Kıbrıs Türk Petrolleri satıldı mı?

Yayın Tarihi: 05/11/11 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Yanlış okumadınız sevgili okurlar;

Çalışanların ve sivil toplum örgütlerinin kararlı direnişinden sonra geri adım atmak zorunda kalan hükümet, bayram öncesi bombasını patlattı ve Kıbrıs Türk Petrolleri'ni satma kararı aldı.

Ancak bu satma kararı normal yollardan olmayacak!

Öyle bir tezgah hazırladılar ki, alan belli satan belli…

Ama izlenen prosedür akıllara durgunluk verecek nitelikte.

Hükümet aldığı ani bir kararla önceki gün şirketin yüzde 52'sini satın aldı, bunun için parayı nereden buldu ayrı bir tartışma konusu.

Dün de yine herkesten gizlenerek ihaleye çıkıldı.

İhaleye katılmak için son tarih ise 14 Kasım olarak belirlendi.

İhaleye göre şirketin yüzde 52'si için 21 milyon TL isteniyor.

Yüzde 38 için ise, 22 milyon TL talep ediliyor.

Acayip bir orantı değil mi?

Bu arada şirketin yüzde 10'un ise devlete kalacağı iddia ediliyor.

Bu arada ihale tarihinin son günü 14 Kasım ama, taliplilerinin bütün işlemlerini tamamlaması, teminat mektuplarını hazırlamaları için sadece tatil olmayan 10-11 Kasım tarihleri var.

Yani 12 günlük ihale süresinin toplam 10 günü tatil.

İnsanın aklına ister istemez Doğu Akdeniz Koleji'nin bir çırpıda avucumuzdan gidiverdiği geliyor…

Umarız yukarıdaki yazdıklarımız doğru değildir!

Ve yine umarız süresiz grev karşısında geri adım atan hükümet, bayram öncesi sağ gösterip sol vurmaya hazırlanmamaktadır.

Buradan önce Başbakan'a sonra da ilgili bakana sesleniyoruz;

Bu şok gelişme ve söylentiler sonrasında bir açıklama yapmak artık kaçınılmaz olmuştur.

Bayram öncesi elektriğe okkalı zam yapıp, insanımıza bir bayram sevincini bile çok gören hükümet, bir kazık da Kıbrıs Türk Petrolleri çalışanlarına mı atmaya hazırlanmaktadır?

Kamuoyunun bu bilgiyi eğer doğruysa ilk ağızdan duymaya hakkı vardır diye düşünüyoruz.

Bayramın kurbanı vatandaş oldu!

Çok değil daha 20 sene kadar önce bayram arifelerinde 'bugün arife yarın bayram' başlıklarını görürdün gazete manşetlerinde.

Klasik bir başlık olsa da bu başlıklar bile insanın gururun okşar, bayram heyecanının yaşanmasına neden olurdu.

Bir elin parmak sayısını geçmeyen gazeteler bayramda yayınlanmaz, ortak bir bayram gazetesi çıkarılır ve bayram coşkusu doya doya yaşanırdı…

Çok zaman geçmedi dedik yazının başında ama 20 senelik bir zaman dilimi bile nereden nereye geldiğimizin, ya da başka bir deyişle sürüklendiğimizi gözler önüne sermeye yetip de artıyor bile…



Yıllar sonra ilk kez bir bayram arifesine içim daralmış bir ruh haliyle giriyorum.

Şükürler olsun, hiçbir maddi ve manevi sıkıntım yok.

Bu bayramı da sevdiklerimle birlikte geçireceğim, hasret gidereceğim…

Ailemle birlikte mütevazi bir bayram sevinci yaşamaya çalışacağım.

Ama bir türlü yakalayamadım eski bayram sevinçlerinin havasını…

Zira, her gelen telefon, her atılan elektronik posta dert dolu, ızdırap dolu, şikayet dolu…

Bayram arifesinde elektriğe yapılan zam ise, hükümetin utanç kaynağı!



Önceki gün Milli Eğitim Bakanlığının koridorlarında emekli bir polis memuru avazı çıktığı kadar bağırıyordu:

Öğretmenlik sınavında kızı 900 puan alan ama her hangi bir okula yerleştirilmeyen kızın babası neredeyse sinirinden kalp krizi geçirmek üzereydi…

Bu ülkede hiç sınava girmeden öğretmenliğe atamalar olurken, 900 puan alan bir gencecik kızımıza bu vefasız hükümet ekmek vermiyorsa ve haklı olarak babası sinir krizleri geçiriyorsa, bayramı mutlu bir şekilde kutlamak mümkün müdür acaba?



Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Şerife Ünverdi dünkü gazetelerde diyordu ki;

Sosyal Sigortalar Değişiklik Yasa Tasarısı'nın geri çekilmesine olanak yokmuş?

Ama bu niçin yapamayacaklarını açıklamıyor, çünkü açıklama cesareti sadece on da değil hiçbirinde yok?

O zaman, bu yasa geçtikten sonra 780 TL ile bir aile nasıl geçinir, hele de insafsız zamlardan sonra artık bu ülkede insanca yaşamak mümkün müdür?

Hele de bir bayram arifesinde, insan ülke geleceğini düşünürken coşku içinde olması düşünülebilir mi?



Kimse kusura bakmasın ama, yıllardan sonra ben dahil hiç vatandaş bu kez bayrama sevinç ve coşku ile girmiyor…

Girende ise bir acayiplik olduğunu düşünürüm.

Herkes tedirgin, herken birbirine, bundan sonra ne olacağız soruları sorarken, parası olmayan inim inim inleyip, parası olan elindeki parayı kötü günler için saklamaya başlamışken, ve bir Kurban Bayramı'nda bu kez kurbanlıklar biz vatandaşlar seçilmişken, bayramı doya doya yaşamak mümkün müdür?

Tabipler YDÜ Hastanesi'ne tepkili!

"Sayın Levent Özadam

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği tarafından Kadem'e yapılan bir ankette doktorların yaklaşık %70'ine yakınının reklama karşı olduğu ortaya çıkmıştır.

Yasal bir kuruluş olan Tabipler Birliği'nin yasa ve tüzüklerinde her türlü reklam yapmak yasaktır.

Ama bazı büyük kuruluşların sürekli gazeteleri de kullanarak reklam yaptıklarını görmekteyiz.

Bu doğrultuda çıkan reklam haberler zannedildiği gibi tıp mesleğine çok da pozitif bir katkı koymamaktadır.

Bir doktorun yaptığı işlerin tanıtımında en önemli unsur tedavi ettiği hastalardır.

"Her gün bir hastayı kurtarıyoruz" onlarca hastayı da yanlış tedaviden de koruyoruz tarzındaki bir haber hiç bir amaca hizmet etmediği gibi ayni zamanda ülkemizde bulunan hekimlere ve hastalara da ciddi zarar vermektedir.

Tabipler Birliği'nin, sadece bir gazetede (yüksek trajlı) yayınlanan basın açıklamasından sonra köşenizde yapmış olduğunuz yorumu okuduktan sonra size bu mektubu gönderme ihtiyacı hissettim.

Olayın değerlendirilmesi daha derinlemesine olmalıdır.

İsterseniz sizi bu konularda bilgilendirmek üzere, size uyan bir zamanda Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği'ne davet ederim.Saygılarımla."

(Dr. Kenan ARİFOĞLU

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Hukuk Komitesi Başkanı)

Soyer: Çakıcı nankörlük yapıyor!

CTP-BG eski genel başkanı Ferdi Sabit Soyer, TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı'yı partilerine saldırmayı alışkanlık haline getirdiğini söyledi.

Çakıcı'yı CTP'nin ara seçimlerde Hüseyin Angolemli'yi desteklediğini çabuk unuttuğunu belirten Soyer, bunun da nankörlük olduğunu ifade etti.

Meslis'ten çekilmenin şu anda söz konusu olmadığını da ekleyen Ferdi Sabit Soyer, meslisten çekilmenin hükümetin işine yarayacağını, geçirmek istediği yasaları da hiç zorlanmadan geçirerek halkın geleceğini karartacağını iddia etti.

Alışkanlık

Genç adam evlenmişti. Ertesi gün arkadaşlarından birine rastladı.

"Nasıl geçti" diye sordu arkadaşı.

"Sorma birader" dedi, damat üzüntüyle başını sallayarak;

"Feci bir şey oldu."

"Ne oldu?"

"Gece gayet iyi geçti. Sabahleyin kalkınca nerede olduğumu hatırlayamadım.

Bekarlıktan kalma alışkanlıkla karımın eline para tutuşturup gitmeye kalktım."

"Deme. Peki, karın ne yaptı?"

"O da uyku sersemliğiyle kalkıp paranın üzerini geri verdi..."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları