Devlet, Şemsi Kazım'dan korkuyor mu?

Yayın Tarihi: 19/11/11 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Bakan Tatar'ın, faiz mağdurları için yaptığı çalışmalardaki samimiyetinden kuşkumuz yok.

Kuşkumuz yok ama, anlamadığımız da bazı şeyler var;

Örneğin Şemsi Kazım olayı.

Faiz mağdurlarına her geçen gün yenileri ekleniyor.

Ortada Merkez Bankası'nın da bir raporu var.

Banka borcunu ödeyemeyenlerin gözünün yaşına bakmadan, ellerindeki malları yok pahasına alırken, Şemsi bey kendi hesabına öyle bir kıyak geçmiş ki, mevduat faizini ikiye katlamış.

Bunu yaparken de yasal olmadığı zaten Merkez Bankası raporunda var.

Dün sabah programında Ersin beye sorduk bunu, niçin hala eliniz kolunuz bağlı diye…

Öyle değil mi ya, ortada bir usulsüzlük varsa yasalar ne diyorsa o uygulanır ve haklı da haksız da ortaya çıkarılır.

Ersin bey bize öyle bir cevap verdi ki, devletin bu konudaki acizliğini gördük biz.

Oysa olay çok ciddi ve yuvarlak kelimelerle geçiştirilecek cinsinden değil.

Ersin Tatar, anladığımız kadarıyla bu olaya bulaşmak pek istemiyor ve Merkez Bankası'na topu atıyor.

"Elbette gerekeni yapacaktırlar" diyor…

Oysa biz beklerdik ki bir ülkenin Maliye Bakanı böyle bir olay sonrasında, elini masaya vursun ve talimatı versin.

Yok, Merkez Bankası, bizim devletten daha yukarılarda bir yerlerde ise işte ancak o zaman anlayabiliriz kendisini.

Hadi Maliye Bakanı bu konuda sorumluluğu üstüne almak istemeyebilir, peki ya Başbakan'ın da mı dikkatini çekmedi böyle önemli bir belge?

Borcunu ödeyemeyen müşterinin suyunu sıkan bir banka sahibi, yine kendi bankasında kendisine özel mevduat faizi uyguluyor ve vergiden kaçmak için de çeşitli entrikalar yapıyor ve hükümetin başının sesi bile çıkmıyor.

Doğrusu helal olsun Şemsi beye…

Devletten daha güçlü olduğunu gösterdi, dosta düşmana!

Tradex Ltd: Eski çalışanımızın kurbanı olduk

"Sayın Özadam,

22 Ekim 2011 tarihinde, Şirketimizde yapılan rutin kontrollerde Vasıf Eren isimli depo çalışanın sayımında eksik ürünler olduğu, satış elemanları Orhan Çalışır ve Gökhan Aktaş'ın araçlarında ise fazla mal tespit edilmiştir.

Bunun üzerine konu ile ilgili olarak tarafımdan Değirmenlik Polis Karakolu'na şikayette bulunulmuş ve söz konusu şahıslar tutuklanarak, 3 gün tutuklu kaldıktan sonra şahsi kefaletle serbest bırakılmışlardır.

Sirkat suçu işleyen, söz konusu şahıslar, polis tarafından alınmaları esnasında, "Bunun bedelini çok ağır ödeyeceksiniz" şeklinde bizleri tehdit etmişlerdir.

Sonrasında, bir ihbar üzerine, Bakanlığınız tarafından, Vasıf Eren'in sorumlu olduğu depoda üzerinde bir takım tarihler bulunan küçük etiketler tespit edilmiş ve konu Bakanlığınız Basın Bürosu aracılığı ile kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Bu olayları takip eden süreçte, 1993 yılından itibaren, yasalara uygun, dürüst ve halk sağlığını önceliğine alarak faaliyet gösteren Şirketimiz, tamamıyla gerçek dışı isnatlar ile töhmet altında bırakılmış, kamuoyu yanıltılmıştır, Şirketimiz büyük bir haksızlıkla karşı karşıya kalmıştır.

Araştırmacı, doğrunun ve haklının yanında biri gazeteci olarak tanıdığım size, konu ile ilgili tüm detayları aşağıda sunuyorum.

Zanlı Vasıf Eren'in sorumlu olduğu depo dışındaki hiçbir depomuzda eksik tespit edilmemiştir.

Şirketimiz, kendi denetimlerimizin dışında, İde Kalite Yönetim Sistemleri Ltd. firması tarafından düzenli olarak denetlenmektedir.

Şirketimizde yapılan denetimlerde, hiçbir ürünümüzün üzerindeki tarihte değişiklik yapıldığı, değiştirilmeye teşebbüs edildiği yönünde bir bulguya rastlanmamıştır.

Bir gazetede yer alan elemanlarımızın son kullanma tarihlerini etiketle değiştirirken suçüstü yakalandıkları iddiası tamamen gerçek dışıdır ve böylesi bir olayın yaşanmadığının görsel kanıtı şirket içi güvenlik kamera kayıtlarında mevcuttur.

Kamera kaydına ilişkin CD ekte yer almaktadır.

Şirketimizin ithal ettiği ürünler, ambalaj üzerine fabrika çıkışlı olarak soğuk baskı yapılmış orijinal şekilde satışa sunulmaktadır.

Paketlenmesi KKTC'de yapılan donmuş deniz ürünlerinin etiketleri tamamen yerli mevzuata uygun olarak, mevzuatın emrettiği tüm bilgileri içerecek şekilde hazırlanmaktadır.

Dondurulmuş deniz ürünleri için kullandığımız etiketlerin, yapılan denetimlerde bulunan etiketlerle hiçbir benzerliği bulunmamakta, söz konusu etiketler, mevzuatın emrettiği hiç bir bilgiyi içermemektedir.

Sağlık Bakanlığımızın da denetimleri ile yakından bildiği üzere, mevzuata uygun olmayan etiketle satılan hiçbir malı, hiçbir satış noktasının kabul etmeyeceği ve bizim böyle bir yanlışa tevessül etmeyeceğimiz aşikardır.

Bu olaydan sonra, tüm satış noktalarımıza tek tek ulaşılmış, mevzuat dışı etiketlenmiş tek bir ürünümüze rastlanmamıştır.

Vasıf Eren tarafından hazırlanmış etiketlerde satılan donmuş deniz ürünlerinin, adı bakanlığınızca bilinmekte olan tek bir küçük cafeye satıldığı araştırmalarımız sonrasında öğrenilmiştir.

Yine Bakanlığınızca yapılan denetimlerde, satış için bekleyen günü geçmiş hiçbir ürün tespit edilmemiş, günü geçen ürünlerin, depoda periyodik olarak imha edilmek üzere bekletilmekte olduğu görülmüştür.

Son olarak, Marketçiler Birliği Başkanı Fuat Nalcıoğlu'nun yapmış olduğu, marketçilerin ürünlerimizi iade etme kararı aldıklarına dair açıklaması tamamiyle gerçek dışıdır.

Fuat Nalcıoğlu'na ait olan Crop Ltd, ödenmeyen borçlarından dolayı mahkemeye verilmiş ve mahkeme kararı ile borçları kendilerinden tahsis edilmiştir.

Son iki yıldır, ne kendisine, ne de firmasına tek bir ürün dahi verilmemiştir.

Bu nedenle, tüm marketçileri de bağlayacak şekilde yaptığı açıklama, bizzat satış noktamız olan marketçiler tarafından ifade edildiği şekliyle tamamiyle kendisini bağlamaktadır ve açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere gerçek dışıdır.

Adı geçen ile ilgili mahkeme kararının bir kopyası ektedir.

2011 yılı içerisinde son kullanım tarihlerini daha etkin denetleyebilmek için 20,000$ bilgisayar programı ve teçhizatı yatırımı yapmıştır.

Sayın Özadam,

Sadece bugün değil, sadece basın mensupları için değil, tüm tüketiciler için de depolarımız açıktır.

Bunu, işimize ve halkın sağlığına verdiğimizin önemin getirdiği bir özgüven ile yazıyorum.

Böylesi hassasiyetleri olan bir firma olarak, bebek maması gibi hayati bir üründe, tarih değişikliği gibi insanlık dışı bir eylemi yapma ile itham edilmemizi tekrar yazmak isterim ki acımasız buluyorum.

Sonuç olarak, bir kez daha vurgulamak isterim, Vasıf Eren'in sorumlu olduğu depo dışında, hiçbir depomuzda, mevzuata aykırı, insan sağlığını tehdit eden bir bulguya rastlanmamıştır.

Söz konusu şahsın sorumlu olduğu depoda bulunan küçük etiketlerin yapıştırılarak, satışa sunulduğu tek bir satış noktamız yoktur.

Adı geçen tarafından, bir cafeye teslim edilen ürünler, tamamiyle hasta bir zihniyetin bulabildiği tek kapıyı zorlamasından başkaca bir anlam taşımamaktadır.

Hiçbir depomuzda, kullanma tarihi geçmiş ve satışa sunulmak üzere bekletilen tek bir ürün dahi yoktur.

Günü geçen ürünler periyodik olarak imha edilmektedir.

Konuyu, köşenizde yer verilmesi talebiyle bilgi, değerlendirme ve takdirlerinize sunarım…"

(Sonuç MAYPA-Direktör)

Devlet Başkanı

Devlet başkanıyla eşi halk arasına inerler.

Gezerlerken bir dükkandan bir adam çıkar ve devlet başkanının eşiyle samimi bir şekilde sohbet eder.

Başkan meraklanır:

- Kimdi bu adam?

- Lise aşkım. Neredeyse evleniyorduk, sonra anlaşamadık.

- Ne şans senin için, onunla evlenseydin, böyle basit bir dükkanın sahibiyle evli olacaktın şimdi...

- Bilmem. Bence o devlet başkanı olacaktı...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları