Peki, CTP'yi kim yönetiyor?

Yayın Tarihi: 18/09/14 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Kutlay Erk'in doğru bir tespiti var;

"UBP ve DP'yi Eroğlu yönetiyor..."

Bunun altına imzamızı atarız, çünkü doğrudur!

UBP'de otorite boşluğu hat safhaya çıkarken Derviş bey biraz da metozori olarak şu anda UBP'nin iplerini elinde tutmaktadır...

UBP'nin yılan hikayesine dönen kurultayında kimin genel başkan olacağı da Sayın Eroğlu'nun iki dudak arasından çıkacak isme bağlıdır...

UBP içinde şu anda azınlık durumunda olan İrsen Küçük taraftarları hala vardır ve kulislerde Eroğlu karşıtlığı yapmaktadır ama bunların hepsi de Saray'a çıkınca esas duruşta durmaktadır...

DP'ye gelince o da ilk bakışta Eroğlu'nun iplerin Derviş beyde olduğu bir parti konumundadır.

Zira, parti içinde UBP'den kopanlar aslında kopar gibi bir duruş sergilemekte, Derviş bey ile de dirsek temaslarını sürdürmektedirler.

Ama özellikle son bir kaç ay içinde başta Serdar Denktaş olmak üzere bir grup DP kökenli partilinin de Derviş beyden büyük rahatsızlık duyduğunu da bilmeyen yok...

Ama miletvekili ağırlığına bakıldığında DP'de de Derviş beyin cidd ibir hakimiyeti görülür...

Bunları zaten bilmeyen yok!

Ama Kutlay bey bu açıklama ile CTP'nin de sorgulanma şansını bizi vermiştir...

UBP ve DP'yi 'şimdilik' Sayın Eroğlu'nun yönettiğinde hem fikiriz de CTP'nin ipleri şu sıralar kimlerin eline geçti bunu da sorgulamak lazım...

Ve Kutlay beye sorarız;

CTP'yi gerçekten CTP'liler mi yönetmektedir?

Eğer gerçekten öyle olsaydı Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde bu kadar kargaşa ve tartışma yaşanır mıydı?

Bu tartışmanın içinde Cumhurbaşkanı adayı ilan edilen Sibel Siber'i dışarıda tutuyoruz çünkü onu bu süreçte yıpratan zaten CTP'lilerin kendisi değil mi?

Soru şu;

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda karar CTP tarafından mı verilmiştir?

Eğer Kutlay bey bize 'oybirliği ile ayakta alkışladık' derse ki öyle de diyor buna kendisi inanıyor mu?

Kutlay bey bizim yıllardan biridir tanıdığımız, sevdiğimiz saydığımız ve dost olarak gördüğümüz bir isimdir ama bizim CTP içinde başka dostlarımız da var...

Onların bir çoğu Kutlay bey gibi düşünmüyor ve CTP'de de artık iplerin başkalarının eline geçtiğini söylüylorlar...

Onun için siyasiler rakip parti ya da adaylar konusunda açıklama yaparken bundan böyle çok daha dikkatli olmak zorundadırlar...

Ve özellikle de CTP'li dostlara önerim, konjektür gereği CTP'nin de kabul değiştirmeye başladığı gerçeğini kabul etmeleridir...

Bilmem anlatabildim mi sevgili dost...

Sunat Atun'un oğlu!

Habercilik ilkelerine bağlılığı ve duruşu bakımından Yeni Düzen ve sevgili Cenk'i hep taktir etmişimdir...

Okur temsilcisi olan ilk ve tek gazete oluşu da başka bir taktir konusu...

Ama dün ön sayfadaki bir haber başlığını görünce üzüldüm;

"Sunat Atun'un oğlu el altından İskele Koleji'nden Mağusa'ya nakledildi..."

Cenk nasıl olur da böyle bir hata yaptı ve bir siyasetçinin çocuğunu yine siyasete alet etti işte onu anlayamadım...

Hem de her sabah televizyonların okuduğu ön sayfadan...

Şimdi o minik yavru okul arkadaşlarının acayip sorularına maruz kalınca nasıl cevap verecek?

Bu arada, elbette bu acayip nakili de doğru bulmadığımızı söylemeyi unutmamak lazım...

Sunat Atun böyle bir şey yapmışsa da ayıp etmiş, gereği yapılmalı!

Hava-Sen misyonunu yitiriyor mu?

Şu anda KTHY eski binası önünde çadır eylemi yapan 64 CAS çalışanı yıllardır üyesi oldukları Hava-Sen'den istifa ettiklerini açıkladılar.

Dün bir konuyu birkaç CAS çalışanıyla görüştük Buran Atakan'a fena halde sitem ettiler!

Aralarındaki sorun tam olarak ne bilmiyoruz ama yaptıkları çadır eyleminde sendikalarını göremediklerinden sitem ettiler…

Bir de başka bir konu var;

Hava-Sen KTHY çalışanlarının örgütlü oldukları bir sendikaydı ve kapandı gitti…

Halen ne için hizmet ediyor ya da ettiğini sanıyor anlamak çok güç!

Buran kardeşimizi en kısa zamanda çadırda görmek istiyoruz…

Uyuşturucu müptelasına büfe izni!

Bir düşünün hele;

Bir ilkokulda öğrenciniz var ve okul idaresi okulun hemen dibindeki bir büfeyi uyuşturucudan sayısız defa yargılanmış ve suçu sabitlenmiş bir gence bu büfenin işletmesini veriyor…

Düşüncesi bile korkunç değil mi?

Hele de uyuşturucu yaşının 11'lere kadar düştüğü ülkede ilkokul önündeki bir büfeyi uyuşturucu müptelası işletiyor…

Günün de belli saatlerinde arkadaşlarıyla büfenin içinde alem yapıyor!

İhbarı yapan arkadaşlara söz verdim, bugün bütün gün bu işin peşinde olacağım…

Hala inanasım gelmiyor!

Hırsızlık yapan devlet memuruna kıyak!

Normal bir ülkede devlette çalışan birisi çalıştığı iş yerinde hırsızlık yapar ve devletin olanaklarını şahsi menfaatleri için kullanırsa ne olur?

Büyük ihtimalle anında işten atılır sonra da mahkemelerde sürünür!

Peki bizde ne oluyor?

Büyük ağalardan birisi devreye giriyor ve emekli olması için devlet seferber ediliyor!

Dolayısıyla olay da ört bas edilmeye çalışılıyor…

Emekli olup devletin parasını mideye indirsin diye!

Çünkü biz de her şeyin önünde siyaset var siyasetçi var, oy uğruna adam kayırma var!

Birkaç güne kadar size olayı daha geniş aktaracağım, hem de isimleriyle…

Marangoz

Meclis Genel Kurulu Salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş, fiyat istemiş. Birinci marangoz:

- 500 milyon liraya olur bu iş, demiş...

200 milyon malzeme, 200 milyon işçilik,

100 milyon da kar.

Bürokrat ikinci marangoza dönmüş:

- Siz aynı işi kaça yaparsınız?

- 2,5 milyar lira...

- Nasıl olur bu kadar fiyat fark?

- 1 milyar bana, 1 milyar size, demiş ikinci marangoz, 500 milyonu da bu arkadaşa veririz kapıyı yapar...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları