Adanalı Cevdet!

Yayın Tarihi: 23/07/11 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Sorunumuz büyük, hem de çok büyük!

Bu gerginlik tırmandırılmaya çalışıldıkça da, bugünleri arar hale geleceğiz.

20 Temmuz, sadece Kıbrıs Türkünün kurtuluş günü değil, Rum kesimindeki katliamlara da dur diyen bir gündü aslında.

Eğer Barış Harekatı yapılmasaydı, belki şimdiki coğrafyamız bambaşka olacak, çok değişik bir konjektür yaşanacaktı.

Bu özel gün kavga ve kargaşanın günü değil, barış ve dostluğun günü olmalıydı aslında.

Çünkü bu ülkede hem Güney'de hem Kuzey'de hemen her ailede en az bir şehit, belki de onlarca gazi vardır.

O rezil ve insanlık dışı günleri yaşamış olan.

Ama biz ne yaptık, toplum olarak el ele verdik ve bu özel güne gölge düşürdük.

Ya da düşürdüler, bunu için ellerinden geleni yaptılar.

KTHY önündeki dayak ve kötek olayı niçin çıktı halen bilmiyorum.

Polisi eylemcilerin üstüne kim gönderdi bundan da haberim yok.

Bazı eylemcilere öldürürcesine dayak atanları da kınıyorum.

Hatta bunların hukuk önünde hesap vermesinden de yanayım.

Ama bu eylemi fırsat bilerek, bizim için en büyük tehlike olan ırkçılığa da taviz vermek mümkün değil.

Eğer bu ülkede hukuk ve demokrasi varsa, tıkır tıkır işler ve günün sonunda suçlular yine hukuk kuralları içinde cezasını bulur.

Bazı uyanıklar belli ki bunu fırsat biliyorlar.

Ülkeyi bildik tartışmalara çekmek istiyorlar!

Aslında ateşe benzin döktüklerinin farkında bile değiller.

Bu ateşin içinde kendilerinin de yanabileceklerini akıllarından bile geçirmiyorlar.

İşin özü tek kelime ile ırkçılık yapıyorlar…

Bunu yapanlar ise ülkenin en demokrat insanları olduklarını iddia ettikleri için gülünç duruma düşüyorlar.

Bu ülke insanına yapılacak en kötü şey Türkiyeli-Kıbrıslı ayırımcılığını körüklemek, insanları birbirine kışkırtmaktır.

Böyle bir ayrımcılık mantık dışıdır çünkü artık bir çok aile karışmış, kız alıp oğlan vermiş, kader ve gönül birliği yapmıştır.

Bu ülke insanı tatilini Türkiye'de yapmayı tercih eder, Türk takımlarını bağrına basar onlar için konvoya katılırlar, öğrenimlerini Türkiye'nin üniversitelerinde yaparlar.

Türk Sanat Müziği hayranıdırlar, alışveriş için hafta sonları atlarlar uçağa İstiklal Caddesi'ne giderler.

Hastalanınca ilk tercih edilen yine Türkiye'ni önde gelen hastaneleridir.


Bu bilindiği halde iki ülke insanını birbirine düşürmeye çalışmak, iki halk arasında nefret tohumları saçmak, ayıptır, günahtır, yazıktır.

Eğer yaşanan her olay sonrasında Adanalı Cevdet, Mersinli Ahmet, Hataylı Mehmet, ya da Limasollu Hüseyin, Mağusalı Ali ya da Girneli Şaban diye isimlerin önüne şehirler konulursa, bunlar iyi niyetten yoksun, insanları birbirine kırdırmaktan öteye gitmeyen girişimlerden başka bir şey olamaz.

Eğer Adanalı Cevdet, bir suç işlemişse kendisini cezalandırmak, ne siyasilerin, ne sendikacıların ne de gazetecilerin görevidir.

Hele de kendisini demokrasi havarisi sanıp da pazarlayanların hiç değil!

Okur Şikayeti
"Araziler yangına davetiye çıkarıyor"

"Sayın Özadam,

TC Başbakanı Tayyip Erdoğan iyi ki ülkemize geldi de ülkemiz biraz olsun temizlik gördü.

Yapılanların hepsinin de gösteriş budalalığından başka bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz.

Ama, kapımızda büyük bir tehlike bizi bekliyor, kimsenin umurunda bile değil.

Başkent Lefkoşa'ınn bir çok bölgesinde K.Kaymaklı'da, Yenişehir'de, Göçmenköy ve Taşkınköy'de yüzlerce boş arazi kuru otlarla bürünmüş olduğu halde ne bu arazilerin sahipleri, ne de devlet gerekli temizliği yapmıyor.

Kavurucu sıcakların yaşandığı bugünlerde büyük tehlikeler bizi bekliyor. İlgilleri uyarmanız için yazımı sayfanızda kullanmanızı rica ediyorum.

Şimdiden teşekkürler.

(Aynur-Lefkoşa)

Karın mı devletin mi?

Bir gün bir Amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:
- Karın mı yoksa devletin mi?
Amerikalı düşünmeden cevaplamış:
- "Devletim"
Oradakiler:
- O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamayarak:
- Yapamayacağım demiş.
Daha sonra bir Türk milletvekilini aynı odaya almışlar. Aynı soruyu sormuşlar:
- Karın mı yoksa milletin mi?.
Milletvekili hiç düşünmeden:
- Devletim.
- O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.
Çıkınca sormuşlar:
- Ne oldu?
- Sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları