Sanatçının kaderi mi bu?

Gazetede haberi görünce içim cız etti;

"Selma Diker için sahne alacaklar" başlığı ile yayınlanmıştı haber...

Yeni nesile bu ismi sorsanız elbette tanımayacaktır, ismini de duymamıştır muhakkak.

Ama onların ana ve babaları muhakkak duymuş, Selma Diker'i en az bir kez olsun dinlemiş, mest olmuştur adım gibi eminim...

Kıbrıs Türkünün Türk Sanat Müziği'ni sevmesinde büyük payı vardır...

Adanın hemen her kentinde eğlence mekanlarında yıllar önce sahne almış, o kendine has tok sesiyle gönülleri feth etmiştir...

İşte o gönüllerden biri de bu yazının sahibidir...

...

Selma Diker ile en son 2 ay kadar önce bir sandviçci büfesinde karşılaşmıştım...

Bundan 10 sene 20 sene hatta 30 sene öncesi geldi geçti gözümün önünden bir film şeridi gibi...

Sanat müziğinin en güzel eserlerini sevdirdi, ezbertledi bize...

Sesinin yanı sıra hanfendi kişiliğiyle hep ön plana çıktı, seviyeyi hiç düşürmedi...

Mütevazi kişiliği ise bir başka övülecek yanı...

Ve çoğu sanatçılar gibi onun ikinci işi değildi şarkı söylemek...

Ekmek parasıydı, geçimini sağladığı tek gelir kapısıydı...

...

Onunla yaptığımız son sohbette henuz emekli çıkmadığını anlattı...

Tüm hastalıklara direnmiş, ayakta kalmıştı ama maddi zorlukları yenememişti...

Gözleri dolu dolu anlattı bunları!

Ama her türlü zorluğa rağmen gözlerindeki parlaklık sönmemişti, ışış ışıl bakıyordu...

Bir Lapta Huzurevi'nde ikamet ettiğini söylememişti bana...

Gururu ağır basmıştı belli ki!

Şu kahrolası gurur var ya...

...

Dün akşam bir elin parmaklarından az sanatçı arkadaşı onun için gece düzenledi...

Onun maddi zorluklarına biraz olsun katkı sağlasınlar diye...

barınacak bir evi, içecek sıcak bir çorbası olsun diye...

Bu satırları okurken yüzüm kızardı, sanat adına mahçup oldum, sanatçıya ne kadar destek olduğunu idida eden siyasetçi müsvetteleri geldi gözümün önüne...

Kıbrıs Türkünün bağrından çıkan bir sanatçı bu kötü koşullarda yaşam mücadelesi verirken, sanatçıya sahip çıkmak, sanatı göklere çıkarmak ne kadar abes deği mi?

...

Tamam bizde sanat, spor gibi branjlar tamamen amatör ama bunu profesyonel yapanlar da yok değil...

Selma Diker de onlardan sadece bir tanesi...

Onun hatası zamanında kapağı bir devlet kapısına atmamak oldu...

Kendini tamamen sanata verdi, onu geçim kapısı gördü...

Lakin hem yaş hem de sağlık problemleri üstüne eklenince son kaçınılmaz oldu...

Ve şimdi bir kaç arkadaşı ona vefa borçlarını ödemek için, huzurevinde değil de kendi iki göz odasına kavuşturmak için gece düzenlediler...

Elbette yeterli olmayacaktır...

Belki bir kaç aylık mutfak gideri, hepsi o kadar...

Peki ya sonrası?...

Akıllı makine

Adamın biri arkadaşıyla yemek yerken "Kolumun ağrısından ölüyorum" diye dert yandı. Arkadaşı da "İlerde köşedeki marketin önüne yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. Üç dolara bir jeton alıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için yapman gerekenleri öğreniyorsun" demiş.
Adam hemen idrarını bilgisayara vermiş.10 saniye sonra yazılı olarak cevap gelmiş: "Kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan Teniselbo oluşmuş. Sıcak tutun, ağır işlerden kaçının, iki haftada düzelecek"

Adam, muzurca bu akıllı cihazı nasıl aldatabileceğini düşünmüş. Bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir kılı koymuş, üstüne karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş. Cihaza atmış. 10 saniye sonra yazılı yanıt gelmiş:
1. Çeşme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazı almayı düşünün.
2. Köpeğinizde kene var. Eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın.
3. Kızınız kokain bağımlısı. Bir psikiyatri kliniğine yatırın.
4. Karınız hamile. İkizler sizden değil. İyi bir avukat bulun.
5. Kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız kolunuz iyileşmez