Eğitimin içine ettiler!

Yayın Tarihi: 30/11/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

İskele Maarif Anaokulu açılalı çok olmadı.

Açılışı da bizzat Bakan Dürüst yaptı.

Gerçekten güzel bir okul oldu, hele de İskele gibi devlet olanaklarının az yararlandırıldığı bir bölgede böyle güzel bir yapı herkesi umutlandırmıştı.

Ama umutlar zamanla hayal kırıklığına dönüştü.

Dünkü gazete haberlerini hepiniz okumuşsunuzdur;

7 derslikli çiçek gibi bir okul, 87 öğrencisi var, ama toplam öğretmen sayısı sadece 3.

Öğretmen eksikliği bir yana okula hademe ataması bile yapılmamış.

Çünkü artık bakanlar da uyandı, iki kişi istihdam ederken 200 kişi küstürdüklerinin bilincine vardılar.



Bakan Dürüst diyor ki, KKTC bir eğitim adasıdır.

Bu sözleriyle elbette üniversiteleri kastediyor.

Yıllardan beridir hataya o da düşüyor.

Çünkü biz şimdiye dek yurt dışından gelen öğrenciye hep darphane olarak baktık.

Ülke ekonomisine ne kadar katkı yapacağını hesap ettik!

Ama üniversitelerin maddi çıkar dışında ülkeye ne gibi bilimsel hizmetler vereceğini hiç
konuşmadık.

Ardı ardına üniversite açtık, bunlara TC üniversitelerini ekledik, ama öğrenciyi altın yumurtlayan tavuktan öte göremedik.

Oysa bu ülkenin başta çevre olmak üzere, bir çok konuda sorunları vardır ve başka ülkelerde bu işlerin bir çoğu üniversitelerin yetkisine bırakılmıştır.



Bakan ilahiyat bölüm açıldığı için bundan övünç duyuyor.

Buzdolabı tamirciliği bölümü açıldığını da ekleyerek, aslında suçunu hafifletmek istiyor.

Düşünebilir misiniz, okulun bir sınıfında öğrenciler buzdolabı tamirciliği yaparken, yan sınıfta başka öğrenciler ilahiyat dersleri alıyor.

Bir yanda çekiç sesleri, diğer yanda ilahiler, dualar okunuyor.

Ve bir bakan 'bu karar benimdir' bile diyemeden, kıvırmayı tercih ediyor.

Sonra da eğitimdeki olumlu gelişmelerin artık meyvelerini yiyeceğimizi iddia ediveriyor.

Aynı bakanın daha iki hafta önce, liselerde okuyan öğrencilerin yüzde 75'i sigara içiyor diye bunu bile övünç kaynağı yapıp, 'durum hiç de kötü değil' dediğini bile unutmamışken.



Anlaşılan İlahiyat bölümleri Haspolat'la sınırlı kalmayacak.

Ülkede ne kadar meslek lisesi varsa, oraya ilahiyat bölümü kuracaklar.

Ama bunun nedenini bile, baskının kimden geldiğini açıklamayacaklar.

Sonra da alınan tutarsız kararlar nedeniyle, toplumun huzuru kaçacak, grevler birbirini izleyecek ve bakan yaptığı icraatlarla övünerek pişkin pişkin gülerek, halkın sinirini bozacak.

Şimdi bakan bu sayfada elinde öğretmen istediklerini belirten pankartlar olan şu fotoğraftaki minik ellere baksın ve elini vicdanına koyup açıklasın;

Gerçekten kendini başarılı bir bakan olarak mı görüyor?

Elektrikte soygun!

Yüzde 36'yı bulan zamla halkın büyük tepkisini alan elektrikteki zam, masum bir zam olmaktan çıktı insanlık boyutunu aşar hale geldi.

Dün eline fatura geçen çok sayıda vatandaşın şikayetini dinledik.

Yüzde 36'lık zammı bir yana koyarsak, faturalardaki maktu ücretin de 11 TL'den 13.20 TL'ye çıkarıldığını hayretle karşıladıklarını söyleyen vatandaşlar, bunun tek kelimeyle soygun olduğunu ifade ettiler.

Bir başka vatandaş da evlere bağlanan elektrik hatlarından alınan paranın astronomik rakamlara ulaştığını söyledi.

Daha bundan 4 ay önce 250 TL olan bağlama ücretinin, geçen ay 400 TL'ye bu hafta da 600 TL'ye çıkarıldığından şikayet eden kızgın vatandaş, hükümetten bu konuda açıklama istedi.

Bizce de bir açıklama yapılmalı, her ne kadar bu açıklama konusunda iyimser olmasak da!

Avukat, doktor, papaz...

Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum.

Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim.

Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler.

Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş.

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları