Kıb-Tek ve Sayıştay'a sorular!

Yayın Tarihi: 25/02/15 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Çok çetrefilli bir konu bu;

Hele de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çok yakın bir sürede patlak verince daha da hassas bir konuma geldi…

Kıb-Tek ve Sayıştay arasındaki anlaşmazlık iki kurum arasında olmaktan çıktı CTP-UBP kavgası haline kadar getirildi.

Özellikle de Kıb-Tek yönetim kurulu başkanı İsmet Akim'in son açıklaması ile iyice alevlendi…

Önceki gün İsmet beyi makamında ziyaret ettik ilk ağızdan bilgi almaya çalıştık…

Ne diyor İsmet Akim;

"45/2011 tarihli yasası altında Sayıştay beni denetleyemez…"

Burada dikkat edilmesi gereken şu;

İsmet Akim, Sayıştay tarafından denetlenmeye karşı çıkmıyor '45/2011'e göre denetleyemez' diyor!

Çünkü Kıb-Tek'i 45/2011'in dışında görüyor…

Peki niçin Sayıştay denetçilerini kurumdan kovmuş;

Sayıştay denetçileri kendi asli görevlerinden daha ziyade UBP değnekçiliğine soyunduğu için!

Büyük bir iddia bu…

İsmet Akim'in düşüncesine göre Sayıştay Başkanı Osman Korahan asli görevini yapmıyor, görevini kötüye kullanıyor ve kendisini sıkıştırmaya çalışıyor!

Pazartesi günü yaptığımız görüşmede İsmet Akim'in yanı sıra kurum müdürü Mehmet Salih Gürkan ve bir yönetim kurulu üyesi de vardı…

Sayıştay konusunun dışında bir çok konuyu da özellikle de mali yapıyı konuştuk…

Yeni yönetimle birlikte kurumun borçlarında bir erimenin olduğu da gözle görülüyor.

Ama orada astığım astık kestiğim kestik bir hava var…

Zira, kurum başkanına sadece UBP değil, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ve Tarım Bakanı Önder Sennaroğlu da muhalefet ediyor.

Ama İsmet Akim parti içinde o kadar güçlü ki onu en azından bu dönem oradan indirmek hiç kolay değil…

Yine şunu gözlemedim ki İsmet Akim hem sendikanın hem de çalışanın desteğini de arkasına almış…

Bir de Önder Sennaroğlu'nun konusu var;

"Niçin bir bakanınız size muhalefet yapıyor" diye sorduğumda yazılmamak kaydıyla bir açıklama yaptı, hayretler içinde kaldım ama söz verdiğim için de yazmıyorum.

Uzun yıllar Sayıştay'da çalışmış olmak ve 4 yıldır da orada başkanlık yapması nedeniyle konulara da iyice hakim görülüyor.

Tek açmazı var;

O da istihdamlar konusunda tatmin edici açıklama yapamamış olması…

Onun döneminde toplam 88 istihdam yapılmış, o istihdamların adil olduğunu iddia ediyor ama bunun böyle olmadığını herkes biliyor…

Sendika da yönetim kurulu üyeleri de…

O da siyasetin bir cilvesi olsa gerek değil mi?

Dün de tartışmaların bir diğer ismi Sayıştay Başkanı Osman Korahan'ı makamında ziyaret ettik…

Korahan, Akim'e göre daha sakin ve ılımlıydı, açıklama yaparken kızmadı sinirlenmedi, aksine daha önceden hazırladığı belgeleri sundu bize…

Olayın geçmişini özetledi;

Ekim ayında bütçe görüşmeleri sürerken Tarım ve Enerji Bakanı Önder Sennaroğlu'nun Sayıştay'ı göreve davet ederek kurum yönetiminin borçlanma yetkisi olmadığını bura bir suç işlendiğini söylediğini ifade etti…

Aynı konuda UBP Lefkoşa Milletvekili Ersen Tatar da bir konuşma yapmış ve suç duyurusunda bulunmuştu.

Konu mecliste gündeme gelince de Korahan 17 Aralık 2014 tarihinde kuruma denetçi gönderdi ve böylelikle denetim süreci de başlamış oldu.

...

Görevli denetçiler çalışırken yönetim kurulunun aldığı kararların yazıldığı 'karar defteri'ne ihtiyaç duyuldu…

İşte orada papara koptu çünkü Kıb-Tek yönetim Kurulu Başkanı İsmet Akim kararların alındığı bu defteri vermek istemedi.

Yani Osman Korahan'ın demesiyle denetimden kaçırdı!

Akim öfkelenip 'beni denetleyemezler' diye hodri meydan çekti…

Yazılı izahatlara da cevap vermedi, açıklamalarını basın yoluyla yapmaya başladı.

Sonra da hukuk yolu açılmış oldu ve Sayıştay Başkanlığı Başsavcılığa suç duyurusunda bulundu!

Bu arada Osman Korahan, belli ki UBP'nin değnekçiliği tabirine çok bozulmuş olacak ki bunu 'çok ayıp etti' diyerek yanıtladı, şunu da ekledi;

"Değnekçilik yapan, bilgi sızdıran bir denetçi varsa ispatlasınlar hemen soruşturma açayım…"

Korahan, hem Kıb-Tek konusunda sadece CTP döneminde değil UBP döneminde de 3 soruşturma açtığını ekledi…

"İsmet Akim, hem Sayıştay'ı, hem denetçileri, hem de siyasetçileri zan altında bırakmıştır" diye vurgu yaptı…

Kısmen doğru bir tespit bu!

Osman Korahan, ayrıca süreci özetleyen belgelerini de çekmecesinden çıkardı ve bizimle paylaştı…

Yaklaşık 20 sayfalık bir belgeydi bunlar, kurumlar arası yapılan yazışmalar dahil her şey vardı…

Ama en önemlisi de 17 Şubat 2015 tarihli olanıydı…

Başsavcı Yardımcısı Ersoy Öltçer imzalı yazının konusu şu:

"Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu'nun 45/2011 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası'nın kapsamına dahil olup olmadığı hakkında…"

Yazının sonunda şöyle bir karara varılmış;

"Yukarıdaki belirtilenler dışında Kıbrıs Türk Elektrik Kurumunun 45/2011 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası kapsamında olduğu görüşünde olduğumu bildiririm…"

İşte bu belge Osman Korahan'ı denetleme konusunda en fazla destekleyen bir evrak olduğu için haklı olarak 'bu belgeye göre ben denetlerim' diyor…

Peki bu belgedeki yorumlar ne kadar doğru, işte bu da tam çetrefilli bir konu…

Savcılık belgesinde diyor ki;

Kıb-Tek bütçeye dahildir, peki öyle mi, kesinlikle değil!

Peki yine bu belgeye göre katma bütçeli ve döner sermayeli mi, o da değil!

Yerel yönetim mi ya da yerel yönetimlere bağlı bir iktisadi teşebbüs mü, maalesef değil!

Yönetiminde kontrol gücünü elinde bulunduran devlet ve kamu iştiraki mi?

Yönetimleri hükümetler belirliyor ama devlet ve kamu iştiraki değil!

Yine o maddelerde bulunun 'banka' modeliyle de yakından bir ilgisi yok…

Bundan sonra artık yorum tartışmalı ön plana çıkıyor!

Ortada Savcılığın görüşü var, bunu Sayıştay başka Kıb-Tek başka yorumluyor, daha da doğrusu kendi yorumları en doğrusu…

Bunu yorumlama yeteneği ek olmayan benim için de bu ifadelerden hiç birisi bu yasaya göre Kıb-Tek'in denetlenmesini kapsamaz, nacizane fikrim böyle…

Bu arada elimizde bir başka belge daha var, o da Sayıştay'ın cevaplaması gereken konulara giriyor;

Kurum 15 Mart 2012 tarihinde Vakıflar Bankası'ndan 25 milyon TL borçlanabilmek için 16 Mart 2014 tarihine geçerli olan bir sözleşme imzaladı.

Bu sözleşmeye rağmen kurum 3.5 milyon TL faizler nedeniyle zarara sokuldu..

Konu Sayıştay'a bildirildiği halde niçin bu konunun üzerine gidilmedi?

Yine arızalı çıkan 5 bin sayaç ihalesi de fiyasko ile sonuçlandı ve bütün sayaçlar arızalı çıktı ve toplatıldı.

Bu ihalede hem sözleşme hem de teknik şartname ihalenin açılma aşamasında tahrifata uğradı ve değişiklik yapıldı, bu ihaleden kurum 200 bin Euro'ya yakın zarara uğradı, yeni yönetimin tüm ısrarlı taleplerine rağmen niçin Sayıştay bu konuyu gündemine alıp denetleme ihtiyacı hissetmedi…

AKSA'ya ödenmeyen üç dönem borç için faizler yüzde 14.5'e fırlatılırken Sayıştay niçin işlem yapmadı…

Bunlar çok ciddi ithamlar ve cevaplanması gereken sorulardır…

Sonuç olarak;

İster Kıb-Tek olsun, isterse Sayıştay Başkanlığı, kimsenin ya da onun bunun değil bizim kendi kurumlarımızdır.

Orada oturanlar geçici ama makamlar kalıcıdır!

Ve bu iki bina arasındaki mesafe sadece 100 metre kadardır…

Siyasi rant uğruna bu iki güzide kurumun yıpratılmasına göz yumamayız.

Ve bu iki kurum başkanı en kısa zamanda karşılıklı açıklamalarla değil bir masa etrafında oturup pek ala bir çözüm yolu bulabilirler.

Zira inat etmek kazandırmaz, aksine çok şey kaybettirir!

NOT: Bugün sayfa darlığı nedeniyle mesajlarımızı yayınlayamıyoruz. Kısmetse yarına artık.

(L.Ö.)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları