"Hocam sakın değişme"

Yayın Tarihi: 06/01/15 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

"İçim acıyor" dedi Kudret Özersay

Seçim gezilerinde vatandaşın arasına girip kendini anlatmaya çalışan ve haliyle oy isteyen Özersay'ı en fazla etkileyen sözler bunlar…

Çünkü bizde genel bir kanı var;

Koltuğa oturan değişir…

Belki de değişmek zorundadır çünkü o koltuğa gelmek için birilerinin desteği şarttır ve koltuğa oturulunca gebe kalındığından tüm toplumun değil sadece bazı kesimlere hizmet etmeye başlarlar…

Bizce de doğru tespittir bu, altına da imzamızı atar günü geldiğinde de örnekleri ile açıklarız…

Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay ile iki saate yakın sürdü görüşmemiz…

Sağolsun ofisimize bir ziyarette bulunup seçim odaklı bir sohbet yaptık kendisi ile…

İl sorumuz şu oldu kendisine;

"Niçin aday oldunuz ki, başka işiniz gücünüz mü yoktu hocam"

Gayet kısa ve net cevap verdi:

"Niçin aday olmayayım ki?.."

Haklı tabi, Cumhurbaşkanlığına vasıfları uyan her KKTC vatandaşı aday olabilir, kendi anlatır kazanırsa da oturur makama…

İyi de o makama oturduktan sonra?

Burada Kudret Özersay'ı diğer adaylardan ayıran en önemli özellik geçmişte üç başkanlık döneminde de çalışmış olması…

Merhum Denktaş ile Talat ve Eroğlu ile…

Bana göre aday olmasının en önemli özelliği Saray'ı çok iyi tanımasından kaynaklanıyor!

Daha açık söylemek gerekirse her üç başkanla da çalışan Özersay, burada yaşanan olumsuzluklara bizzat şahit olmuş!

İşte bir anekdot:

Başkana üçlü kararname ile bir atama yazısı gönderilir.

Başkan açar çekmecesini ve oraya koyar…

Yazıyı getiren sorar;

"Sayın Başkan beğenmediniz mi?"

Başkan cevap verir;

"Daha zamanı değil!"

Sonra Başkan ilgili bakanı arar;

"Ne oldu size bir müdür ismi verip atayın demiştim niçin atamadınız…"

Nasıl pazarlık ama!

Özersay'ın iddiası şu;

Her 3 başkan da Cumhurbaşkanlığı makamının hakkını vermedi!

Hep siyaset ön planda oldu, al gülüm-ver gülüm politikaları güdüldü…

Yani Cumhurbaşkanı için 'icraatın başında değil' görüşüne katılmıyor…

Kabineyi onaylayan o, atamalarda son imzayı atan o, Meclis'te oy hakkı yok ama söyleyeceği çok şey var…

Burada şöyle bir ifade kullanıyor:

"Cumhurbaşkanı üçüncü gözdür ve yapabileceği çok şey vardır…"

Anayasa Cumhurbaşkanına Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapma yetkisi vermiştir ve istediği zaman Bakanlar Kurulu'nu toplayıp başkanlık eder, yumruğunu da masaya vurur…

Özersay 10 sene önce Saray'da meydana gelen bir olayı hatırlattı;

"Bundan tam 10 sene önce Cumhurbaşkanlığında çekler sahtelendi, bu olay niçin daha aydınlığa kavuşturulmadı?.."

Hadi bakalım birisi bu soruya cevap versin;

Bir çoğunun hafızasından bile silindiği çek sahteleme olayı ne oldu?

Polise ve yargıya intikal etti mi?

Etmedi!

Niçin etmedi, buna kim engel oldu, çek sahteleyenler niçin yargı önüne çıkarılmadı?

Hepsi de okkalı sorular değil mi?

Özersay'ın en dikkat çekici açıklamalarından birisi de şu oldu;

"Örtülü ödenekler nerelere harcanıyor?"

Alın size bir uzmanlık sorusu daha!

Adı örtülü ödenek olduğu için olsa gerek bunun ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz!

Bu para nerelere ve kimlere harcanıyor, bunu hesabı niçin sorulmuyor, hadi Cumhurbaşkanlarını bir yana koyalım, istismara açık bu paranın bir denetleyeni niçin yok!

Özersay aynen şu ifadeyi kullanıyor;

"Bu konuda Cumhurbaşkanlarını suçlayamayız ama yanarındaki istismarcıların mercek altına alınması gerek…"

Üç ayrı başkanla da çalıştığına göre vardır bir bildiği her halde!

Sonuçta şunu anladım;

Kudret Özersay, Cumhurbaşkanlığına şaka olsun diye ya da gücünü sınamak için aday olmamış…

Ve bizim bilmediğimiz çok şey biliyor ve sınırlı konuşuyor…

Her üç başkanın da zaaflarını yakından görmüş ve burada büyük bir eksiklik yakalamış…

Çoğunun aksine o bir Cumhurbaşkanının etkisinin ve yetkisinin olduğuna inanmış ve bir grup arkadaşının da büyük bir desteği ile yola çıkmış…

Kazanamayabilir ama kaybettirecek kadar oy alacağına da inancımız tamdır!

Medeniyet…

Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış.

Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş.

"Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki."

Sıra Fransız'ın valizine gelmiş, açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar.

Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş.

"Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler.

Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş;

"Ocak, Şubat, Mart,......"



Yanlış kullanım

Kadın kocasını zorla ikna edip doktora götürmüş.
-Doktor bey kocam çok isteksiz, ayda bir kere ya yapıyor, ya yapamıyor.
Doktor adamı muayene ettikten sonra:
-Tamam ben size özel bir ilaç yazacağım yarın bana bir ara uğrayıp ilacı aldırın, demiş. Ertesi gün adam işte olduğundan kadın evin küçük oğlunu doktora göndermiş ilacı alması için. Doktor ilacı çocuğa verirken iyice tembihlemiş.
-Bak oğlum baban bu ilaçtan 3 günde 1 tane içecek. Sakın unutma, demiş. Çocuk eve dönerke unutmamak için sürekli olarak tekrarlıyormuş. O sırada karşıdan öğretmeninin geldiğini görüp heyecanlanmış ve ilacın dozunu 1 günde 3 tane olarak babasına iletmiş. Aradan 3 ay geçmiş. Doktor birgün küçük çocuğu sokakta oynarken görmüş ve babasının durumunu sormuş. Çocuk doktora okkalı bir küfür salladıktan sonra anlatmaya başlamış:
-Annem 2 ay önce öldü, ablam 3 aylık hamile ben de kıçımın acısından oturamıyorum.
Doktor:
-Peki baban şimdi nerede?
Çocuk:
-Çatıda kedileri kovalıyor...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları