Cesaretine hayranım Birikim kardeş!
29 Ekim tarihinden iki gün önce Lefkoşa'da bayram provası var;
Göçmenköy'den Dr. Küçük Bulvarı'na çıkan yolun son kavşağında trafik polisi yolu barikatlarla kesmiş geçit vermiyor
Barikatların arkasında öyle durmuş kilitlenen trafiğe bakıyor, sadece bakıyor!
Yüzlerce araç birbirine girmiş, korna sesleri birbirine karışmış, araçlardan sinirli konuşmalar yükseliyor
Araçtan inip yolu kesen trafik polisinin yanına gittim, aynen şu sözleri söyledim;
"Tamam bugün bayram provası var anladık, yolu kesmeni de anlarız ama burada bostan korkuluğu gibi dikileceğine trafiği yönetsen daha iyi olmaz mı?.."
Hiç cevap vermedi, barikatların önüne geçti elinde düdüğü ile trafiği yönetmeye başladı, trafik de biraz olsun rahatladı
Üzücüdür ama her bayram ve prova günlerinde trafik aksar, sürücüler 10 dakikalık yolu 30 dakikada gider, hele de hava yağışlıysa vay halinize!
İşte o anda kimsede milliyetçilik filan kalmaz, kan insanların beynine sıçrar
Bayram, bayram olmaktan çıkar insanlar hakaret etmeye başlar
Elbette bundan polisler de nasibini alır ama tepkiler haklıdır çünkü polis o günlerde sadece sokakları kapar ama trafiği yönetmek akıllarının ucuna bile gelmez
Yolunu değiştirmek zorunda kalan sürücüler Lefkoşa'nın arka ve dar sokaklarında bayram kutlaması değil ama bayramlık ağızlarını açarlar
Birkaç kez ben de bu kuyruklara yakalandığım için iyi bilirim
Yazıya böyle başlamak ihtiyacı hissettim çünkü bayramlar işkenceye dönüşüyor bizim ülkede
Ama ilk kez bir milletvekili Türkiye'nin bayramlarının KKTC'de kutlanmaması gerektiğini söyleyerek büyük bir cesaret örneği gösteriyor
Önce kutlamak gerek Birikim Özgür'ü
Fikrine katıldığımızdan dolayı değil, içinin de dışının da bir olduğunu gösterdiği için kutlamak gerek
Bir çok arkadaşı da aslında onun gibi düşünüyor ama dile getiremiyor hatta bayram törenlerine katılıp göstermelik dişlerini sırıtıyor
Bu törenlerde hele de Türkiye'den önemli misafirler varsa ön ilikleyip, esas duruşta yalakalık yapanlar bile yok değil!
Son günlerde en fazla konuşulan ve yorumlanan konuların başında geliyor "KKTC niçin 2 Cumhuriyet Bayramı kutluyor" sorusu
Düz mantık olarak baktığınızda doğrudur bu görüş
Bir ülkenin iki tane Cumhuriyet bayramı mı olurmuş?
Valla bu görüşü savunanlar hiç kusuruma bakmasın!
Olur kardeşim, biz de bal gibi olur
Sonra hangi iki ülkeden bahsedersiniz ki siz?
Bizde, yani KKTC'nin bayramları göstermelik kutlamalardır
Devletine inanmayan, devletini yüceltmek için parmağını bile kıpırdatmayan, aksine devletin kaynaklarını sadece kendi yandaşına aktaran, devletine inanmayan ama devletten de nasiplenmeyi bilenlerin ülkesidir burası
Söylemde devlete inanan ama eylem de devletin zerresi bile değildir onlar!
Ben, sevgili Birikim'den biraz daha ileri gideyim
Evet, tek Cumhuriyet bayramı kutlansın bu ülkede!
Ama KKTC'nin değil, Türkiye Cumhuriyetinin bayramı olsun bu
Çünkü burada 'devlet 'dediğimiz ülke daha devlet olabilmenin ne olduğunu ile kavrayamadı
Hamasi söylemlerden başka da bir şey yok ortada!
Onun için hele de milletin vekilleri hiç kınamasın Türkiye'nin milli bayramlarının burada tatil olmasını, resmi geçit törenlerinin düzenlenmesini
Ayrıca;
Birikim Özgür'ün bu önemli açıklamayı örencilerin ders saatlerini filan düşündüğü için yaptığına kimse inandıramaz beni
Bir şeylerin habercisi ama artık bekleyip hep birlikte göreceğiz!
Para çok, yatırım yok!
"İnternet kullanımındaki yoğunluk o kentin veya bölgenin gelişmişliğini ölçen yeni olgu olarak görülüyor günümüzde...
Tabi bu konuda Kuzey Kıbrıs'ı veya Mağusa'yı bu değerlendirmenin içine sokmamız mümkün değil. Kuzey'de toplam 25 bin aboneye karşılık sistem ancak 16 bin kişilik yükü çekebiliyor. 25 bin abone de her ay Telefon Dairesi aracılığı ile Maliyeye 500 bin TL katkı yapıyor. Bugünkü abone sayısını besleyecek yeni bir sisteme yatırım yapmak ise 2 aylık abone parasına denk gelen bir rakam.
Fakat böyle bir rakam bütçeye konmadı. Yani hükümetin böyle bir yatırım hedefi yok...
Böyle bir bütçe ayrılmaması kötü kokuların gelmesine neden olmuyor değil.
Herkese kolay gelsin!.."
(Okan DAĞLI)
Kurbağa
Adamın biri bir gün yolda giderken bir kurbağa görür ve kurbağa dile gelir
- Ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere öpersen çok güzel bir prenses haline gelirim"
Adam kurbağayı eline alır ve cebine koyar. Kurbağa tekrar dile gelir
- Eğer beni öpersen çok güzel bir prenses olacağım, ve seninle 1 hafta kalmaya razıyım.
Adam kurbağayı cebinden çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek yeniden cebine koyar.
Kurbağa yalvarmaya başlar
- Eğer beni öper ve güzel bir prenses haline çevirirsen seninle bir hafta kalırım ve istediğin her şeyi yaparım
Adam tekrar kurbağayı çıkarır, şöyle bir bakar ve gülümseyerek cebine koyar
Sonunda kurbağa dayanamaz
- Senin neyin var? Sana çok güzel bir prenses olduğumu ve beni öpersen 1 hafta seninle kalıp istediğin her şeyi yapacağımı söyledim. Neden beni öpmüyorsun?
Sonunda adam konuşur
- Bak, ben bir mühendisim. Kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağa çok ilginç geliyor.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.