Bir fotoğraf ve düşündürdükleri!

Yayın Tarihi: 03/09/11 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Tatil bitti ve biz de kürkçü dükkanına döndük.

Tatildeydik ama Kıbrıs'taki gündemi de kaçırmadık.

Gazeteleri taradık, bazı kanalları izledik.

Bir tanesi epey ilgimizi çekti.

Allah iyiliğini versin Turizm Bakanı Ünal Üstel, bir yerli kanalda turizmi nasıl patlattıklarını anlatıyordu.

Geçmiş yıllara göre turist sayısının yüzde 10 civarında arttığını anlatıyordu.

İzmir'e gitmiş, İstanbul'a gitmiş, tanıtım günleri düzenlemiş, televizyon kanallarında KKTC'de tatil yapın diye çağrıda bulunmuş ve her halde turist sayısındaki artışı da buna bağlamış olacak ki 'gittim-yendim-geldim' edasındaydı.

Bu işin uzman ülkeleri daha birkaç yıl önceden turizmlerini pazarlarken, bizim bakan bayramdan iki gün önce gitmiş ve Anadolu insanına çağrıda bulunmuş.

Bu bile ülkenin öncü sektör turizme ne denli amatörce baktığının göstergesidir.

Sayın bakanın iyi niyetinden hiç kuşkumuz yok ama, turizm artık devletler değil, profesyonel şirketler pazarlıyor ve devlet ise sadece denetleme görevi yapıyor.

Şimdi sormak farz oldu Ünal beye?

Türkiye, 2011 yılını Kuzey Kıbrıs yılı ilan ederken, siz de dahil gelmiş geçmiş bakanlar bu konuda ne kadar katkı koymuşlardır?

Bizim bildiğimiz sadece iki konu var;

Bir tanesi Samsun'da Rüya Taner konseridir.

Bir başkası geçen aylarda İstanbul İstiklal Caddesinde SOS konseridir…

Son olarak da üç hafta önce İzmir Alsancak'ta yapılan yine müzik konseridir.

Yani koca yıl boyunca topu topu üç ayrı ilde üç ayrı etkinlik düzenlenmiş ve sonra da koca bir yıl yatılmıştır.

Bu mudur bu ülkenin turizm politikası?

Uçakta gelirken yanımızda İzmirli bir hukukçu vardı.

Sene de en az iki kez gelirmiş adaya.

Sorduk kendine, gelince neler yaparsınız, nerelere giderseniz diye?

'Vallahi birader' dedi, 'biz hanımla geliriz, üç gün kalır, casıno ile odamız arısında başka yere gitmeyiz ve sonra da döneriz' diye cevapladı.

Bunun nedenlerini de sıraladı tabi ki;

"Bir kere çevre felaket, pislikten geçilmiyor. Tarihi yerlerinizi bile kirlilikten kaybolmaya yüz tutmuş, taksileriniz pahalı, restoranlarınız kazık, bize de otelde kafa dinlemekten başka bir iş kalmıyor…"

Adam haksız mı şimdi?

Ercan'da uçaktan inip, de Lefkoşa- Mağusa yoluna gidine kadar o lağım kokusunu çeken birisinden, otel dışına çıkmasını nasıl beklersiniz ki?

Ercan'a indik, valizimizi beklerken tanıtıcı turizm broşürleri çekti dikkatimizi.

Binlerce renkli kağıt parçası.

Ama bir Allahın kulunun bile dikkat etmediği, yönelmediği stant.

Kendi kendimize güldük, vatandaş valizini beklerken bunlar da ne alaka diye?

Şimdi bunları İzmir'e, İstanbul'a, Ankara'ya ya da başka merkezlerdeki hava alanlarına koysanız bir işe yarayacak ama, zaten Ercan'a inen turistin yol haritası belli değil midir ki?

Meğerse bu broşürler sadece bizim değil, bakanın da ilgisini çekmiş.

Eve gelip de elektronik postalarımıza bakarken bakanlığın basın bürosunun gönderdiği haber ve resimleri gördük.

Bizim bakan yanına daire müdürünü de almış ve hayranlıkla bu broşürlere bakıyorlar.

Ama arka planda gelenler ise valizlerini alıp bir an önce oradan ayrılma derdine düşmüşler.

İşte içinde bulunduğumuz turizm politikaların resmi budur sevgili okuyucular.

Dün, Otelciler Birliği Başkanı Mehmet Dolmacı ile yaptığımız telefon görüşmesi de düşüncelerimizi doğrular nitelikteydi.

Dolmacı, sakın ola ki turist sayısındaki artış için hükümet kendine pay çıkarmasın diye başladı söze…

Meğerse turist sayısındaki artış, tamamen plansız bir artışmış.

Yunanistan'daki grevler, Ortadoğu'nun savaş halinde olması, Uzakdoğu'daki radyasyon korkusuna, bir de TC Yardım Heyeti'nin turist başına verdiği 130 Euro'luk teşvik eklenince gerçekten sayıda bir artış olmuş ama, otelci ve tur operatörleri de özverili davranıp yüzde 50'lerde indirim yapınca fazla kar etmemiş ama turist sayınının artmasına neden olmuşlar.

Yine Dolmacı'nın dediğine göre, Türkiye'deki Kuzey Kıbrıs yılının altı doldurulmamış, çevre yılı ilan edilmiş ama çevreye önem verilmemiş ve bu da 2012 yılı için tehlike sinyallerinin çalmakta olduğu anlamındaymış.

Teşviklerden dolayı, Azerbaycan, İran, Slovenya, Hollanda, Belçika, İtalya, Polonya ve Almanya'dan gelen turistler de bu kıpırdanmanın baş mimarı olmuşlar…

Ve Dolmacı üstüne basa basa uyarıyor;

Turizmde tanıtma ve pazarlamaya ayrılması gereken parayı ayırmayıp, yandaş istihdamı yapıp memur maaşlarına yöneltiyorlar.

Aynı zihniyet önümüzdeki sene de devam ederse, bu turisti mumla ararız…

Turizmi patlattığını sanan sevgili bakanımıza önemle duyurulur!


Formalite

Delikanlı kız arkadaşının babasının bürosuna gitmiş,
"Şeyy, bu sadece bir formalite ama kızınızla evlenebilmek için izninizi istiyorum" demiş. "Dur bakayım dur biraz" diye sinirlenerek yerinden kalkmış kızın babası,
"Sana bunun bir formalite olduğunu kim söyledi bakayım?.."
Delikanlı mahcup biçimde
"Şeyy" demiş, "Jinekolog!.."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları