Torpile devam, Akça'ya selam!

Yayın Tarihi: 05/07/11 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Elimde sayısız şikayet mesajı var…

Hükümet birkaç yüz tane istihdam yapacak ya, yine eline yüzüne bulaştırmaya başladı.

Yüzlerce boş kadro bulunmasına rağmen, hükümetin devlete geçici statüde personel etmesi, sadece torpil bulamayan gençleri değil, kendi partilisinin gençlerini bile çileden çıkarıyor.

Burada hangi birini yazacağımı ben de bilemiyorum;

Öncelikle Bakan Üstel'i yazmalı o zaman…

Binlerce genç işsiz beklerken, bir bakının oğlunu istihdam ettirmesi yakışık alır mı?

Lütfen bu bilgi eğer doğru değilse, bakan çıksın açıklasın ve yalan desin!

Yine UBP örgüt başkanı Burhan Konuksal'ın kardeşini istihdam ettirmesi, listeye giremeyen gençleri deliye döndürdü…

Bu sayfada yapılan küfürlü ve beddualı kelimeleri yazmama olanak yok, ama siz anlamışsınızdır sanırım.

Muhtar Orhan Demirel'in oğlunu işe aldırması da özellikle Alsancak sakinlerini çileden çıkardı…

Muhtar efendi, kendisi emekli, eşi emekli, kızı devlette çalışıyor ve bunlar yetmezmiş gibi bastırıyor ve oğlunu da devlete koydurtuyor…

Oysa bu ülkede tek bir kişinin devlette olmadığı nice aileler varken…

Alsancak örgüt başkanı Aksel Atakara'nın da kardeşinin çocuğunu işe aldırması bardağı taşıran son nokta olmuş.

Hafta sonu Girne ve Alsancak bölgesinden gelen telefonlar hiç susmadı…

Necdet Numan'ın kardeşi çocuğu da artık devlet memuru ve bununla ne kadar övünce azdır!

Merkezi İhale Komisyonu Başkanı selim Gökbörü'nün ise geçtiğimiz yıl damadını, şimdi de kızını devlete aldırması dilden dile dolaşıyor…

Hele 7 kişilik bir ailede 6 kişinin memur olmasından sonra yedinci kişinin de memur edilmesine ne dersiniz acaba?

Sokakta günlerdir bunlar konuşulunca, halkın öfkesi de bir o kadar ağır ve acı oluyor.

Ve gençler soruyor bize, 'istihdam edilebilmek için illa ki partili bir kurmayın akrabası mı olmamız mı lazım' diye…

Duruma bakılırsa öyle, hükümette dayısı olmayan boşuna heveslenmesin, özelde bin liraya iş bulursa yatıp kalkıp dua etsin…

Selamımız ise Büyükelçi sayın Halil İbrahim Akça'yadır;

Ankara'nın bizi baştan yaratacağını bu gazetedeki ilk yazımızda yazmıştık…

Doğum başladı ve epey de sancılı olacağa benzer…

Hemen her şeye el atan Ankara, artık şu partizanlık boyutunu bile aşan istihdam olayına da el atmalı…

Çünkü bunlar işice azıttı ve halkı deli etmek için ellerinden geleni yapıyorlar…

Ve tüm bunların suçlusu da Ankara olarak gösteriliyor…

Bizden uyarması!

Gardiyanlar huzursuz!

Bir hafta önce yapılan gardiyanlık terfi sınavlarına tepkiler gelmeye devam ediyor.

Sınavın iptal edilerek tarafsız bir jüri önünde yapılmasını isteyen çok sayıda gardiyan, terfi alacak olanların çok önceden belirlendiğini, sınavın ise göstermelik olduğunu iddia ediyorlar.

Sınavda birinci gelenin bir sendikacı, ikinci gelenin bakanlık çalışanı, üçüncü gelenin yine bakanlık memuru, beşinci gelenin de bakanlık çalışanı olduğunu söyleyen gardiyanlar altıncı sırada kazanan kişinin ise sadece sabahları cezaevinin dışarıdaki alış verişleri yaptıklarını ve bunlara terfi verilmesinin şaibelerle dolu olduğunu düşünüyor.

İçişleri Bakanı Çavuşoğlu'nu da göreve davet eden gardiyanlar, tüm çalışanların huzursuz olduğunu bundan böyle kendilerinden verim beklenmemesi gerektiğini ifade ediyorlar…

Elena'ya tuzak mı kuruldu?

Moldova uyruklu ve TC vatandaşı Elena'nın geçtiğimiz hafta bir otel odasında fuhuştan tutuklanma olayında, fuhuş yaptığı kişinin açıklanmaması kafalarda soru işaretleri yarattı.

Bu konuda bizi Girne'den arayan bir vatandaş, Elena'ya suçunu itiraf etmesi için polis tarafından baskı yapıldığını iddia etti.

Elena'nın Girneli bir iş adamının birlikte olma teklifini ret ettiği için kendisine iftira atıldığını iddia eden bu kişi, Girneli işadamının isminin baş harflerinin de G.A olduğunu söyledi.

Şimdi Girne polisine çağrıda bulunuyoruz;

Elena'ya suçunu itiraf etmesi yolunda baskı uygulanıyor mu?

Adı ve soyadı elimizde olan Girneli iş adamı bu kadına iftira mı atıyor, eğer öyleyse fuhuş yapan ikinci isim olan bu Girneli iş adamının kimliği niçin açıklanmıyor?

Bu işadamının isminin açıklanmaması için devreye kimler girmiştir?

Reçete

Hanımın biri eczaneye gitmiş ve yüksek sesle 'bana en güçlüsünden bir şişe siyanür ver'demiş

Eczacı 'aman hanım siyanürü ne yapacaksın o bir zehirdir 'demiş

Kadın:iyi ben da onun için istiyorum kocamı zehirleyeceğim diye cevaplamış.

Eczacı: Ben sana bu zehri veremem hem senin başın derde girer hem de benim ,seni hapse atarlar,benimde lisansımı

iptal ederler belki de hapse atarlar, demiş.

Kadın:Çantasından bir resim çıkarmış ve eczacıya göstermiş,resimde eczacının hanımı ile kadının kocası uygunsuz

vaziyette.

Eczacı: Hanımmm demiş, reçeten olduğunu neden en başta söylemedin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları