Yönetemezsen, yönetilirsin!

Yayın Tarihi: 06/08/11 12:48
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

14 Şubat tarihli ilk yazımız "Ankara bizi baştan yaratacak" başlığını taşıyordu.

Sağ olsunlar arkadaşlar yazımızı manşete taşımışlar ve can alıcı noktalarını da spotlarla vermişlerdi.

O yazının hemen akabinde hükümetin bazı bakan ve vekilleri telefon açıp, 'olmaz öyle şey' demişti.

Ha keşke olmasaydı ve kendi kendimizi yönetmek için ama bunu adam gibi yapmak için biraz olsun kılımızı kıpırdatsaydık.

Ama her zaman ki gibi yapmadık, yapamadık!

Buna isterseniz tembellik deyin, isterseniz beceriksizlik deyin, isterseniz de basiretsizlik.

Artık Ankara'nın bizi baştan yaratmak için o zamanlar attığı temeller şimdi gökyüzüne çıkmaya başladı.

Hızla da yükseliyor.

Bakanların ardı ardına Ankara'ya çağrılıp yeni yasa tasarılarının ortaya çıkması sizce tesadüf mü?

Eğer böyle düşünüyorsanız afedersiniz ama çok safsınız.

Ülkede yıllardan beridir var olan otorite boşluğu, Ankara'nın defalarca yaptığı uyarılara rağmen bir işe yaramadı ve sonunda Ankara'ya da kolları sıvamak kaldı.

Bu ülkede tam gün eğitim şart mıydı, elbette şarttı.

Peki biz yıllardan beridir bunu telaffuz ettik ama niçin uygulamaya geçilmedi?

Bu ülkede çöken sigorta sisteminin yeniden inşası şart değil miydi?

Elbette şarttı ama niçin kimse bir adım atmadı?

Ya da, bu ülkede vatandaşlık, kimlik ve muhaceret yasaları baştan ele alınıp adam gibi güncellenmesi gerekmez miydi?

Peki, öyleydi de niçin bizim uyuşukların adam gibi yeni yasalar çıkarmadı?

Sevgili okuyucu, doğa boşluk tanımaz, sen doldurmazsan birileri mutlaka doldurur ve biz de ağzımız havada açık kalıveririz.

Sayın Erdoğan'ın, 'KKTC'deki siyasi partilerin bir işe yaramadığı' yönündeki sözleri bile gelecekte neler olabileceğinin net mesajıdır.

Bundan böyle artık hakkımızda hayırlısı.

İşte 14 Şubat tarihli yazımız;

"Yukarıdaki başlığı yanlış okumadınız...

KKTC sil baştan yaratılıyor!

Buna Ankara'nın KKTC'ye sevgililer günü hediyesi olarak da kabul edebilirsiniz.

Artık o size kalmış...

Ya da KKTC'deki düzenin yıkılarak, yeniden yapılandırılması da...

Hatta KKTC'nin anahtarlarının Ankara'ya teslim edilmesi olarak da yorumlanabilir.

Yani bundan böyle KKTC'de yepyeni bir dönem başlıyor.

Olacağı buydu dediğinizi duyar gibiyim.

Evet; olacağı buydu, AK Parti hükümeti öyle bir karar aldı ki bizim beceriksiz ve basiretsiz yöneticilerin yapamadığını yapmak için kolları sıvadı.

Bırakın KKTC kamuoyunu bizim devletin üst düzey yöneticilerin bile haberi yok bundan.

Ya da bazılarının var ama şaşkınlıktan sus-pus olmuş durumdalar.

Çünkü ellerinden bir şey gelmiyor, buna itiraz edecekleri dermanları yok dizlerinde...

...

Geçtiğimiz haftalarda Ankara'da bir ihale açıldı...

İhalenin adı, KKTC'nin yeniden yapılandırılması raporu ihalesi...

Şu anda kâğıttan bir ev görüntüsü veren KKTC'deki sistem topyekun yıkılıp yenisi inşa edilecek...

Hem de tepeden tırnağa!

Kamu reformundan tutun, eğitim, sağlık, tarım turizm ve çevreye kadar!

Sonra da siyasete el atılacak, belki de başkanlık sistemi...

İlk bakışta tabi ki güzel, ha keşke çok önceden yapılsaydı da Türkiye ile ikili ilişkiler yerlerde sürünmeseydi...

Ana ile evladı bu kadar birbirine düşmeseydi.

Ama yine sorun var işte!

KKTC'yi baştan yaratacak olanlar içinde yine 'biz' yokuz!

Yine, Kıbrıs Türkünün onayı olmadan alınmış bir karar...

Yine bizden olmayan birileri bu ihaleyi kazandı ve tanımadıkları bizim için elbise biçecekler

...

Halil İbrahim Akça'nın TC Lefkoşa Elçiliği görevine atanmasının birinci nedeni de bu...

Ankara, hem bu atamayla KKTC'yi 'adam' etmekte kararlı olduğunu gösterecek, hem de siyasete yeni bir şekil getirerek bir taşla iki kuş vurmuş olacak.

Bu proje aslında çoktan uygulanmalıydı, ama karar Ankara'da değil Lefkoşa'da imzalanmalıydı.

Tek yanlı değil, Kıbrıs Türkünün de içinde olduğu, KKTC'nin yeniden yapılandırılmasını içeren bir projeye kimse 'hayır' demezdi, bir takım sıra dışı gruplar dışında.

Durum böyle olunca, önümüzdeki günler için huzursuz olacağımız günler yaşayacağız.

Hem de şimdikinken çok daha gergin bir ortamlar olacak!

Ve umarız ki KKTC'yi baştan yaratacaklar diye, enkaz haline çevirmezler..."

Köpek

Zil sesine koşarak kapıyı açan adam eski bir dostu ve iri bir köpekle karşılaştı.
Elbette tereddütsüz içeri aldı. İki arkadaş daha oturmadan, köpek bir masa lambası ile kıymetli birkaç bibloyu devirdi. Sonra da en rahat koltuklardan birine yerleşti ve koltuğun ahşap kollarını yalayıp kemirmeye başladı.
Evin sahibi köpeğin yaptıklarını içi cız ederek seyretse de eski dostunu kaybetmek istemediğinden ses çıkarmadı.. Çaylar içilip misafir gitmek üzere ayağa kalkınca da, köpek yüzünden içten içe sinir krizleri geçirdiğini belli etmemeye çalışarak dostuna "Köpeğini unutma" dedi. "Yok yahu" dedi, eski arkadaşı.. "Ben de onu senin köpeğin zannetmiştim"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları