Sayın Bakan özür borcunuz yok mu?
Hükümetin genel tavrı şu;
Ben yaptım oldu bitti!
Burada yanlış ya da doğru hiç önemli değil
Yeter ki partililer isteyin, örgütten bir telefon gelsin yeter!
Kişiye özel politikalar üretmek artık bütün partilerin hastalığı haline geldi
Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda bir örgüt başkanının kızı İçişleri Bakanlığı'nda sorumluluğun çok üstünde şeyler yapmış ama ilgili bakan tarafından olay kapatılmak istenmişti
Olay kapatıldı bir yana, olayı ortaya çıkaran memuru önce görevden aldılar sonra da başka bir daireye sürmeye kalktılar
Allahtan sendika çalışanını yalnız bırakmadı ve mahkeme de durumun yasal olmadığına karar verdi
K.T.Eczacılar Birliği tam bir buçuk sene çalışarak yeni bir tüzük hazırladı;
Burada amaç genç eczacı meslektaşlarını koruma altına almaktı
Eczanelerin dip dibe olmasının uygun olmadığını AB ülkelerinde olduğu gibi mesafe sınırlaması getirilmesini istedi
Bakan bile onay verdi ve Bakanlar Kurulu'na götürdü
Sonuç;
Bir daire müdürü ve birinci sınıfta okuyan oğlu parti gücünü de göstererek bu tüzüğün geçmemesini sağladı!
Çünkü partiliydiler, parti için bayrak sallamışlardı, söz hakkı öncelikle onlarındı
Ve ansızın tüzük Bakanlar Kurulu'ndan geri döndü!
İlahlar öyle istemişti çünkü
K.T. Eczacılar Birliği de tepki olarak tüzüğü geri çektiklerini açıkladı!
Bu arada boş durmayıp hem bütün yetkili makamları gezdiler hem de medya kuruluşlarını
Ve hükümet üzerinde ciddi bir baskı oluşturuldu!
Hele de olaya Sağlık Bakanlığı'nın bir daire müdürü ile oğlunun müdahil olduğu deşifre olunca önceki günkü Bakanlar Kurulu'nda tüzük onaylandı
Oysa Sağlık Bakanı'ndan şunu demesini beklerdim;
"Özür dilerim, partililerin oyununa geldim, beni affedin!"
Elbette ütopik bir görüştür bu, bizimkisi sadece içimizden geçen bir şeydir, hatanın anlaşıldıktan sonra özür dilenmesi gibi
Hem de oturduğunuzun makamın konumu ne olursa olsun!
CTP artık acemi bir hükümet partisi değildir
Tecrübeyi kazanacak kadar iktidar dönemi olmuştur.
Ama gelin görün ki yönetimde daha ileri daha çağdaş ve toplumsal düşüneceğine tam aksini yapmakta her geçen gün de halkın gözünden düşmektedir!
14 Haziran'da yönetime gelecek olan Mehmet Ali Talat 25 maddelik manifestosunun ne kadarını hayata geçirebilir bilemeyiz ama özellikle de devlet yönetimindeki kadrolarını iyi belirleyemez de duygusal davranıp 'partili' ayırımı yapmaya devam ederse elbet günü gelince bunun da bedelini ödeyecektir
Türkiye artık hasta kabul etmiyor!
Özellikle de sistemsizliğin sistem olduğu KKTC'de Sağlık Bakanlığı'nda şu sıralar bir panik yaşanıyor
Ve ne yazık ki Türkiye'deki hastaneler KKTC'nin borcunu ödemediği gerekçesiyle hasta bakmamaya başladılar!
Sağlık Bakanlığı müsteşarı Ömer Gür, konunun acilliği nedeniyle YDÜ Hastanesi'nde bir yetkiliyi çağırarak bundan böyle hastaların bu hastaneye yönlendirileceğini ve gerekli tedbirlerin alınmasını istedi!
İçler acısı bir durumdur bu
Birinci soru;
Bu borç uzun bir zamandır niçin ödenmiyor?
İkincisi de;
YDÜ Hastanesi olmasaydı hastalar nereye gönderilecekti?
Ve bir rica;
Bu konuda resmi bir açıklama bekliyoruz!
Bravo Başbakana
Havadis Gazetesi'nin gündeme taşıdığı ve dün de Meclis oturumunda tartışmalara neden olan Kooperatif Merkez Bankası'nda açılan münhaller Başbakan Özkan Yorgancıoğlu tarafından durduruldu.
Sayın Yorgancıoğlu doğru olanı yaptı ama bir gerçek daha orta çıktı ki CTP içinde artık Başbakanı takan, bilgilendiren kimse kalmamış!
Bu arada Özkan beye şunu da hatırlatmak isteriz;
Kıb-Tek ve Kalkınma Bankası'na yapılan istihdamlarda da haberiniz olmadı
Bunlara da bir el atabilecek misiniz?
Katran inceleniyor!
Yapılan bir ihbar sonucu dün kaleme aldığımız katran konusunu devletin ilgili birimleri tarafından mercek altına alındı.
Serbest Liman Yönetim Kurulu Başkanı Hüda Hüdaverdi dün telefonda arayarak konunun Salı günü yapılacak olan yönetim kurulu toplantısında ele alınacağını bildirdi.
Bu arada Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy da bizim yayınladığımız ihbarın kendilerine de ulaştırıldığını ve ilgili katranın iki kere tahlil edildikten sonra girişine karar verileceğini söyledi.
Katran konusunda arayan başka isimler de vardı;
Katranı ülkeye getiren işletme sahipleri standart konusunda hiçbir sorun olmadığını gerekli analizlerin yapıldığını ve katranın Tüpraş'dan geldiğini ifade ettiler.
Girne'de yok!
Dün sevgili Aysın Öztrak'a bir mesaj göndermiştik
Oysa kendisi İtfaiye müdürlüğünden geçen sene emekli olmuştu, yeni müdürün Ahmet Özmenek olduğunu öğrendik, öncelikle hatamızı düzeltiriz.
Polis Basın Subaylığı'ndan bu konuda bir açıklama aldık ve ne yazık ki dünkü yazdıklarımız doğrulandı.
KKTC itfaiye örgütünde tam donanımlı ve hidrolik iki tane yangın aracı varmış, bunlardan bir tanesi Lefkoşa'da diğeri de Mağusa'da
Girne ve Güzelyurt'ta yok!
Hele de Girne'de çok katlı binalar yapılmaya başlanırken büyük ihmal ve eksikliktir bu
Anlayacağınız Allah'a emanet bir durumdayız!
Emekli adamı müdür yaptılar!
Koop-Merkez Bankası bir yana ona bağlı Şeker Sigorta'da da garip olaylar yaşanıyor.
Şeker Sigorta Müdürü Beycanlı'nın görev süresi dolunca o makamdan alındı ve yerine Eren Adataş atandı.
Eren beyi hiç tanımayız adını da ilk duyduk, öncelikle hayırlı olsun demek gerek
Şikayet konusu ise şu;
Şeker Sigorta'nın başına niçin emekli olmuş bir isim atandı?
Ya da soruşu şöyle değiştirebiliriz;
Koop-Bank'daki istihdam olayına el koyan Başbakan Yorgancıoğlu bu etik dışı atamaya da el koyacak mı?
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.