Kefenin cebi yok Şemsi bey!

Yayın Tarihi: 15/11/11 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Önce İsmet Kotak, sonra Doğan Harman dün akşam da Mustafa Çelik…

Zamansız kaybediyoruz topluma mal olmuş değerlerimizi.

Ölüm hepimiz için hak ama birine ölümü yakıştıramadınız mı, acısı çok daha fazla oluyor işte.

Bu kadar enerji dolu, bu kadar sosyal yönü kuvvetli ve kendini özürlü insanımıza adayan birisinin ardından ne desek az…

Demek vadesi bu kadarmış, Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun, Allah sevenlerine sabır versin…



Dünya fani ama, kendini ölümsüz sananlar da yok değil!

Paradan gözü dönenler, aslında paraya esir olanlar…

Gece rüyalarında paradan başka bir şey görmeyenler…

Bir siyasetçi nasıl koltuktan inerken, sanki miras devrediyormuş gibi acı çekerse, gözünü para bürüyenler de, devasa varlıklarına rağmen tek bir kuruşun hesabını yaparlar, bunun için insanların canlarını yakmaktan kaçınmazlar, Allahtan da korkmazlar!

Oysa ölüm herkes içindir ve günü gelince onlar da Allahın huzurunda yaşamları boyunca yaptıklarından dolayı hesap verirler…



Sözümüz Karun kadar zengin, hiçbirimizin hayal bile edemeyeceği serveti bulunan şemsi Kazım'adır…

Ne parası ne pulu, ne serveti, gayrımenkulleri, işletmeleri ve otelleri ya da bankası bizim umurumuzda bile değil…

Alnın akıyla yaptıysa helali hoş olsun, Allah daha çok versin inşallah…

Eğer öyle değilse o da kendi sorunu, akşam oldu mu yastığa başını koyduğunda rahat uyuyabiliyorsa ne mutlu ona…



Ülkede bir yanda faiz yasaları değiştirilmek istenirken, bir yanda yasaların değiştirilmesini istemeyen önemli bir sermaye gurubu var…

Belli ki Şemsi bey de, yeni yasaya karşı olanlardan…

Çünkü bu konuda haksız kazanç o kadar tatlı ki, hiç alın teri dökmeden servetine servet ekliyorsun…

Daha 15 gün önce Beylerbeyi'de 12 dönümlük Türk arazisini 155 bin TL gibi komik bir rakama kapatan Şemsi beyin bankası, şimdi de 2 milyon sterlinin üzerinde değeri bulunun bir işletmeyi ve arazisini 700 bine kapatmaya çalışıyor…

İnsaf da dinin yarısıdır Şemsi bey!

Zenginliğinize diyeceğimiz yoktur ama, mazlumun ahını almanın nelere mal olacağını da umarız iyi hesap ediyorsunuzdur.



Şemsi Kazım'ın sahibi bulunduğu Unıversal Bank, dün Kıbrıs Postası'na bir açıklamada bulunarak özrü kabahatinden büyük bir suç işlemiştir.

Bankaların tefeciliğe soyunduğu ülkemizde haksız faizlerden mağdur olanların örgütlendiği bir grubun kendi müşterisi de olan bazı üyelerinin şahsi bilgilerini açıklayarak, aslında kaş yapayım derken göz çıkarmıştır.

Yapılan açıklamada sokak dili kullanılırken, sanki de mağdur olmayanlar toplumsal sorunlara destek veremezmiş gibi bir tablo ortaya konmuştur.

Bu da banka yönetimi ile tabi ki Şemsi beyin paniklediğinin en bariz göstergesidir…

Şimdi Şemsi beye sesleniyoruz;

Elini vicdanına koy, bir iki dakika gözlerini kapa ve düşün;

Kim öbür dünyaya gederken, kefeninin cebi dolu gidiyor Allah aşkına!

Şemsi beyin basını susturmak için nasıl yöntemlere başvurduğunu ve bazı kuruluşlarının da nasıl buna boyun eğdiğini, günü geldiği zaman yazacağız…

Dünya aleme ibret olsun diye!

Devleti kurduk, sahip çıkamadık!

Rum İçişleri Bakanı Silikiotis geçtiğimiz hafta açıkladı;

2008 yılında KKTC'den Güney Kıbrıs'a 2 bin 500 kişi geçmiş ve yerleşme izni istemiş.

2009 yılında bin 500 kişi, 2010 yılında 900 kişi, 2011 yılın ilk 10 ayında da 300 kişi Güney'e geçerek, iltica talebinde bulunmuş.

Yani, resmi rakamlara göre son dört yıl içinde Güney'e geçenlerin sayısı 5 bin 200 kişi civarında.

Bunun içinde çalışmak için gidenler yok, hem orada hem burada çalışanlar yok!

Bu ne demektir, ülkesinden umudunu kesenler, yıllarca 'düşman' bellenen Rum kesimine gidiyor ve geleceğini orada arıyor.

Bu sayıya, Başta İngiltere olmak üzere, Türkiye ve diğer ülkelere giden ve oralarda yerleşenlerin sayısı dahil değil!

Hele de yıllardan beridir kendi ülkelerinde değil de başka ülkelerde yaşam sürdüren Kıbrıslı Türklerin sayısını hesaba kattığımızda rakamlar ürkütücü boyuttadır.



Lütfen bugün gazetelerde yer alacak 15 Kasım bayram mesajlarını dikkatle okuyunuz.

Devletin en tepesinden aşağısına kadar herkes KKTC'nin kurulmasını kutlayacaktır.

Kimisi KKTC'yi kurmakla övünecek ve bunu yaşatmakta yeminli olduklarını iddia edecektir.

Devleti sonsuza dek yaşatma yemini edenleri de göreceksiniz bugünkü gazetelerde…

Kanının son damlasına kadar mücadele edenler mi ararsınız, devlet olgusun göklere çıkaranlar mı isterseniz, ya da bu konuda tüm dünyaya kafa tutanlar mı görmek isterseniz, bakın gazetelere ve mesajlara hepsini görmek mümkündür.



Devlet konusunda bizim kişisel görüşümüz de KKTC'nin devamından yanadır.

Çünkü inanırız ki, Kıbrıs Türkü yıllardır kendi egemen devletinin özlemini çekmiş, bunun için mücadele etmiş ve hele de 1974 öncesi büyük acılar çekmiştir.

Ama velakin devlet kurmak başka bir şey, devleti yaşatmak ve layıkıyla yüceltmek bambaşka bir şeydir.

Zira, şu anda ülkeye yukarıdan kuş bakışı bakıldığında devlet inanan ve sahip çıkan yönetimden daha ziyade devlet ve milliyetçilik edebiyatı yapanlar, bundan siyasi rant elde etmek isteyenlerin çoğunlukta olduğunu görürüz.

Eğer KKTC devleti kurulmuş ve aradan 28 yıl geçmişse, ancak ülke insanı ve özellikle de gençliği kendi ülkesinden umudunu kesip yıllardır 'düşman' bildiği Güney7e geçip onlar sığınıyorsa, bu devlet sağlam temeller üzerine oturtulmamış demektir.



Altını çizerek iddia ediyorum;

Bugünkü yapı devam ettiği sürece, siyasiler bu kafa ile gittiği müddetçe devlete inanan ve güvenen, geleceğini bu ülkede arayanların sayısı her geçen gün biraz daha azalacaktır.

Azalacaktır, çünkü bu topraklar üzerinde yaşayan insanlar bu devletin nimetlerinden adil bir şekilde yararlanamamakta, iktidar olanlar kendinden olmayanları bu devletin insanı olarak görmemekte, doğal olarak da devlete inancı olanların sayısı erozyona uğratılmaktadır.

Bir ülkede birkaç banka sahibi milyarderin zenginliği ön planda tutulup, binlerce kişinin mağdur olduğu göz ardı edilirse, insanlar böyle bir devlet anlayışına niçin güvensinler ki?

Ülkenin bazı torpilli gençleri tek bir soru bile sorulmadan devlette istihdam edilirken, partili değil diye devlette çalışmayı hayal bile edemeyen bir gençlik sayısı çığ gibi büyüyorsa, o gençler başka ülkeye göç etmesin de ne yapsınlar ki?



KKTC'nin kuruluşunun 28'nci yılını elbette coşku ve gururla kutluyoruz.

Gittiği yere kadar da kutlamaya devam edeceğiz…

Ama ülkeyi yönetmiş gelmiş geçmiş hükümetler bilmelidir ki, devlet olma başka bir şey, devlete sahip çıkacak gençler yetiştirmek ayrı bir şeydir ve siyasilerin her yanlış adımı, ülke gençliğini devletinden soğutmakta, hatta kaçırtmaktadır.

Ülkenin yönetimine, siyasetçisine, yargısına ve özellikle de basınına halkın güveninin her geçen gün artarak azalmasını umarız artık ciddiye alır ve nerde hata yaptık diye düşünür ve yapılan yanlışlardan daha fazla geç olmadan geri döneriz.

Tabi ki adı devlet olan ama içinde insan olmayan bir toprak parçası görmek istemiyorsak!

Şirket prensibi

Yaşlı bir kadın kedi maması almak için markete gider.

Üç kutu alıp kasaya götürür. Kasadaki kız ; "Üzgünüm bayan ama bunları alabilmeniz için kediniz olduğunu kanıtlamanız gerekir.

Bir çok yaşlı insan bunları kendileri yemek için aldıklarından kediniz olduğuna inanmadan size bunları satma yetkimiz yok." der.

Bunun üzerine yaşlı bayan eve gidip kedisini alır ve markete getirir.

Market bunun üzerine kadına kedi mamasını satar.

Ertesi gün yine yaşlı kadın üç kutu köpek maması almaya kalkar.

Kasiyer yine kadından köpeği olduğuna dair bir kanıt ister.

Çünkü yaşlı insanlar bazen de köpek maması yemektedirler.

Bunun üzerine kadın yine evine döner köpeğini alıp markete gelir ve mamaları alır.

Ertesi gün yine yaşlı bayan markete gelir bu sefer elinde bir kutu vardır.

Kasiyere gider ve elini içine sokmasını söyler.

Kasiyer korkarak; " Hayır, içinde beni ısıracak bir yılan olabilir."

Yaşlı kadın;" İnanın, kutunun içinde size zarar verebilecek hiç bişi yok.

Lütfen elinizi kutunun içine sokun.".

Bunun üzerine kasiyer elini kutuya sokar ve sonra elini koklayarak ; "Bu şey sanki b.k gibi kokuyo" der…

Yaşlı kadın devam eder;

"Evet öyle, şimdi lütfen üç rulo tuvalet kağıdı alabilir miyim?"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları