Cezaevi yine kaynıyor!

Yayın Tarihi: 29/06/11 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Ülkede tek bir şeyin doğru dürüst gittiğini duymayı arar hale geldik.

Nereye elinizi atsanız, elinizde kalıyor!

Her yerden pis kokular geliyor.

Laçkalık öyle diz boyu olmuş ki, tek bir Allah'ın kulu yok ki şikayetçi olmasın.

Bu kötü gidişata bir yenisi bu kez Merkezi Cezaevi'nde eklendi.

Geçtiğimiz Cuma günü yapılan terfi sınavlarından sonra ortalık kalktı oturdu.

Terfi verilenlerin dışında herkes şikayetçi oldu.

Bu terfi sınavları iptal edilip, şifa bir yeni sınav yapılmazsa gardiyanların birçoğundan artık sağlıklı şekilde çalışmasını kimse beklemesin.

Son iki gündür gelen şikayet teflonlarına dün onlarcası eklenince, olayı biraz eşeleyelim dedik.

Eşeledikçe de midemiz kalktı, burnumuz kokudan kırıldı.

Konuştuğumuz hiçbir taraf sınavlarının sorumluluğunu üstüne almadı.

Bu konuda ilk telefon görüşmemiz Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Çetin Uğural oldu.

Deyim yerindeyse tek bir soru bile Uğural'ı çileden çıkarmaya yetti.

Belli ki o da yeteri kadar dolmuş ve içini dökecek birini arıyormuş.

Meğerse bu konuda sadeci bizim telefonlarımız işlememiş, Uğural'ın telefonları neredeyse kırılıyormuş.

Altı üstü bir terfi sınavı işte!

Meğerse ne mühim bir işmiş bu böyle, anlamakta zorluk çektik.

Çetin Uğural, Allahı var isim vermedi ama torpil yaptırmak için neredeyse telefon açmayan kimse kalmamış.

Aracı olanlar, ricada bulunanlar, hatta yalvaranlar bile varmış.

Şimdi ben Uğural'ın yerine olsam, çıkar bir basın toplantısı yapar ve torpil düzeninin statükocularını tek tek deşifre ederim bu millete…

Sırf millet anlasın, bir terfi sınavının bile hangi şartlar içinde yapıldığını görsün diye.

Görsün ki artık bundan sonra torpili olmayanların ne devlet işine, ne de terfi sınavlarından umudunu kessin diye.

Bir terfi sınavında bile bakanlar, vekiller ve hatta bazı subaylar bile torpil için telefona sarılıyorsa, bu ülkedeki sistem değil kokuşmuş, çirkef haline gelmiştir.

Bakan Çavuşoğlu, ikin aradığımız kişiydi.

O, bizden de muzdarip çıktı!

Kim bilir belki de ona bizden daha çok telefon gitti, kimisi terfide torpil istedi, kimisi de terfi alamadığı için dayısını aracı koydu.

İlgili sendikalardan Kamu- Sen başkanı Mehmet Özkardaş da şikayet telefonu alanlardandı.

Konuyu araştıracağını ve eğer usulsüzlük varsa, her türlü tedbiri alacağı sözü verdi.

Merkezi Cezaevi Müdürü Salahi Hoca da konuyla ilgili görüştüklerimiz arasındaydı.

O da itirazlardan haberi olduğunu, ancak her sınav sonrası bu tür şikayetlerin geldiğini artık doğal karşıladığını söylemekle yetindi.

Konuştuğumuz kişiler arasında söylenen tek ortak söz, sınava girenlerin itiraz dilekçesi yazıp komisyona gönderilmesi oldu.

Ama belli ki ses tonlarından bile bu işte bir bit yeniği olduğunu onlar da biliyordu.

Belli ki onlarcası bu sınava itiraz edecek ve hakların arayacak.

Haklarını alırlar mı bilemeyiz ama bu çirkin torpil sistemi öyle boyutlara ulaştı ki, devlet ciddiyeti ve adaletsiz sistem de aksine tavan yaptı.

Kime ne kadar haraç verildi?

Aysu Basri Akter'in dünkü yazısından sonra gündem bir kez daha değişerek, bütün gözler gazino sahiplerine çevrildi.

Aslında hem gazinoculara hem de siyasetçilere, hatta UBP'ye…

Geçtiğimiz Cumartesi günü toplanan işletme sahipleri yılık verginin 1 milyon Euro'ya çıkarılmasından sonra kan beyinlerine sıçradı ve kirli çamaşırların ortaya serilmesi kararı alındı.

Bunun devamını getirirler mi bilinmez!

Bana göre, cesaret edemezler bile…

Oysa içlerinden birisi çıksa ve hangi seçimde hangi siyasiye, ya da transfer için kime ne kadar verdikleri avantayı açıklasa, temiz toplum olma yolunda iyi bir başlangıç yapılacak bu ülkede…

Gazino sahiplerini cesareti, siyasilerin yüzsüzlüğünü göstermesi açısından çok önemli…

Ha gayret, sadece biraz cesaret!

Bir tane delikanlı çıksın aranızdan, yemin ederim alnınızdan öpeceğim!


Gelin-Kaynana

Gelin ile kaynanası her gün çapa yapmak için tarlaya gidiyormuş.

Fakat çapkın iki arkadaş da ne yapsalar da bunları tavlasalar diye plan yapıyorlarmış.

Bir gün yine gelin ile kaynana tarlayı çapalamaya giderken, bu iki arkadaş bir kulübenin önünde hüzünlü bir şekilde görünce onlara hayırdır niye bu kadar üzgün duruyorsunuz diye sorduklarında kulübe içersinde bir yakınlarının öldüğü için dua okunduğunu ve bu okunan duaya gelin ile kaynananın da icabet edip etmeyeceklerini sorduklarında gelin ile kaynana dua etmek için hemen kulübe içersine girmişler.

Bunun üzerine bizim iki uyanık arkadaş hemen gelin ile kaynanaya kulübe içersinde tecavüz etmişler ve amaçlarına ulaşmışlar.

Gelin ile kaynana kulübe dışına çıkıp evlerinin yolunu tutmuş.

Fakat gelin kaynanasına anne başımıza gelenleri gördün mü ne yapacağız biz şimdi demesi üzerine kayınvalide gelinine şöyle demiş;

-Vallaha gelin seni bilmem ama ben meftanın 40'ncı. Gecesine de 52'nci gecesine de mutlaka geleceğim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları