En 'kalleş' seçim olacak!

Yayın Tarihi: 02/12/14 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Yukarıdaki başlık Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu'na ait…

Hatta 'bunu benim ağzımdan da yazabilirsin' dedi!

Bu kez seçimler bir öncekilere benzemeyecek ve 'kalleş' geçecek!

Sertoğlu, sadece futbolun şu anki patronu değil aynı zamanda siyasetin de göbeğindeki adam…

Başta UBP olmak üzere hemen her partiden büyük bir çevresi var ve gittiği tüm mekanlardaki izlenimi de siyasetin eskisinden çok farklı olduğu yönünde…

Peki bu değişiklik ne?

Siyasetin kalleşliği!

Ya da başka bir anlatımla artık seçmenin değiştiği ama kendilerine oy için gelen adayların yüzüne karşı başka arkalarından da başka söylemlerde bulunduğu gerçeği!

Bu tespite ben de katılırım çünkü biz de az biraz meslek icabı siyasetin ucunda olduğumuz için seçim gezilerindeki atmosfer ile adayların ardından ortaya konulan atmosfer çok farklı…

Bunun ilk mesajları yerel seçimlerde verildi;

Belediye Başkanlıklarına en büyük aday olarak gösterilenlerin bir çoğu seçim ziyaretlerinde kendilerine gösterilen ilgi ve alakanın aksine sandığa gömüldüler…

Ne kadar etik bir davranış olduğu su kaldırır ama seçmen bir çok iddialı adayın yanında gibi görülürken sandığa gittiği zaman seçim öncesi iradesini göstermedi ve sonuçta kazanmasına inanılan bir aday kazanamadı!

Yerel seçim sonuçları bile Hasan Sertoğlu ve onun gibi düşünenleri doğrular nitelikte…

Onun için, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de sonucu önceden kestirmek çok zor olacak kazanmaya çok yakın görülen adaylar bile nal toplayarak hayal kırıklığına uğrayacaklar!

Kalleş bir seçim yaşanmasını elbette kimsenin gönlü arzu etmez…

Ama ne yazık ki hala vatandaşın üzerinde müthiş bir siyasi baskı var!

O da biraz da mecburiyetten tüm adaylara şirin görünme politikası güdüp bir anlamda da aslında siyasetçiyi cezalandırmak istiyor!

Ama bunun iki yüzlülükle yapılması da sakıncalı…

Demek ki daha ülkede demokrasi tam manasıyla oturmamış, siyaset her şeyin üstünde olduğu için adaletsiz bir süreç hüküm sürdüğünden vatandaş da dışarıdan bakıldığında çok hoş gözükmese de siyasetçiye karşı dürüst olamıyor, rengini belli edemiyor o da kendince kendi menfaatlerini ön planda tutuyor…

Kötü siyaset yapanların ayıplanmadığı bu ülkede seçmeni de ayıplamamak lazım!

Demek ki adaylar bu kez, eski seçimlere nazaran daha fazla yanıltılacaklar!

Parti fanatiklerinin dışında garanti oy yok ve bu kez partililerin değil sessiz çoğunluğun istediği sonuç ortaya çıkacak!

Onun için halkın karşısına çıktıkları zaman daha ayağı yere basan projelere hazır olmalılar…

Seçmeni kendilerine nasıl inandıracaklar, bunun hesabını kitabını yaparak evlerin kapılarını çalmalılar…

Kimse yüzlerine güldü, sırtlarını sıvazladı diye o evden, köyden ve kentten oy alacağını hesap etmesin…

Dört ay gibi uzun bir süre sonunda kendisine çok ilgi gösterilen ve alkışlanan değil, kendini seçmene inandıran adaylar üstte yarışırken, diğerleri bu kez nal toplayacak gibi görülüyor!

Demek ki dinsizin hakkından bu kez imansız gelecek…

Zaten öyle olması da gerekiyor!

'Yüzsüz' siyasetçi dönemi bitmeli!

Milletvekili transferleri sık sık görülen bir ülkeyiz!

Belli ki KKTC siyaseti bu ay içinde bir kez daha transferlere tanık olacak…

Ahmet Kaşif, Hamit Bakırcı ve Ergün Serdaroğlu ay içinde UBP'ye katılarak siyasi hayatlarına orada devam edecekler…

Zaten UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün de daha geçen haftalarda kapılarının DP'den ayrılan vekillere açık olduğunu ifade etmişti…

DP'den istifa ettiler ve yakında UBP rozeti takacaklar!

Ne yazık ki iki sağ partinin doğa halleridir bunlar…

Oradan istifa edip bir diğerine transfer olurlar!

İki parti de hiçbir zaman 'temiz siyaset için transfer kabul etmiyoruz' diyemez ve yeni gelenleri bağırlarına basarlar hatta bununla kendilerini büyük bir icraat yapmış sayarlar!

UBP ve DP'nin kaderi bu mu?

Bu yüzsüz siyaset niçin sol partilerde görülmüyor?

Halkın iradesi çalınarak gerçekleşen transferler sonrası temiz siyaset diye bir şey bekleyebilir miyiz?

Hangi sağ parti bu kötü gidişata 'dur' diyecek!





Mektup

Postanede çalışan görevliler mektupları ayırırken bir adres dikkatlerini çeker. Adres "Noel Babadır." Böyle bir adres olamayacağı için mektubu açıp okurlar.

-Sevgili Noel baba ben kimsesizler yurdunda kalan bir çocuğum. Geçen senede seni geleceksin diye çok bekledim ama gelmedin. Bu sene gelirsen bana bir ayakkabı bir boyama kalemi bir de kalem kutusu getir. Seni çok seviyorum.
Tüm postacılar çok duygulanır. Bu yetim yavrunun isteğini yerine getirmek isterler. Aralarında para toplayıp bir ayakkabı bir boyama kalemi takımı alırlar ancak paraları kalem kutusu almaya yetmez.
Aldıklarını çocuğun adresine gönderirler. Bir hafta sonra çocuktan Noel babaya yeni bir mektup gelir. Postacılar merakla açıp okurlar;
-Sevgili Noel baba. Gönderdiğin hediyeleri aldım çok teşekkür ederim. Ancak içinden kalem kutusu çıkmadı. Herhalde postanedeki şerefsizler açıp aldılar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları