Güzelyurt halkı 4.5 trilyonun hesabını soruyor!

Yayın Tarihi: 03/10/11 08:05
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Ülke insanının ortak paydada birleştiği bir konu var

Hesap sormamak, ya da hesap verememek!

Yani yapanın yanına kar kaldığı bir süreç yaşıyoruz.

Ne hesap soran var, ne de hesap veren.

Böyle olunca da yapılan yanlışlıklar ya da aksaklıklar alışkanlık haline geliyor ve sorumsuz yöneticiler ordusu çığ gibi büyüyor.

Geçtiğimiz hafta bir grup din adamı aradı ve Somali için toplanan paraların ne olduğunu sordu bize.

Biz de köşemize taşıdık bunu ve ilgililere sorduk.

Sağ olsun Din İşleri Dairesi Cuma günü bir açıklama yaparak toplanan yardımların bu hafta içinde mutlaka kamuoyuna duyurulacağını açıkladı.

Hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ederiz.

Sevgili okurlar, şimdi de lütfen 18 Ocak 2010 tarihini hatırlayınız;

Güzelyurt'ta büyük bir sel felaketi yaşanmış ve Allaha şükür can kaybı olmamış ama büyük maddi zararlar meydana gelmişti.

İşte o sırada da Kıbrıs Türkü yardımseverliğini göstermiş ve çeşitli kampanyalar düzenlenmişti.

TC Elçiliği öncülük yapmış 1.5 trilyonluk katkı koymuş, Meral Eroğlu canlı yayınlarla 900 milyar lire gibi önemli miktarda paranın toplanmasını sağlamış, çalışanların maaşlarından kesilen paralar ve SMS'lerden toplanan paralarla da toplamda 4.5 trilyon gibi bir para havuzda toplanmıştı.

Aradan 20 ay gibi uzun bir süre geçti.

Peki bu toplanan 4.5 trilyon şimdi nerede diye sorma zamanı da geldi de geçiyor bile…

Devletin yaptığı zarar tespit çalışmalarında ilk olarak 3.5 trilyonluk zarar olduğu belirtildi.

Sonra bu rakam kırpıla kırpıla 980 milyara kadar indi…

Bu arada selden dolayı uyanıklık yapan ve üç kuruşluk zararı 30 kuruş gösterenleri de göz ardı etmiyoruz.

Lakin, o tarihten bu güne kadar toplanan 4.5 trilyondan sadece 18 kişiye toplamda 250 milyar lira ödeme yapıldı.

Sigorta şirketlerinin ödedikleri de ayrı tabi ki…

Güzelyurt'da selden zarar görenlerin artık sabrı taşmak üzeredir.

Zaten ekonomide en şanssız bölge olan, devlet kaynaklarının en az ulaştığı Güzelyurt'ta şimdi toplamda 350 kişi zararlarının ödenmesini beklemektir.

Haklı olarak da insanlar sormaktadırlar;

Toplanan 4.5 trilyon lira nerededir, neresi için kullanılmıştır, 350 kişiye hala niçin ödeme yapılmamaktadır?

Olası bir anlaşmada Rum'a verilecek yerlerin başında bulunduğu için devletin bile yıllardır tek çivi bile çakmadığı bu bölgede, bir şamar da sel felaketinden gelmiş, ancak toplanan yardım paraları yerlerine ulaşmamıştır.

Başka bir ülkede olsak, ilgili bağımsız merciler çoktan olaya el koyar, 'bu parayı ne yaptın' diye sorarlar, suistimal varsa da gereğini yaparlardı.

Ama biz öyle ilginç bir ülkede yaşıyoruz ki, hesap soran yok, hesap veren yok, sorumlular ise halkın içinde ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar!

Hadi bakalım cevap verin artık…

Kıbrıs Türkü'nün manevi duygularıyla toplanan paraların hesabını verin…

Verin ki, bir daha böyle olaylar yaşandığı vakit, biz de bağışlarımızı gönül rahatlığıyla yapabilelim…

Veli şikayeti:

Yine Polatpaşa İlkokulu!

"Sayın Levent Bey,

Öncelikle sorunumuza gösterdiğiniz duyarlılık ve eğitim sorunlarımızı kamuoyuna yansıtarak çözmek konusunda gösterdiğiniz hassasiyet için teşekkür ederim.

Size daha önce Polatpasa ilkokulundaki gelişmeler hakkında bilgi vermiştim ve okul müdürü Erbil Taşer'de haklı olduklarını savunmuştu.

Tabiî ki öyle diyecek, başka diyecek bir şeyi yok.

Konuşmak yerine size söz konusu sınıflardaki veli meslek istatistiklerini gönderse ve eşinin sınıfındaki veli meslek istatistiklerini gönderse daha inandırıcı olmaz mıydı?

Bir de demiş ki bakanın sınıfına çocuklarını aldırtmak isteyen veliler var.

Elbette veliler o sınıfa aldırmak ister çocuklarını çünkü o sınıfta kadrolu bir öğretmen var (kadrolu öğretmenler çocukları birinci sınıftan alıp dördüncü sınıfa kadar okuturlar.

Eğitim sistemi böyledir) ama Erbil Taşer bunu bile anlayamayacak kadar art niyetli.

Savunma psikolojisi içerisinde yanlış laflar ediyor ve hatalı konuşmalar yapıyor.

O kadar ki okulda bir konuşma yaparak aynaya baktığında kendini yakışıklı olarak gördüğünü öğrencilerine anlatıyor..

Ne gereği varsa…Bizi kınıyor…Neden kınıyorsun bizi?

İyi eğitim istediğimiz için mi?

Çocuklarımızın öğretmensiz kalmamasını istediğimiz için mi?

Bakın bütün okullar bir şekilde seslerini duyurdu..Sen niye ilgisizsin sayın müdür.

Müdür olmak idareci olmak idare ettiği kurumun menfaatlerini korumaktır.

Koruyun kurumun ve çocuklarımızın menfaatlerini…..
Sayın bakan okuldan çocuklarını aldı ve özel bir okula verdi.

Hayırlı olsun. Kendi tercihidir ama biz okuldaki sorunun giderilmesi yönünde bir hareket tarzı geliştirmesini dilerdik.

4. sınıf öğrencilerine öğretmen geldiğini öğrendik fakat okulu sevecekleri donemde böyle bir çürümüşlüğün içerisinde okumaya çalışan İlkokul birinci sınıf öğrencilerinin günahı nedir?

Bir de kulağımıza sayın Taşer'in kızının da öğretmen olduğu ve Polatpaşa ilkokuluna aldırtmak için çok uğraştığı haberi geldi. Belki bunu da yalanlar...

Saygılarımızda"
(Bir grup veli)

İmam ve sel

Bir köyün camisinde imam cemaate vaaz vermektedir. Ansızın içeri dalan bir köylü köyü Sel basmakta olduğunu haber verir. Bütün cemaat hemen kendilerini dışarı atıp, kaçar. Sadece imam bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek, camide kalır. Kısa bir süre sonra Sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün imam, Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir, imam ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. imam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır. İçindekiler durumun kötü olduğunu anlatarak imama helikoptere gelmesi konusunda ısrar eder. İmam helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak ölür. Kendisini cennetin kapısında melekler karşılar -Melek: hoş geldiniz. cennette köşkünüz hazırlandı. Buyurun. -İmam: Cennete girmek istediğimden emin değilim. -Melek: neden? -İmam: Tanrı'ya biraz kırgınım. -Melek: ne oldu ki? -İmam: Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim. İnsanlara hep iyilik yaptım, günahtan uzak durdum. Yasadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı ama tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan kaldım. Görüyorsunuz ki şimdi buradayım... Tam bu sırada yukarıdan Tanrı'nın sesi duyulur:
-Söyleyin o salağa iki tekne bir helikopter gönderdik

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları