Biraz da "insanlık" lütfen!

Yayın Tarihi: 25/07/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Lefkoşa Dereboyu müdavimleri iyi bilirler.

Özellikle akşamları gençler ellerinde ipe dizilmiş yaseminlerle eğlence yerlerini gezer, bütçelerine üç beş kuruş katkı sağlarlar.

Hele de eski yasemin kokularına hasret kalmışlar için bulunmaz fırsattır…

Dalından koptuktan sonra çok uzun ömürlü olmasalar da nostaljidir, geçmişi hatırlamaktır, kimine göre de haykırmaktır bu nadide çiçeğin hem kokusu hem de zarif duruşu.

Dün gazetelerde ellerini yüzüne kapamış bir genç vardı, özellikle de bir gazetemizin manşetinde…

Hasan Kabidan.

Lefkoşalıların tanıdığı bir sima…

Biraz zihinsel olarak problemli.

Ama onurlu, gururlu ve işsiz olduğu halde hırsızlık yaparak değil, yasemin satarak cep harçlığını çıkaran…

Belli ki zihinsel sağlıksızlığı nedeniyle kandırılmış, talihsiz bir olay geçmiş başından.

Ama yine de bir suça alet olmuş.

Elbette yargı son kararını verince cezasını çekecek, yasalar ne diyorsa.

Ama ya, bu olayın basına yansıtılış şekline ne demeli?

Hem de bu ülkenin en çok satan gazetesi tarafından?

Günlüğü on liraymış yakalandığı pansiyon odasının!

Odanın resmi de yayınlanmış, kocaman ön sayfadan.

Bir dram bir magazin haberi oluvermiş ansızın!

Hem başka yayın organlarını, hem de başka yayın organlarında çalışan meslektaşlarımızı eleştirmeyi sevmeyiz.

Çünkü etik kuralların her geçen gün yitip gittiği bu meslekte, hep dayanışmadan, doğruyu bulmadan ve sahiplenmekten yanayızdır.

Ama böyle iç acıtan haberler, acımasız başlık ve manşetler, yargısız infazlar da zaman zaman insanı isyan ettirir, yazmadan edemezsiniz…

Hatırlarsınız değil mi?

Hani geçen ay, bir bayan otel odasında bir erkekle fuhuştan yakalandığı için tutuklanmış, birkaç gün içeride kaldıktan sonra da salıverilmişti.

Kadının resmi ve ismi yine manşetlerden ismiyle cismiyle günlerce deşifre edilmişti.

Ama fuhuş yapan Girne'nin ünlü iş adamlarından olan bir kişinin değil resmi, isminin baş harfleri bile yayınlanmamış, çünkü arkası kalın olduğu için yayınlattırılmamıştı.

İşte bizim asıl sorunumuz da budur;

Eğer bir isimsen, arkan güçlü ve cüzdanın kabarıksa, en pislik suçu bile işlesen ona sahip çıkılır, ismi gizlenir, ama kimsesizsen, arkanda dayın amcan yoksa ve felekten zaten bir tokat yemişsen, bir tokat da toplumundan yersin.

Bu ülke eğer adil ve herkesin eşit olduğu bir ülke olsaydı bunların hiç biri yaşanmazdı.

Suç işleyenler polis bültenlerinde aynı hakka ve hukuka sahip olurlar, kimisinin baş harfleri, kimisinin açık ismi yazılıp, kimisinin de ismi gizlenmezdi.

Bizim asıl sorunumuz, ekonomik sıkıntılar, özelleştirme kaygıları, eylem ya da Kıbrıs sorunu değil, aynı topraklar üstünde yaşayan insanların arasında eşitsizlik sorunudur.

Bu kızımıza bir 'el' verelim…

Lisans Yerleştirme Sınavı'nda (LYS), başarılı olan gençlerimizi kutlarız.

Hüseyin Gültekin, Ilgaz Genç ve İnci Altundağ ilk üç sırayı paylaşmakta kalmadı, Türkiye'de de dereceye girerek gururumuz oldular.

Konumuz İnci Altundağ.

Sınavda üçüncü oldu ve büyük bir başarıya imza attı.

Ne kendisini ne de ailesine tanırız.

Ama Cumartesi günü bir öğretmeni aradı.

'Ne olur bu kızımıza yardımcı olun' dedi.

Bu kızımızın vatandaş olmadığını ve burs hakkından mahrum olacağını söyledi.

Sağ olsun, dershanesi başarılı olduğu için burslu ders vermiş ama önemli olan asıl bundan sonrası.

Bize de sayfamıza yansıtmak kaldı.

Ve bizi uyaran öğretmenine teşekkür etmek…

Böyle öğretmenlerimizin varlığından gurur duyuyoruz.

Ama şimdi önemli olan bu kızımıza bir 'el' atmak ve başarılarının daim olmasını sağlamak.

Başta da Eğitim Bakanı Kemal Dürüst'e önemli görevler düşüyor.

Ve tabi ki hayırsever iş adamlarımız ile halkımıza.

Saat

Adam günün birinde bir bara girer. Barda çok çekici bir kadının oturduğunu gördüğü gibi kadının yanına gider ve oturur. Meraklı bir şekilde sürekli olarak kol saatine bakmaya başlar. Yanında oturan kadın bir süre sonra dayanamaz ve:
-Randevunuza gelecek arkadaşınız geç mi kaldı? diye sorar.
Adam;
-Hayır. Sadece günümüzün en modern ürünü olan bu saati yeni satın aldım. Test ediyorum.
- En modern saat mi? Ne farkı var bu saatin?
- Benimle beyin dalgalarını kullanarak iletişim kurabiliyor.
- Şimdi ne diyor?
- Sizin iç çamaşırı giymediğinizi söylüyor.
Kadın kıkırdayarak;
-Öyleyse saat arızalı olmalı. Çünkü benim iç çamaşırım var
Adam tebessüm ederek;
- Bu cihaz yine bir saat ileriyi gösteriyor…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları