Ah Tancer ahhh!

İhbarı alıp haberi araştırmaya başlayıp isimlere de ulaşınca içimden değil yüksek sesle şöyle dedim;

"Ah Tancer ahh!"

DP'den ayrılıp da UBP'ye geçen Girne milletvekili Mehmet Tancer'in eşinin özel kalem müdürü olması, mesleğini düşündüğümde bana çok ters gelmedi ama, bu kez de kardeşine tasdik memurluğu verildiğini görünce mecburen böyle bir tepki gösterdim.

Ülkede noter enflasyonu varken, bakanlar kurulu bayram öncesi oturmuş ve Girne ve Mağusa'da 6 yandaşı daha noter yapıvermiş.

En ilgi çekeni ise bir vekilinin kardeşinin bu kıyaktan yararlandırılması.

Sevgili Mehmet Tancer, şimdi bu haberden sonra nasıl bir açıklama yapacak, kendini nasıl savunacak, doğrusu çok merak ederim!

Buyursun gerekçelerini açıklasın biz de burada yayınlayalım.

Milletvekilinin kardeşi bu ülkede noter yapılıyor.

Belediye meclis üyeleri noter oluyor.

Başka partiden istifa edip, hükümet partisinin rozetini takanlar, iki dudak arasından çıkan kararla iki dakikada noter oluyor.

Yani partizanlık, yani popülizm, yani yandaşa kıyak tam gaz devam ediyor.

İşte ülkemize kazandırılan yeni noterlerimiz;

Ahmet Menderes Tancer

İstiklal İlhak Metay

Rahmi Özsan

Münise Figan Çağakanlı

Topel Menteş

Belgin Özbilgen.

…

Hadi noterliği daha fazla veremezler.

Ama istihdamlar hem de münhal açmadan, partili olmayanın katılamadığı, mitinglerde bayrak sallamayanların haberinin bile olmadığı yüzlerce genç bugünlerde devletin yeni memurları oldukları için heyecan içindeler.

Bir gencin istihdam edilmesi elbette beni de mutlu eder ama, bu işte de partizanlık olunca mutluluğunuz kursağınızda kalıverir.

Bu hükümet bir şeyin farkında değil;

Yüzlerce genci yanına alıyor, ama binlercesinin de ahını…

Ve elbette ki çıkacak bir gün aheste aheste!

Okur Görüşü:
Antalya turizm ofisi ne iş yapar?

Levent abi merhaba,

Turizm ile yazdığın yazıdan sonra bazı düşüncelerimi seninle paylaşmak istedim.

KKTC'de hiçbir imkan bulamamış ve ülkesine döndüğüne bin pişman olmuş binlerce genç Kıbrıslı Türkten biriyim ve KKTC'yi son kez bir daha asla yaşamamak üzere terk ettim ve işim gereği mart ayından beri Antalya da yaşıyorum. Tabi ki Kıbrıs'tan kopmak kolay değil ve bu nedenle her gün tüm gazeteleri, köşe yazılarını takip ediyorum.

Abi biliyor musun Mart ayından beri hiçbir şey değişmemiş orada...

Benzer kavgalar, benzer olay içerisinde bir kısır döngü içinde yaşıyor insanlar... Ne yazık ki dışarıdan bakıp da fark edebildiğini oradakiler görmüyor...

Kısa bir notla başlayalım: 2011 Turizm yılı ilan edildi ya... 6,5 milyon turistin geldiği Antalya'da bu konuyla ilgili bir tane reklamı yok KKTC'nin... Kale içinde bir tane uyduruk tabela var. KKTC Turizm bürosu nerededir, açık mıdır, gidip bakmadım bile... Keşke KKTC'deki gazetelere turizm reklamı verene kadar 2 tabela kiralasalardı... Şaka gibi...

Turizmci değilim ve bu işten de anlamam ama sadece kısa 2 madde ile Antalya'daki turizm anlayışı ile KKTC' yi karşılaştırmak istiyorum.

1. Havaalanı:
Antalya Havalimanı: Tertemiz, modern bir bina, Tur firmaları, güler yüzlü insanlar, 3 dil konuşan polisler, çalışanlar...
Ercan Havalimanı: B.k götürüyor, her yeri dökülüyor, dışarıda casino arabaları, siyah giyinmiş acayip adamlar ve suratsız polisler...

2. Çevre:
Antalya: Her an çalışan bir belediye, yeşil alanlar, parklar, tertemiz sokaklar, mağaza ve lokantalara fiyat ve temizlik denetimleri...
KKTC: B.k götürüyor, yeşil alan yok, parklarda yatan insanlar, denetimsiz fiyatlar vs.vs
Yazacak daha çok şey var ama önce bunları düzeltsinler biz ona da razıyız..."
(Çağrı ADAL- ANTALYA)

Koro

Adam psikiyatristine gidip "Doktor dün gece korkunç bir rüya gördüm!" demiş,

"Koroda şarkı söyleyen dünyanın en güzel kadınlarının arasındaydım.. Sarışınlar, esmerler, kumrallar.. Bir sağa bir sola ağır ağır sallanıp şarkı söylüyorduk!"
"Bir dakika.." demiş, doktor, "Bu rüya hiç de korkunç gözükmüyor!" "Ama" demiş adam, "Sondan üçüncü kadın bendim!"