Siyasette istismar, habercilikte istismar!

Yayın Tarihi: 21/12/11 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Sonay Adem dün meclis konuşmasında doğru söyledi;

Çocuk yurtlarına ziyaret yapanlar aslında yardım değil olayı istismar ediyorlar.

Hatta bundan siyasi rant elde etme düşüncesinde olan da var.

Özellikle çocukların korunmasında öncülük etmesi gereken kadın kuruluşları, aksine peşlerine taktıkları muhabirlerle onlara iyilik değil, kötülük yapıyorlar.

Bunların hepsinin nedeni pek tabi ki siyasi rant elde etme, bu etkinliklerle halkın gözünü boyama.

Sorun şimdinin sorunu da değil aslında, gelmiş geçmiş tüm hükümetler döneminde aynı terane devam eder gider…

Tabi ki yen bir bayram, yeni bir yılbaşı gelene kadar…

Çocukları istismar edenler sadece siyasiler ya da eşleri değil.

Sağ olsun bazı basın kuruluşları da, tiraj ya da reyting uğruna buna çanak tutuyorlar.

Bundan nasıl bir kar edecekler, işte o bilinmez!

Konu ile ilgili dün K.T.Tabipler Birliği'nden basına bir açıklama yapıldı.

Basın ve İletişim Sorumlusu Dr.Nurçin Arıkbuka imzalı açıklamada basına eleştiri yapılmış ve bu eleştiride de yerden göğe kadar haklı yanlar var.

İşte o açıklama aynen şöyle;



"Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insandır diyen Sayın Uğur Mumcu, sözlerine bu görevi yapabilmek için habere, olaya ,belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerektiğini vurgular. Gazetecilik mesleği etik kuralları olan en önemli meslekler gruplarından biridir.

Medya kuruluşları, yargılama veya cezalandırma makamı değildir. Ve bu makamda verilen haberde gerek mağdur olan gerekse kurban olan kişilerin aynı anda varsa konu ile ilgili savunmaları belirtilmelidir. Yazıların tek taraflı yazılması, tek bir görüşten belirtilmesi gazetecilik değildir.

Özellikle bir kişinin sahip olduğu engeli, hastalığı veya mağduriyeti gazetede afişe edilip sergilenemez.

Maalesef bu tarz içerikli haberlere bizim gazetelerimizde çok sık rastlıyoruz.

Sağlık kurumları veya bu kurumda çalışan kişilerle ilgili yapılan haberlerde tek taraflı, suçlayıcı, karşı tarafın da görüşünü almadan yapılan haberler, adaletli olmamakla birlikte insanlarda da çok ciddi bir ön yargı oluşturmakta ve bu mesleği hakkı ile yapan insanlarda da ciddi bir güven kaybına neden olmaktadır.

Gazetelerimizdeki sağlık haberlerini olumlu ve olumsuz diye oranladığımız zaman nerdeyse çok büyük bir kısmı olumsuz haberlerden oluşmaktadır. Halbuki bu kurumlarda bugüne kadar yüz binlerce de insanın hayatı kurtarılmıştır.

Polisiye olaylarda insanların suçlarının ispatlanana kadar suçsuz sayılması gerektiğinden yola çıkarak daha sorgulama aşamasında gazetelerde veya televizyonlarda suçluymuş gibi deşifre edilmesi doğru gazetecilik tanımına uymaz.

İnsanların kimliklerini açık açık deşifre etmek, resimlerini ifşa etmek doğru bir gazetecilik davranışı değildir.

Bu kişi suçlu olsa bile ceza alacağı makam mahkemelerdir, medya makamı değildir.

Toplumda infiale neden olabilecek ensest, tecavüz, hayvanlarla ilişki vs…suç olaylarının özellikle reşit olmayan kişileri çok olumsuz etkilemesi ve yine bir takım gruplar için maalesef örnek teşkil etmesi nedeniyle haber konusu yapılmaması çok daha uygun bir gazetecilik davranışı olacaktır.

Bir değil binlerce hatta yüz binlere her gün ulaştığınızın farkında olun ve haber yaparken birazcık daha duyarlı olun.

Saygılarımızla…"

(Kıbrıs Türk Tabipleri Odası

Basın ve İletişim Sekreteri

Dr. Nurçin ARIKBUKA)

Kayserili..

Karadenizli bir çoban dağda sürü otlatırken yanına gelen adam selam verip şöyle der:

- Selamun aleykum hemşerim sana bi oyunum var eğer senin nereli olduğunu bilirsem bana sürüden bi koyun verir misin?

Çoban:

- Madem senin öyle bir meziyetin var bil sana helal olsun.
Bu cevap karşısında adam:

- Öyleyse hemşerim şüphe götürmez ki sen bir Karadenizlisin!

Bu cevaba çok şaşıran çoban,

-Vallahi billahi doğru sana koyun helal olsun istediğini al git ama bunu nasıl anladın bana anlat der.

Diğer adam bir taraftan koyunu seçerken bir taraftan şöyle der:

- Şapkasının üstünden kafasını ancak Lazlar kaşır oradan anladım.

Ve koyunu alıp giderken bizim çoban arkasından bağırır:

- He hemşerim ben de senin nereli olduğunu bileyim sen o koyunu bırak.

Adam:

- Hay hay. Bil bırakayım.

Çoban gülerek:

- Sen de Kayserilisin!

Diğer adam hayret içinde:

- Vallahi doğru ama sen nereden anladın?

diye sorunca. Çoban hafif sinirli:

- Sürüdeki en iri koyun diye tuttun köpeği götürüyorsun der.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları