"Sakın kimseye söylemeyin, sizi işe alacağız!"

Yayın Tarihi: 13/10/11 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Burada yazacaklarımız iyi haber mi yoksa kötü mü bilemiyoruz.

Aslında hem iyi hem kötü!

İyi yanı biraz gecikmeli de olsa, Kuzey Kıbrıs Hava Yolları'nın kuruluş çalışmalarının son noktaya gelmesi.

Sütten ağzı yanan Bakan Saner, çok özel ve gizli toplantılardan sonra müjdeli haberi vermeye hazırlanıyor.

Geçtiğimiz hafta sonunu tamamen bu amaçla İstanbul'da geçiren ve yoğun çalışmalara katılan Saner, ülkeye mutlu döndü.

Yani, her şey tamam iş bu müjdeli haberi vermeye kaldı.

Bundan elbette ki biz de mutlu olacağız.

Devletin, özel sektörün hem de THY gibi dünyanın en iyi hava yolu şirketlerinden birinin de ortak olduğu böyle bir şirketin iş yapmaması için hiçbir neden yok.

Ayrıca artık kötü bir KTHY örneği yaşadığımız için, başarılı olmama gibi bir lüksümüz de yok.

Buraya kadar her şey tamam ve sevindirici ama gönül isterdi ki aynı mutluluğu aylardır işsizlikten sefil olan eski KTHY çalışanları da yaşasın.

Bunlardan bir kısmı elbette yeni şirkette iş alacaklar.

Şirket nasıl gizli ve basından uzak tutularak kurulma aşamasına geldiyse, istihdamlar da aynı gizlilikte yapılıyor.

Ama izlenen yöntem hem etik değil, hem de hoş değil.

Dün eski KTHY çalışanı 25 kişi Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı'na mülakat yapmak üzere çağrıldı.

25 kişiye ayır ayrı telefon açan bakanlık yetkilisinin ilk sözleri şöyle oldu;

"Sakın kimseye söylemeyin, sizi işe alacağız!"

Ne kadar çirkin bir çağrı bu değil mi?

Bu aklı evvel kimse, devekuşu gibi başını kuma sokmuş, ülke gerçeklerini görmemezlikten geliyor.

Yeni şirkete 25 istihdam yapılacak ve bu memlekette duyulmayacak, hiç olacak iş mi Allah aşkına?

Şu anda THY'den özel bir ekip istihdamlar için çalışıyor.

Yine gönül isterdi ki bütün eski çalışanlar, yeni kurulacak olan şirkete istihdam edilsinler, geçen bir yıllık kötü dönemi ve yaşananları unutsunlar.

Elbette ütopik, elbette hepsinin istihdamı söz konusu değil!

Sözümüz hükümetedir;

Maaşların ödenmesi her geçen ay sıkıntılı olurken, bakanlıkların arka kapısından yapılan istihdamlar tüm hızla devam etmektedir.

Bu istihdamlarda, KTHY eski çalışanlarını da artık düşünmek, onların da bu devletin bireyleri olduğu gerçeğini göz önünde bulundurmak, torpilleri olmasa da eşitlik ilkesini göz önünde bulundurmak, sadece onlara değil, toplumun geniş bir kesimine moral dopingi olacaktır.

Hükümet, önümüzdeki günlerde özelleştirmeleri gündem getirecekse, KTHY gibi kötü bir örneği insanların bilinç altından atmalıdır.

Söz hakkı:

Arı ilaçları mecburiyetten 'kaçak' gelmiş!

"Sayın Levent bey,
Öncelikle bu kendimi tanıtmak istiyorum, ben şu iki haftadır gündemi oluşturan Rum tarafından kaçak denilen, sahte denilen ilacı getiren şahısım, vergiye tabiyim, küçük esnafım ve aynı zamanda bir arı yetiştiricisinin de eşiyim.

Biz yaklaşık 6 yıldır ORTAN markası ile Barış Kuvvetlerine ki ihale ile satın alma yapıyorlar.

Devlet de dahi olmayan laboratuarlarında test edilerek onaydan geçiyor ve satışa sunuluyor ve bunun yanında da iç piyasada da tüm marketlerde yerimizi aldık.

Sözü edilen ilaç dünyanın en pahallı ve en kaliteli Varrova ilacıdır, Varrova'da maalesef arının kanını emen ve kanatlarını yiyerek onu öldüren bir parazittir (bu arada ilacın adı CHECKMAİT'dir), bu arıcıların baş belasıdır, öyle bir şey kullanacaksınız ki kalıntı bırakmasın, ruhsatlı olsun ve etkili olsun.

Bu adada yıllardır ilaç sıkıntısı yüzünden arıcılar BAYTİKOL, MAVRİK, KENAZ , BAYBAY gibi kedi kopek ilaçlarını kullandılar ve halen üzülerek söylüyorum kullanmakta olan dahi var, bu ilaçları ERİŞ ÇOBAN beye sorarsanız size açıklama yapacaktır mutlaka.

Biz çıkıp bunları dile getiremiyoruz çünkü çok üretici zarar görecek ve toparlanmaları güç olacak, kaldı ki sayın başkanın balları iki defa HMF yüksek çıktığı için toplatıldı.

Her neyse biz bu ilacı başka bir yerden alamazdık çünkü Türkiye'de pahallı olduğu için ruhsatlanmadı, Almanya Yunan'a aktardı, Yunan da Rum'a ve bu ilaç maalesef Güney'de proje kapsamında arıcılara bedava dağıtılıyor sırf oradaki arıcılar kötü ilaç kullanmasın diye.

Bunların hepsini teyit edebilirsiniz.

Bu ilacı getirmemdeki maksat hem kendi arılarımıza kullanmak hem de köpek ilacı kullanmalarını da engellemekti.

Maalesef işin içine ticari kaygılar girdiği için durum bu şekilde lanse edildi.

Kaldı ki birlik ve derneklerin satış yapma ve ticari kazanç elde etmeleri söz konusu olmadığı halde sayın başkan kendi sermayesiyle ilaç getirene yüzde yüz karla birliğin içinde satış yapmakta.

Tüm bunların da dışında bizim sıkıntımız sadece ilaç da değil maalesef adaya tonlarca bal şurubu girdi yani glikoz ve maalesef bal diye etiketlenip satılıyor.

Bununda ispatı var, sayın başkan bence bunlarla uğraşmalı çünkü dünyada glikoz kullanımı mümkün olduğu kadar yasaklanmaya çalışılıyorken biz sadece seyrediyoruz. teşekkürler…"

(Hülya ORTAN-Ortan Arıcılık)

Olacaksa olsun

İki Laz birer turist tavlamışlar ve bir tenhaya çekilmişler. Tam birlikte olacakları sırada iki kızda Lazlardan prezervatif kullanmalarını istemiş ve çıkarıp birer tane vermişler.
Lazlar ilk defa gördükleri prezervatiflere bakarak :
- Ne yani, şimdi bunları takınca çocuk olmayacak mı ?
- Evet
Bunun üzerine Lazlar kabul etmişler ve prezervatifleri takmışlar.
Aradan bir altı ay geçtikten sonra bir gün tarlada çalışan iki Lazdan biri aniden elindeki kazmayı yere atarak :
- Yeter daa ! Ben çıkartıyorum artık, çocuk olacaksa olsun !

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları