Ruh sağlığımız nanay!

Yayın Tarihi: 11/10/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Dün Ruh sağlığı Günü'nü idrak ettik…

Bakanın açıklamaları da hayli ilginçti hani!

Psikolojik destek almaktan kaçınmayın çağrısında bulundu…

Doğrudur, Ruh sağlığı bozulanın gideceği ilk adres psikologlar, iş ileri boyutta ise psikiyatristler olmalıdır…

Biz sabah programcıları olarak, sabahın köründe başlarız halkın moralini bozmaya…

Hoş buzum suçumuz değil ya, gazeteler ne yazarsa onları aktarır, yorumunu yaparız.

Dostların son günlerde uyarıları arttı, ne bu sinir asabiyet diye soruyorlar…

Haklılar da biz haksız mıyız sanki?

Sabahın erken saatlerinde kalkıyor, duşumuzu alıp, kahvaltımızı yapıyor, arabadaki radyo şarkılarına eşlik ede ede gidiyoruz stüdyoya…

İşte orada neşe ve coşku bitiyor, yerini kasvet ve asabiyet alıyor ister istemez.

Hem sinirlerimiz laçka oluyor, hem bizi izleyenleri orta yerinden çatlatıyoruz!

Eğer bir ülke bakanı bir müdürüne suçüstü yapıp, rüşvetten yakalarken, sonra da bırakıp müşavirlikle
ödüllendirirken, ruh sağlığımızın düzgün olmasına ihtimal var mı?

Ya da bir müdürü rüşvet aldığı diye suçlayan birisi, iş ifade vermeye geldi mi 'ben rüşvet verdim ben de suçlu olurum' diye şikayetten vaz geçiyorsa, ruh sağlığımız nasıl güllük gülistanlık olsun ki?

Peki ya, İskele ve ötesinde sırf itfaiye hizmeti yok diye bir vatandaşımız cayır cayır yanıyorsa, işin daha garibi bu işin sorumlusu olduğu halde, sorgulanıp yargı önüne çıkarılmıyorsa, psikologlar köşe olduysa onların suçu mu?

Gariban bir sigorta emeklisinin oğlu iş azlığı palavrasıyla işten çıkarılıp, yerine emekli bir müsteşarın oğlu oturursa, kan beyninize sıçramaz mı sizin?

Bir bakan meclis kürsüsüne çıkıp, aslında ben bu işten anlamam ama öğreneceğim derse sinirden ya güler ya da ağlamaz mısınız?

Geçenlerde Sayın Akça bazı basın organlarına tepki koyarak, yayınlarla öğrenci akışının engellendiğinin altını çizdi…

Haklıdır da, bu ülkede doğur dürüst bir şey olmuyorsa, basın zil takıp oynayacak değil ya?

Bahçe işleri ve iki kuştan sonra iki gün öncede kendime yavru bir kaniş köpek aldım…

Sırf psikolojim biraz olsun düzelsin diye…

Minik bir şey ve evin içine edip, beni çıldırtmaya yetiyor ama, memleketin içine edenlere kazdığım kadar,
Hamlet'e kızamıyorum nedense…

Okur Mektubu:

Öğretmen adaylarının talepleri…

"Merhaba Levent Bey,

Fen-Edebiyat Fakültesi mezunu olup 4 yıllık lisans öğrenimi içerisinde pedagoji alanlara da katkı puanının verilip sonradan bu belgeyi alan bizlere bu hakkın verilmemesini Anayasal haklar temelinde bir adaletsizlik olarak yorumlamaktayız.

(K.K.T.C Anayasası Eşitlik Maddesi 2. Fıkra: Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.)

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gençliğinin yer alacağı eğitim kurumları ve onların kaliteleri açısından düşünüldüğünde, seçilecek öğretmenlerin alanlarında en iyi, en liyakatli olmalarına karşın birtakım katkı puanları sebebiyle saf dışı kalması düşündürücü ve üzücüdür.

Türkiye'de yapılan KPSS sınav sistemi ile birçok Avrupa ülkesindeki mevcut uygulamalar, bireyin son sınavda gösterdiği başarısını esas alarak muhtemel hak kayıplarının önüne geçmektedir.

Nitekim bu da evrensel insan hak ve özgürlüklerinin temel felsefesi açısından zorunluluk arz etmektedir.

Anayasamızda açıkça yer alan fırsat eşitliğinin uygulanması yönünde gerekli isteğimizi talep ediyor, katkı puanlarının ya herkese verilmesini ya da hiç kimseye verilmemesini, bu son sınavda gerçek başarıyı yakalayanlara da haklarının bilahare de olsa teslim edilmesini Tezsiz yüksek lisans yapan biz öğretmen adayları olarak talep ediyoruz…"

(İsmi Mahfuz)

Okur mektubu:

"Oray 10 Site yönetimine teşekkürler"

"Levent Bey, Size de yazıp desteğinizi beklediğimiz üzere, Siyasi entrikalarla tapuları geciktirilen Oray 10 sitesinin en güzel yanı kendi fosseptiğimizi arıtma tesislerimizdir.

Gerçi bu tesisi Dikmen Belediyesinin alıp çalıştırması gerekirken (Yüksel beye çağrı olsun), yıllardır site yönetim kurulumuzun takibinde, duyarlı vatandaşlarımızın aidat katkıları ile çalışan bu arıtma tesisi hemen hemen her gün 2 saat sulama suyu sağlamaktadır, Haspolat arıtma tesisleri tahlilleri yapılmazken, bizim yönetim kurulumuz hemen hemen her ay testlerini yapmaktadır.

Arzu ederseniz bırakın tankerle göndermeyi, hat dahi çekip su verebiliriz…"

(Mustafa Kemal TÜMKAN)

Padişah ve Vezir

Padişah ile vezir tartışmaya başlamış. Padişah Vezire, "En büyük ve en güçlü olan benim.

Sen benim emrimdesin!" demiş. Vezir, "Hayır ben büyüğüm.

Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun" diye itiraz etmiş.

Tartışma uzayınca Padişahla Vezir, bir çobanın yanına gitmişler ve konuya hemen girmemek için çobana sormuşlar:

-"Senin koyunun mu büyük, ineğin mi?"

Çoban şaşırmış şaşırmasına da, soranlar da Padişahla Vezir.

-"İneğim" demiş.

-"Keçin mi büyük, öküzün mü?"

Çoban "Öküzüm tabii" deyince, asıl soruyu yöneltmişler çobana:

-"Söyle bakalım, Padişahın mı büyük, Vezirin mi?"

Çoban hiç düşünmeden yanıt vermiş:

"Vallahi ben bu hayvanları tanımıyorum!"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları