Bir canın bedeli kaç yıl olmalı?

Yayın Tarihi: 11/11/14 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Yıl 2009'du yanlış hatırlamıyorsam;

Lefkoşa-Güzelyurt yolunun Yenikent yolu kavşağı ışıklarında beyaz renkli bir araç cayırdata cayırtada yanımdan geçmiş, bu arada söz konusu araç epey yalpalamış, birkaç aracı yalayıp kırmızı ışık yandığı halde Yenikent istikametine girmişti…

Tam bir ölüm makinesiydi adeta!

Ve içimden şöyle geçirmiştim;

"Sen çok fazla yaşamazsın aslanım…"

Şoktan kurtulunca aracın plakasını aldığım için hemen polisi aradım, ertesi gün de olayı gazetedeki köşeme aktardım…

Yazının gazetede çıktığı gün gelen telefonda çok tanıdık bir isim vardı…

Şimdi rahmetli oldu ama KKTC'de en üst makama kadar çıkmış Kıbrıs Türkü ile özdeşleşmiş bir isimdi…

Şu anda hayatta olmadığı için isim vermek çok doğru olmaz…

Bana telefonda aynen şunu söyledi;

"Bugün yazdığın çocuk polis tarafından tutuklanmış, şikayetini geri alırsan sevinirim…"

Ne yalan söyleyeyim pek keyiflenmiştim…

Yollarda insan hayatını hiçe sayan ve kırmızı ışıkta geçip insanların hayatını tehlikeye sokan bir kişi elbette tutuklanacak ve bunun hesabını verecekti…

Daha sonra öğrendiklerim çok daha korkunç bir boyuttaydı;

20 yaşında tehlikeli sürüş yapan bu genç arkadaş o tarihten bir yıl önce bir yayayı ezip ölümüne sebep olmuş ve kısa bir süre hapiste yattıktan sonra ehliyeti alınıp salıverilmişti…

Belli dersini almamış, ehliyetsiz araç kullanarak yasalara meydan okuyordu…

Evet, anne ve babası ayrı, sorunları olan bir gençti ama bu ona ehliyetsiz ve tehlikeli araç kullanma yetkisi vermiyordu…

Hele de bir yıl önce bir cana mal olan bir genci affetmek onun yeni canlara mal olmasına neden olmak demekti…

Peki niçin bu kadar eskiye gittim?

Çünkü bu ülkede trafik diye bir canavarın olduğuna inanmayan birisiyim!

Canavar bizim içimizde saklı ve bir türlü dersimizi almayıp hatalara devam ediyor bunun sonucunda gencecik canlar pisi pisine hayatlarını baharında yitip gidiyor…

Bir insanın canına mal olduktan sonra bunun cezası ne olmalı diye hiç düşündünüz mü?

Bu elbette bakış açısına göre değişir…

Cana mal olan yakını olursanız, 'gençliktir' deyip geçiştirebilir ama ölen gencin yakını olursanız 'cinayet' deyip, müebbet bile isteyebilirsiniz…

Ama bu konuda doğru hep tektir ve duygusallık yanlış kararlar üretebilir…

Üç ay kadar önce Lefkoşa'da Kermiya bölgesinde feci bir kaza yaşanmış ve bir genç kızımız oracıkta hayatını kaybetmişti…

Haliyle bunu unutup gittik.

Ama unutmayanlar da oldu, hele de aileden olanlar, içleri hala ilk gün gibi cayır cayır yanıyor…

Çünkü kaybettikleri sıradan bir eşya değil, gözü gibi baktıkları candı bu…

Can gitti ama canı götürenin kişinin yargılanma süreci başlayacağından şimdi verilecek cezanın hesabını yapıyorlar…

"bizim canımıza mal olanların cezası ne kadar olacak' diye de buruk bir heyecan içindeler…

Zor bir soru bu değil mi?

İşte konuyla ilgili okur mektubunu paylaşalım sizlerle…

"Sayın Özadam,

Devletin hiçbir kurumunun doğru ve düzgün çalışmadığı ülkemizde trafik ne acıdır ki bunlardan en başta geleni…

Sorumlu genel müdür atanmasının bile siyasete alet olduğu bu ülkede trafik en büyük düşman.

31 Ağustos 2014 saat 00.05'te yeğenim canım Asya'mız bir trafik canavarı tarafından elimizden alındı. Yeterli görme duyusu olmayan, şartlı ehliyet verilen ve koşullu araç sürme gereken bu trafik canavarı bu şartların hiçbirini yerine getirmediği, ayrıca aşırı süratli ve alkollü bir haldeyken yavrumuzun hayata erken vedasına sebep oldu. Polis devriyesinin yetersiz personel, yetersiz ek mesai bahaneleri ile görevini hız kameralarına devrettiği bu ülkede şey tek kelime ile can pazarıdır. Şimdi şu günlerde Asya'mızı katleden trafik canavarının dava duruşması başlayacak. Bu davadan elde edilecek sonuç Asya'mızı geri getirmeyecek biliyorum ancak bir canın karşılığı 7 yıl ise ve iyi hal ile bu ceza 4 yıla kadar düşecekse bu cezayı 'ceza' olarak adlandırabilir miyiz?

Görevini yerine getirmeyip yollarımızı standarda kavuşturmayan Ulaştırma Bakanlığı, verilen ehliyetin koşullarının yerine getirilip getirilmediğini denetlemeyen devlet mekanizmaları, yollarda can güvenliğini sağlayamayan güvenlik güçleri ve yetersiz yasaları güncellemeyen Meclis, sizler Asya'mızı geri getirmese bile görevinizi yerine getirmek için neyi bekliyorsunuz?

Ateşin düştüğü yeri yaktığını biliyorum da bu ateşin nasıl bir yangın olduğunu anlamanız için sizin de mi bu acıyı yaşamanız gerekiyor?

Duyarsızlık ve umursuzluğu gördükçe bu ülkede görev yapmış biri olmaktan, bu ülkenin bu toprağının bir parçası olmaktan hicap duyuyorum…"

(Asya'nın dayısı Derviş Gezer)




Baş ağrısı


Karı koca oturmuş televizyon izlerken, erkeğin canı sevişmek ister. Gider mutfaktan bir bardak su ile iki aspirin getirir, karısına uzatır:

- Al karıcığım, sana su ve aspirin getirdim!

- Neden hayatım? Başım ağrımıyor ki?

- "Allaha şükür!"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları