Yılmaz Özdil'in kefilliğine kalmadık!
Yılmaz Özdil, sevdiğim bir yazar;
İzmirli olduğu için değil, cesur yazılara imza attığı için.
Türkiye basınında kalem oynatmak bizdeki gibi kolay değil.
Sistemin çarklarına girmemek için direnirsen ya işinden olursun, ya da hiçbir sebepten içeri girersin, yıllarca da niçin içeride yattığını bilmezsin.
Emin Çölaşan görüşleri ve iktidara duruşu nedeniyle Hürriyet'ten atıldıktan sonra, köşesine getirilen Yılmaz Özdil'e şüphe ile bakmış, Çölaşan'ın yerini zor doldurur sanmıştım.
Yanılmışım;
Yılmaz Özdil de dik duruşunu bozmadı, her ne kadar Çölaşan kadar sivri dilli olmasa da parmağının arkasına saklanmadan yazıp, o köşeyi korumasını bildi.
Hatta köşe yazılarından oluşan kitabını geçenlerde aldım ve en az yarısını da okudum.
Denktaş'ın ölümü nedeniyle herkes bir şeyler söylüyor, yazıyor, yorumluyor.
Sağ olsunlar Türkiye basınındaki meslektaşlar da hem Denktaş ile anılarını dile getirdiler, hem de olaya çeşitli boyutlardan bakarak renklilik getirdiler.
Kendisini yaşam tarzı nedeniyle öven de var, eleştiren de
İşe siyaset girince zaten hep böyle olur, siyasetin ön planda olduğu bir süreçte mantık ve duygusallık aramayacaksınız.
Yılmaz Özdil de, biraz da tiraj derdinden olacak öyle bir yazı döşemiş ki dünkü köşesinde, hem kendi ülkesinde hem de KKTC'de bayraklar yarıya indiği anda, tutulan bin matemde bir hançer de o sallamış Kıbrıs Türklerine
Açık açık, Kıbrıslı Türklerin Türklüğüne kefil olamayacağını ima etmiş.
Yazık ki ne yazık;
İşte Özdil'in "Kıbrıs Türkür'e kefil olmam ama Denktaş bizimdir" başlıklı dünkü yazısı;
"Rahmetli Denktaş...
Rum'a karşı Türk'ü savundu.
Rahmetli Lefter...
Rum'du.
Türk milli takımı kaptanıydı.
İkisini de kalbimize gömdük.
Filan.
Bunu yazıyor herkes.
Papağan gibi.
Şu da var halbuki.
Rahmetli Lefter...
Büyükada doğumluydu.
Büyükada'da defnedildi.
Rahmetli Denktaş...
Baf doğumluydu.
Baf'a defnedilemiyor.
Aynı güne denk gelen iki ölümü aynı paketle ambalajlayıp, Lefter'i bağrımıza bastık ayaklarıyla, bu topraklarda doğup büyüyen Rumlara ettiklerimizi unutturamayız. Ama ettiklerini de unutmuşuz.
Statükocu dediler.
Takoz dediler.
Faşist dediler.
Hatta, defol dediler.
İstemiyorlardı onu.
Yatacak yeri yok, ona bu muameleyi reva gören vefasızların...
Ama, onun ilelebet var.
Denktaş...
Anıtkabir'e defnedilsin.
En azından sembolik mozole öneriyorum. Çünkü, üç kuruş para'yı bağımsızlığa tercih eden zihniyet nedeniyle, Denktaş'ın defnedileceği yerin de Türk toprağı olarak kalacağı meçhul "
Gördünüz mü sevgili okurlar;
En medeni, en aydın, en çağdaş ve en cesur dediğimiz İzmirli yazar bile nasıl Kıbrıs Türküne hakaretler yağdırıyor.
İnanın bunu böyle hassas bir süreçte değil de, bundan bir ay önce ya da bir ay sonra yazsa, 'hadi oradan' deyip hiç üstünde durmazdım ama, duygularımızın en yoğun olduğu böyle bir dönemde yazması insanın içini acıtıyor.
Bu ülkede Denktaş'ı seven de vardır sevmeyen de,
Ona kızan da kızmayan da,
Siyasi çizgisinden yana olan, olmayan da
Hatta uğruna canını verecek olan ya da ondan nefret eden de
Ama Yılmaz Özdil, dünkü yazısını oturduğu lüks ofisinden değil de, buyurup buraya gelip halkın içinde biraz olsun dolaşıp yazsaydı, eminiz ki böyle bir yazıyı kaleme almayacaktı.
Yılmaz Özdil unutmasın ki, hele de Annan Planı sürecinde kendisine Türkiyeli siyasetçileri ile medyası tarafından yapılan hakaretler, buradakileri çok gerilerde bırakır.
Unutmasın ki para için devletini sattığın iddia edenler Kıbrıs Türkü değil, yine kendi medyasında kalem oynatanlardı.
Denktaş'ı çağdaşı, bunamış, geri kafalı, fosil olarak adlandıranlar yine kendi medya plazalarında viskisini yudumlarken yüklü paralar alıp kalem sallayanlardı.
Yılmaz Özdil, hiç hayıflanmasın ki Kıbrıs Türkünün kendisinin kefilliğine ihtiyacı yoktur.
İsterse kendi evinin bir köşesine sembolik olarak Denktaş mozolesi koyabilir ama, Denktaş üzerinden hem siyaset yapması, hem de Kıbrıs Türküne hakaret ederek saldırmasını da bu halk asla unutmayacaktır.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.