Ahmet Kaşif'in oğluna arsa kıyağı!

Yayın Tarihi: 12/09/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Şikayet iş adamı Ahmet Ali Bahri'den geldi.

Uzatma izni olduğu halde yurt dışında bulunduğu bir günde Lefkoşa Sanayi Bölgesi'nde kendisine tahsis edilen arsanın elinden alındığından dert yandı.

Böyle olaylara zaten alışmış bir toplumuz ama bir iş adamının elinden alınan sanayi arsası bir bakanın oğluna veriliyorsa bunu hazmetmek de öyle kolay değil.

Sağlık Bakanı Ahmet Kaşif'in oğlu olan Börke Kaşif'in hızlı yükselişi çoğu kişinin gözüne batarken, şimdi de yine devlet tarafından kendisine yapılan bu kıyak, hem de bir başkasını mağdur ederek bunu gerçekleştirmek toplumun partizanlık konusunda geldiği noktayı da gözler önüne seriyor.

Bir başka konu da sanayi arsalarının her hükümet döneminde siyasi rant olarak kullanılması.

Devletin her hangi bir hali arazisi çeşitli kişi ve kuruluşlara kiralanırken bunda Bakanlar Kurulu'nun imzası aranıp, Resmi Gazete'de yayınlanırken sanayi arsaları niçin şeffaf bir biçimde dağıtılmaz ve bundan hep partililer ve partiye 'haraç' ödemek zorunda kalan iş adamları yararlandırılır, devletin arazilerinden hükümetler kasasını doldurur, artık bunun da ciddi bir şekilde masaya yatırılması gerekiyor.

Bu arsaların elde edilmesi için ilk şartın hükümet partisine yüklü bir bağış yapıldığını acaba bu ülkede bilmeyen kaldı mı?

Ölüm sana yakışmadı Reis!

Kıbrıs Türkü bir ulu çınarını daha yitirdi dün…

Siyasette, basında ve iş dünyasında adından söz ettiren ve bir meslektaştan daha çok o bir baba, bir dost ve ağabeylik yaptı hep bize…

Telefona cevap verdiğinde 'buyur reis' diye hitap eder, her zaman ki gibi hararetli konuşmasını yapar ve babacan ses tonuyla insana güven verirdi.

Doğan birinin ardından çok şeyler söylenebilir ama ölenin ardından insan sadece yutkunuyor, konuşmaktan çok konuşmamayı yeğliyor.

Ölüm ona hiç yakışmadı…

Başta sevgili Tonguç olmak üzere Şermin hanımefendiye ve tüm aileye Allah sabırlar versin…

Kıbrıs Türkünün başı sağolsun…

Bugün cenazemde olabilirdiniz!

Yukarıdaki başlık şaka değil.

Çok büyük ihtimalle bugün öğle namazından sonra beni de öbür dünyaya yolcu edebilirdiniz.

Nasıl mı?

Cumartesi günü saatler 15.00'i gösterirken ben İskele yolundaydım.

İskeleye 2 km kala 90 km hızla seyrederken, yaklaşık 500 kadar metre uzaktan bir aracın önündeki araçları sağlarken gördüm.

Mesafe kısalırken aracın kendi şeridine geçeceğini zannettim hep.

Yanılmışım, TJL 779 plakalı Mercedes taksi içindeki yolcularla birlikte, kendi şeridinden değil de benim şeridimden, Lefkoşa'ya doğru öyle bir kendisini kaptırmıştı ki, ben aracı sola çekmesem yumurta gibi kafa kafaya çarpışacak ve bol ölümlü bir trafik kazasının haberlerini dünkü gazetelerde ön sayfadan okuyacaktınız.

TJL 779 plakalı aracın sürücünün çarpışmaya ramak kaldığı anda niçin boru çaldığını, o panikle ben aracın içinde 5 kişinin olduğunu ve plakayı nasıl aldığımı ise halen anlamış değilim.

Sevgili polis yetkilileri bu canavardan şikayetçiyim ve sonuna kadar da bu işin peşindeyim, bilesiniz.

Okur şikayeti

"Torpil düzeni!"

"Sayın Özadam,

4 yıldır polis teşkilatından emikliyim. Emekli olduktan sonra Tasdik memurluğu izni almak için dilekçe verdim.

4 yıldır olumlu ya da olumsuz tek bir cevap bile alamadım.

Sonra Mehmet Tancer'in kardeşi Adnan Tancer'e noterlik izni verildiğini sizin köşenizden okudum. Resmen kan beynime sıçradı.

Adnan bey, geçen yıl izin için dilekçe vermiş ve iznin çıktığından kendisinin bile haberi yokmuş, o da sizin sayfanızdan okumuş.

Benim üç çocuğum da üniversite mezunu ve işsiz. Ama onlar devletin kaynaklarından nasiplenen ve yedi sülalesini işe koyduran siyasetçiler.

Bu torpil düzeni değişmedikçe, artık bu devlete inancımın olmayacağını buradan herkese ilan ediyorum. 30 yıl polis teşkilatında onurla görev yaptım. Ama artık yeter.

(Emekli polis)

Karısı kumarda kaybedince meydan dayağı çekti!

Olay Bafra bölgesindeki ülkenin en yeni oteli olan Nuh'un Gemisi'de meydana geldi.

Olayın erkek kahramanı eşinin fazla miktarda para kaybettiğini öğrenince sinir krizleri geçirdi ve kadını herkesin içinde fena halde tartakladı.

Otel yöneticileri olaya müdahale etti ve polislik olmadan karı-koca kavgası bitti.

Bu arada dayak olayından sonra karı-kocanın kumara devam ettikleri belirtiliyor.

Kurnaz baba

İstanbul'da oturan baba, New York'a göç etmiş oğlunu telefonla aradı..


"Gününü mahvedeceğim için üzgünüm ama annenle ben boşanıyoruz.. 45 yıllık eziyet yeter" dedi.


Oğlu isyan etti..


"Baba nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin, hem de tam bayram öncesinde.."


"Artık birbirimize tahammül edemiyoruz" dedi, baba.. "Yetti bu hikâye. Bana yardımcı ol Şikago'daki kız kardeşini ara ona da haberi ver.."


Şaşkın oğul hemen kız kardeşini aradı. Kız daha çok şaşırdı ve üzüldü.. Derhal telefona sarıldı ve babasını aradı..


"Ağbim ve ben gelene kadar hiçbir şey yapmıyorsunuz, anladın mı baba.. Hiçbir şey.. Bizi bekleyin, mutlak.."


Baba telefonu kapadı ve karısına döndü..


"Harika karıcığım.. İkisi de bayramı bizimle geçirecekler, hem de uçak biletlerini kendileri alarak geliyorlar!.."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları