Büfe kapandı, peki sorun bitti mi?

Yayın Tarihi: 20/09/14 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı'na ve Arabacıoğlu'na teşekkür etmeliyiz...

Doğrusunu söylemek gerekirse kendilerine yaptığımız ihbarın bu kadar erken zamanda sonuçlandıracaklarını hiç tahmin etmiyorduk...

Bakanlık-okul ve polis arasındaki yazışmalar ve telefon görüşmeleri o kadar kısa zamanda yapıldı ki dün sabahın ilk saatlerinde Lefkoşa'daki bir okulun hemen dibinde ve o okula 300 TL aylık kira ödenerek eski bir uyuşturucu satıcısının açtığı büfeye kilit vuruldu...

Söz konusu büfenin işletmecisi bakanlığa çağrılarak kapatma kararı kendisine ibraz edildi ve bu arkadaş boynu bükük olarak bakanlıktan ayrıldı...

...

Aslında olay tam olarak kapanmadı biliyor musunuz;

Bonzai kullanmak ve satmaktan sabıkalı olan büfenin işletmecisi genç arkadaş kendisine bu karar açıklanırken dünya aleme ibret olacak şu sözleri söyledi;

"Beni yine pisliğin içine atıyorsunuz..."

Açıklaması gayet açık ve net;

"Yine o eski günlere döneceğim" mesajı verdi!

Umarız dönmez ve geçimini uyuşturucu satarak değil namuslu ve yüzü kızarmayacak işler yaparak sağlar ama eski kötü günlerin dönmesi de büyük ihtimal...

...

Bizi takip edenler genelde şu soruyu yönelttiler;

"Büfede Bonzai satılıyor muydu?"

Ya da;

"Bonzai kullanma yaşı ilkokullara kadar düştü mü?"

O bizim değil, polisin ve devletin takip edeceği bir konuydu tabi ki...

Ama bize gelen ihbarlar arasında geceleri geç saatlere kadar burada bir takım gençlerin buluşup sohbet ettiği yönündeydi...

İçerlerdi ya da içmezlerdi, satarlardı ya da satmazlardı biz en azından gözlerimizle görmedik...

Günahları kendi boyunlarına artık!

...

Bu konunun burada kapanmasını istemiyoruz çünkü asıl sorun bundan sonra başlamaktadır...

Önemli olan eski bir bonzai içicisi ve satıcısının bundan sonra ne yapacağı, geçimini nasıl sağlayacağıdır!

Soru şudur;

"Devletin uyuşturucu batağına saplanmış, uyuşturucu kullanan ve satan ya da uyuşturucuyu bırakan gençlerle ilgili bir politikası var mıdır..."

Eğer uyuşturucudan kurtulduysalar bunların devlet tarafından takibi yapılmakta mıdır?

Hayatlarını idame ettirmeleri için kendilerine iş olanakları sağlanmakta mıdır?

Herkes tarafından da bilinmektedir ki bu soruların cevabı kocaman bir 'hayır'dır!

...

Son yıllarda kullanımı iyice artan uyuşturucu arıtk kullanmaktan da ileri gitmiş gençlerin biraz da kolay para kazanabilecekleri bir sektör haline gelmiştir...

Henüz zihinsel olgunluğa erişemeyen ve kolay inanan bir çok genç şu anda uyuşturucu baronlarının kuryesi olarak çalışmakta ve bu işten ciddi paralar kazanmaktadır...

Ne yazıktır ki hep içiciler ve kuryeler yakalanırken baronları bir kez olsun mahkeme koridorlarında dolayısıyla gazete manşetlerinde kim görmüştür ki?

İşte burada devlet eğer gerçekten de gerçek bir devletse kendini hissettirmek, uyuşturucu müptelası ya da satıcısı konumundaki gençlere sahip çıkmak, onların rehabilite edilmesi için büyük projeler üretip iş imkanları sunmakla mükelleftir...

Bir merakım da şudur;

Geçen haftalarda Başbakanlık bünyesinde bu konuda bir komite kurulmuş ve çaışmalara başlayacağı açıklanmıştır!

Bu komitede kimler vardır, görev başı yapmış mıdır, gerçekten bu işe dört elle sarılacaklar mı yoksa makamı kapıp görevlerini sallayacaklar mı, onları kimler denetleyecek ve yönlendirecek bir bilen var mı acaba!


Okur mektubu:

"Sağlık Bakanı görevden alınmalıdır"


"Sayın Levent Özadam, bu yazıyı Mutlu Azgın'a hitaben yayınlamanızı rica eder, biz okuyuculara sizin aracılığınızla siyasilere ulaşabilme fırsatı verdiğinizden dolayı teşekkürlerimi sunarım…

Sağlık Bakanı neyin peşinde?
Acaba CTP bunun farkında mı bilmem, ama Sağlık Bakanı bu partiye zarar veriyor. Herkesi memnun etme politikasıyla Sağlık Bakanlığını idare etmeye çalışan ve hiç bir sağlık politikasının olmayışı en büyük sorun.
Bir dönem milletvekilliği yaptıktan sonra siyasete ara veren bakan, eski mesleğine geri dönünce umduğunu bulmamış ve çareyi tekrar siyasete dönmekte aramış ve tekrar meclise girince, muayenehanesini kiralamış ve artık mesleğe geri dönüş kapılarını kapatmıştır.

Peki daha 50'lerinde olan bakan bundan sonraki meslek hayatını ancak siyasette devam edeceğine karar verince herkesi memnun etme politikasıyla şimdiye kadar gelmiş geçmiş en basiretsiz bakan unvanına bu şekilde sahip olmuş.

Sendika kökenli müsteşar ve müdürleri olan bakanlığın iş yapmalarını sıfır noktasına getiren, her daim bürokratlarını en iş yapmaz ve torpilli sağlık çalışanlarına ezdiren, bakanlığın ve bürokratlarının işlerine kilit vurmuş durumda.
Kişisel menfaatlerini göz önünde bulunduran, ve sadece bir sonraki seçimde oy peşinde olan ve sağlığı batıran kişiyi bir an önce görevden alma talebi yanlış olmaması gerek.
Partinin gerçek çizgisinde olmayan, eğitimli kişileri temizlik şirketi adı altında çalıştırıp, bu insanları (sırf düzen değişikliğinden doğacak olan sorunları kendi bakanlığı döneminde yaşamasın diye ) asgari ücrete mahkum eden zihniyeti kınayıp partiyi bu konuya el atmaya davet etmek isterim…"

A.Y.

Yanlış kullanım

Kadın kocasını zorla ikna edip doktora götürmüş.
-Doktor bey kocam çok isteksiz, ayda bir kere ya yapıyor, ya yapamıyor.
Doktor adamı muayene ettikten sonra:
-Tamam ben size özel bir ilaç yazacağım yarın bana bir ara uğrayıp ilacı aldırın, demiş. Ertesi gün adam işte olduğundan kadın evin küçük oğlunu doktora göndermiş ilacı alması için. Doktor ilacı çocuğa verirken iyice tembihlemiş.
-Bak oğlum baban bu ilaçtan 3 günde 1 tane içecek. Sakın unutma, demiş. Çocuk eve dönerke unutmamak için sürekli olarak tekrarlıyormuş. O sırada karşıdan öğretmeninin geldiğini görüp heyecanlanmış ve ilacın dozunu 1 günde 3 tane olarak babasına iletmiş. Aradan 3 ay geçmiş. Doktor birgün küçük çocuğu sokakta oynarken görmüş ve babasının durumunu sormuş. Çocuk doktora okkalı bir küfür salladıktan sonra anlatmaya başlamış:
-Annem 2 ay önce öldü, ablam 3 aylık hamile ben de kıçımın acısından oturamıyorum.
Doktor:
-Peki baban şimdi nerede?
Çocuk:
-Çatıda kedileri kovalıyor...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları