Olmadı Doğan Abi!
İnanın dün bilgisayarın kapağını hiç açmayacaktım.
İnsan yazmak istemeyince, yazmamalı diye düşünmüşümdür hep.
Bugün bu sayfada benim de yazım olmayacak, yine bir kafa izni yapacaktım.
Evin yeni misafiri küçük Hamlet ile zaman geçirecek, onu yıkayacak, daha sonra da bahçede büyüyen yeşillikleri toplayacaktım.
Geç saatlere kadar da açmadım bilgisayarın kapağını.
Açmadım ama elim de başka bir şeye gitmedi!
Sonra mesleğin verdiği dürdü ile, 'git otur bilgisayarın başına' diye kendime komut verdim.
Dün sabah ÖRP Genel Başkanı Turgay Avcı ile çok renkli bir program yaptık.
Programın sonunda ise Van depremi konu olunca, hele de 16 günlük Afet bebeğin annesinin tükürüğü ile yaşam mücadelesini kazanması hem Avcı'yı hem de beni fazlasıyla duygulandırdı.
Biraz daha programa devam etsek, ikimizin de canlı yayında ağlaması an meselesiydi.
Stüdyoyu nemli gözlerle terk ettik!
Sohbetin son bölümü de dünyanın ölümlü olması üzerine idi
Ve acı haber öğlen saatlerinde geldi;
Bir meslektaşın telefonu ile aldım önce kötü haberi, tabi ki inanmadım
Ama bunu doğrulamak birkaç saniye aldı ve yüzümün kireç gibi beyazlaştığını o anda ofiste misafirim olan bir arkadaş söyledi.
Halen inanmak istemiyordum ama kısa bir süre sonra da önce internet siteleri sonra da telefona gelen mesajlar, ölümün soğuk tokadın yapıştırdı
Doğan Harman ismi benim için önemlidir çünkü onun evladı gibi gördüğü KIBRISLI'da tam iki sene her gün yazdım.
Hele de CTP-DP ve CTP-ÖRP hükümetleri döneminde, iktidar partilerini acımasızca eleştirdim
Bir gün bile yazımı alıp da 'bu nedir' dile sormadı!
Sayfamdan, bir gün olsun bir tek kelimeyi bile çıkarıp sansür yapmadı!
Oradan ayrılıp da başka gazetede yazmaya karar verince, iki medeni insan gibi el sıkıştık ve 'bu kapı sana her zaman açıktır' demesini hiç unutamam
Onun kişiliği herkesten farklıydı
Manevi duyguları güçlü, inandığı şeye ölümüne giden yapısı vardı.
Hepimizde olan yanlışlıklar onda da vardı ama, insani yönü her şeyden önde gelir, o iri gövdesini içinde, çok hassas bir yürek taşırdı.
Çok defa kendisini eleştiren yazı bile yazdım ama, bir gün olup da küsmedi, kırılmadı, içinde uhde yapmadı.
Ölenin arkasından yazmak gerçekten zor!
Her defasında 'iki günlük dünyada üzülmeye, bu kadar yorulmaya değer mi' diye hayıflanırız ama, iki gün sonra bunları unutup, acımasız hayatın pençesine atarız kendimizi
Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi hırsla çalışırız, egolarımıza yenik düşer, sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmayı unutuveririz.
Adımız, sanımız, makamımız ya da içinde bulunduğumuz maddi durum ne olursa olsun, son durağın kara toprak olduğunu çok geç anlarız.
Anlayınca da çok şeyi yitirdiğimizi görürüz arkamızda.
Ona yakıştıramadık bu zamansız ayrılığı
Ama son yolculuğun ne zaman olacağını kim bilebilir ki Tanrı'dan başka?
Acımız büyük, yüreğimiz buruktur
Başta annesi Dilşat teyze olmak üzere, eşine, Sevgili Hasan Harman'a, Kartal'a ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz.
Okurlar bugün kusura bakmasın;
Bu satırları bile zor yazdık, bugünlük bu kadar!
Mesaj yok, fıkra yok, siyaset yok
Yarına Allah kerim.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.