Ricacı gazeteciler bile varmış!

Yayın Tarihi: 02/07/11 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Merkezi Cezaevi'nde yapılan son terfi sınavı sonuçları sadece cezaevini değil tüm siyaset dünyasını karıştıradursun, Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Çetin Uğural da torpil ve ricacıların da her dönemde olduğu gibi bu sınavda da kendisini gösterdiğini, hatta ricacılar arasında gazetecilerin bile olduğunu ifade etti.

Uğural'ın bu konuda bize gönderdiği mektubu aynen yayınlıyoruz;

"Sayın Levent Özadam,

Ülkemizdeki birçok konuda olduğu gibi, tayin, terfi, nakil ve benzeri konularda da, yetkili mercilerin adil davranmadığına dair uzun yıllardan beri yaygın bir kanaatin hâkim olduğunu kimse inkâr edemez.

Bu sıkıntının aşılmasında ise sadece adil olunması yetmediğinden, adil olunduğu kanaatinin de hâkim olmasına önem verilmesi gerekir. Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı olarak görevde olduğum beşinci yılda, bu konuya verdiğim öneme paralel olarak yürüttüğüm çabalarla bir miktar mesafe kat edildiğini düşünüyorum.

Uzunca bir süreden beri de Kamu Hizmeti Komisyonu'nun icraatlarında ciddi bir rahatsızlık ve yaygın şikâyet olmamaktadır.

Bu bakımdan, Merkezi Cezaevi terfilerinde ortaya çıkan yaygın rahatsızlık ve itirazların nedenini ben de merak ederek araştırma ihtiyacı duydum.

Tabi sınav öncesi yaygın bir rica ve talep yoğunluğunun ortaya çıkması da beni şaşırttı.

Çünkü herhangi bir rica ve talebin sonucu etkilemeyeceğini icraatlarla göstermiş olmanın yarattığı genel bir kanaat sağlanabilmişti.

Merkezi Cezaevi terfilerinde niye bu durumun ortaya çıktığı ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.
2006 yılında yürürlüğe giren yasa ve sınav tüzükleriyle, o tarihe kadar terfilerle ilgili rahatsızlık ve şikâyetlerin giderilmesi hedeflenmişti.

Terfilerde yetersiz olunduğu ve yapılan terfilerin de adil olmadığı şikâyetlerine karşı, yapılan yeni düzenlemelerde tüm terfi kadrolarına terfilerin yapılmasını, kadro yetersizliklerinde de kadro fazlası olarak terfi edilmesini sağlayacak düzenlemeler 2007 yılı ortalarından itibaren uygulamaya kondu.

Yapılan düzenlemelerde terfilerin maddi bir getirisi olmayacağı öngörülmüş, kadro fazlası olarak terfi edenlerin ise asıl kadroların tüm haklarını kazanacağı şeklinde bir düzenleme yapılmıştı.

Yazılı sınav stresi istenmemesi ve terfilerin süratle yapılması talebi de o dönemdeki hükümet tarafından kabul edilince, yaklaşık 3 yıllık bir terfi maratonu yaşanarak, hemen hemen tüm kamu görevlileri bir üst dereceye terfi etmiştir.

Yapılan bu uygulama ile ilgili kişisel kanaatim, yönetim bilimi kurallarına pek uymayan bu uygulamanın, ne terfi eden kamu görevlilerini ne de icraatta verim artışı bekleyen kamu yöneticilerini tatmin edici bir sonuç vermediği yönündedir.

Bu uygulama içerisinde Merkezi Cezaevi gündeme geldiğinde, bu kurumda terfi kadrolarının aynı zamanda belli rütbeleri de ifade etmesi nedeniyle ciddi sıkıntılar ortaya çıkaracağı düşünülerek, bu terfilerin geçen hükümet döneminde yapılması mümkün olamamıştı.

Yeni hükümet döneminde de aynı kaygılar devam ettiği için bu terfiler uzunca bir süre yine yapılamamış, ancak en sonunda sendikalar ve hükümet belli bir mutabakat sağlayarak Merkezi Cezaevi'nin terfilerinin de yapılmasının önünü açmıştır.

Merkezi Cezaevi kadrolarında terfi alacağı halde bazılarının rütbe takamayacak olması, diğer dairelerden farklı olarak gerginliğe ve kayırmacılık taleplerinin bir anda patlama derecesine varmasına neden olmuştur.

Sınav sonrası ise terfi alanlar içerisinde olmakla birlikte, sıralama nedeniyle asıl kadrolar dışında, kadro fazlası olarak terfi almak durumunda olacak olanların hemen hemen tümünün itiraz başvurusunda bulunması söz konusu olmaktadır.

O nedenle, itirazlarla ilgili genelde gösterdiğimiz hassasiyeti, Merkezi Cezaevi terfilerine yapılan ve yapılacak olan itirazlara da göstereceğiz.

Kamu Hizmeti Komisyonu'nun itirazlara gösterdiği ciddiyetin bir göstergesi olarak, kısa bir süre önce yapılan yasal düzenleme ile itirazlardan belli bir ücret de alınmaya başlanmıştır.

Haklı bulunan itirazlarda ise hatadan dönerek yanlışı düzeltmekten her zaman olduğu gibi Merkezi Cezaevi personelinin itirazlarında da çekinilmeyecektir. Haklı bulunan itirazlardan alınan ücret de iade edilmektedir.

Kamu Hizmeti Komisyonu'nun tüm uygulamalarında, açık, net ve şeffaf olunarak, adaletin gözetildiği kanaatinin yaygınlaşmasında önemli bir mesafe kat edilmiştir.

Ancak ülke genelinde adalet konusundaki tereddütlerin yaygınlığı içerisinde bunun pek fazla bir anlamı olamamakta ve ayrıcalık talepleri ile itirazları ortadan kaldırmaya yetmemektedir.

Torpil taleplerini deşifre etme önerinize gelince...

Torpil taleplerinin ardında bir rüşvet teklifi veya tehdit olmadığı müddetçe bunları deşifre etmenin doğru olacağını zannetmiyorum.

Hele yapılan taleplerin mahcup bir üslupla, hatta sırf sözkonusu şahsı aldatmış olmamak için arayanların olduğu ve konuşmanın sonunda, torpil yapılmadığını bildiğini ama arayacağım dediğim için aradığını söyleyen "dürüst", hiç değilse bu anlamda dürüst insanlar da bulunduğu halde...

Evet!

Bu bir realite.

Torpil için aracı olunması talebine yalan söyleyememe dürüstlüğü!

Yani, torpil talep etme dürüstlüğe aykırı görülmemekte, ama talebi aktaracağım dedikten sonra da bu talebi gerçekten aktarmanın, mutlaka uyulması gereken bir dürüstlük anlayışı.

Toplumda uzun yıllardaki uygulamalarla ilgili yaygın bir kanaatin ortaya çıkardığı bu "dürüstlük" anlayışı sözkonusu iken ve genelde içlerinde çok değer verdiğim saygın insanlar varken onları aşağılamanın büyük bir haksızlık olacağını düşünüyorum.

Torpil talebinde aracılık yapmak durumunda kalanların hiçbirinin bundan mutluluk duymadığını da biliyorum.

Bazı aracıların mahcubiyetinin, araya başka aracı koymaya kadar işi abarttıkları da söz konusu olmaktadır.

Bunların illa ki siyasetçi olduğunu da zannetmeyin. Her meslekten aracılar var.

Sizin gazetecilik mesleğinden de...

Torpil talebinde aracılık yapanlara ben şu sözü veriyorum: "İlgilendikleri şahsın asla hakkı yenmeyecektir.

Ama başkasının hakkını gasbederek de ona bir avantaj sağlanmayacaktır."

Bu söz genelde yeterli olmaktadır.

Buna ilaveten, sözkonusu şahsın kazanması durumunda bunun o şahsın kendi başarısı olacağının kendisine söylenmesini rica ediyorum.

Katıldığım televizyon programlarında ve açıklamalarımda da bunları defalarca söyledim.

Bu nedenle bu konuda uzunca bir süreden beri ciddi bir sıkıntı olmamaktadır.

Ülke genelinde bu anlayış ve uygulamalar yaygınlaştıkça bu sorunların aşılacağına inanıyorum.

Bu konuda basına da büyük görev düşmektedir.

Ülke genelindeki yaygın memnuniyetsizliklerin tırmandırdığı iddia ve şikayetler kanıtlanana kadar bu konularda temkinli olunması gerekir.

Düzgün işler için harcanan emeklere ve çabalara verilecek desteğin, sorunların aşılmasına büyük katkısı olacaktır.

Saygılarımla..."

Çetin UĞURAL
Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı

Şanslı damat

Tahsilli bir genç zengin bir adamın kızını istemeye gitmişti. Adam delikanlıyı görür görmez pek beğendi ve onu kendine damat yapmak için şöyle dedi:

- Benim üç kızım var. Hiçbiri de evlenmedi. Rahat bir evlilik yapmalarını istiyorum. Bu yüzden her birine düğün zamanı yaşına göre para vermek istiyorum ki koca evine eli boş gitmesinler. Mesela on sekiz yaşında olana on sekiz trilyon, yirmi beş yaşında olana yirmi beş milyon trilyon, otuz iki yaşında olana da otuz iki trilyon vermek niyetindeyim. Hangisini isterseniz, benim için fark etmez.

Delikanlı biraz düşündükten sonra sordu:

- Afedersiniz, sizin yüz yaşında kızınız var mı?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları