete sonra muhalefete;

Ne kadar farkındasınız bilmeyiz ama sadece güneye kayan ekonomi değil, insanların kendisi.

Ne zaman aylardır göremediğimiz birisini görsek, hemen hepsinin artık geleceğini güneyde aradığını ve bunun için aileleriyle birlikte güneye göçtüğünü duyunca içimiz parçalanır, yüreğimiz dağlanır.

Siz bilir misiniz ki, kepenk indiren esnafın neredeyse yarısı şimdi ya Güney'de Lefkoşa'da, Larnaka'da ya da Limasol'da yaşamaktadır ve çocukları da oralarda okumaktadır?

Gidenlerden kimi, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin verdiği haklar nedeniyle gider işsizlik başvurusunda bulunur ve aylık 1.200 Euro işsizlik ödeneği alır, kimi de ufaktan da olsa orada esnaflık yapmaya başlar.

Yine aylardan beridir görmediğim bir dostum anlattı, KTHY eski çalışanlarından 6 kişi ailesini de almış yanına ve Larnaka'ya göçmüşler…

Hem de bir daha geri dönmemecesine!

Olaya bakar mısınız Allah için;

Bizimkiler burada pişmiş kelle gibi gülerek kurdele keserken, bizim insanımız geleceğini yıllardır 'düşman' bildiğimiz güneyde arıyor.

Dahası da var;

Bizim siyasiler sadece boş vaatlerle halkını kandırırken, Rum siyasiler bu düzenden öyle güzel yararlanıyor ki, Kıbrıslı Türkler için apartmanlar ve siteler dikmeye başlamışlar.

100 bin Euroluk dairelerin 20 bin Euro'sunu Rum hükümeti üstleniyor, kalan 80 bin Euro'luk kısmını da 50 seneliğine taksitlere bölüyor ve kira öder gibi bizim insanımızı ev sahibi yapıyor.

Şimdi sözümüz kurdele keserek icraat yaptıklarını zannedenlere;

Kestiğiniz her kurdele, siyasi bir şovdan başka bir işe yaramıyor.

Siz kurdele keserken, Rum bunu iyi değerlendiriyor, benim ülkemin insanına ya işsizlik parası bağlıyor, ya iş kurması için kredi imkanı sağlıyor ya da ev sahibi yapmak için devletin tüm imkanlarını seferber ediyor.

İnanırsınız ya da inanmazsanız, şu anda güneyde binlerce Kıbrıslı Türk aile var…

Sizlerin sayesinde ülkelerinden ümitlerini kesmişler, belki de silah sıktıkları Rum'a muhtaç bir durumda, şimdi onlardan medet umuyorlar…

Kıbrıs Türkünü bu durumlara düşürdüğünüz için kendinizle ne kadar övünseniz azdır!

Genetik yarışması

Dünya Genetik Projeler Yarışması yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik profesörleri yarışmaya çalışmaları ile katılmış.

İlk Fransız profesörün çalışmasının başına gelmişler. Jüri başkanı çalışmasının ne olduğunu sormuş.

Fransız profesör başlamış anlatmaya:

- "Ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim. Ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu", demiş.

Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra gelmiş Türkiye'den bizim Laz profesöre. Jüri başkanı:

- "Sizin çalışmanız nedir?", diye sormuş. Laz profesör anlatmış:

- "Ben" demiş, "karpuz genleri ile hamam böceği genlerini birleştirdim!"

Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan Laz profesöre:

- "Bu çalışma ne işe yarar?", diye sormuş. Laz profesör:

- "Acayip işe yarıyor, karpuzu kesiyorsunuz, çekirdekleri kaçışıyor!"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları