Çocuk doktoru yoksa siz niye varsınız!

Sağlık Bakanı Salih İzbul ile geçenlerde yaptığımız bir telefon konuşmasında epey sitem etmişti...

Hatta biraz da sinirlenerek 'bana garezin mi var' diye sormuştu!

Kendisini anlarım çünkü bizde birini eleştirirsen ardında hep başka şeyler aranır...

benim bir bakana niçin garezim olsun ki diye yanıtladım kendisini!

Belki kendince haklıydı, son günlerde fazlaca üstüne gittik ve eleştirdik, bunaldı ve böyle bir ifade kullandı...

Ama bizi pek tanımadığından olacak ki kendince böyle bir yorum yapma ihtiyacı hissetti o an için...

Oysa bizim kimse ile garezimiz olamaz, yeri geldiğinde aile dostu olduğumuz bakanları da vekilleri de, siyasileri de eleştiririz!

kimi küser, kimi hoşgörü ile karşılar kimi de salağa yatar...

...

Önceki gün Lefkoşa'da Dumuzcular Burnu polikliniğin kapısında şöyle bir kağıt asılıydı:

"Bugün çocuk doktoru olmayacak!"

Bana göre böyle bir haber manşetliktir!

Hatta bir değil 10 gün manşet bile olur...

Bunun için bir gazetecinin bir bakana garez filan olmasına mı gerek var şimdi!

Devletin bir sağlık biriminde eğer çocuk doktoru yoksa ve bu bir kağıt parçası ile kapılarda duyuruluyorsa sağlık alanında yılın skandalı demektir...

Hem de hastalıkların tavan yaptığı ve en fazla da minik çocukların etkilendiği bugünlerde...

Ne yaparsınız ne edersiniz hastaneye bir değil birden fazla, nereden getirirseniz getirir doktor sağlar ve vatandaşı mağdur etmezsiniz!

...

Ya da o kağıdı cama yapıştırdıktan sonra, kamuoyunun karşısına çıkar ve önce özür diler, sonra da istifanızı verir ve bakanlığı bırakır kliniğinize dönersiniz...

Ama her nedense bizde kimse istifanın da bir erdem olduğunu hiç aklına getirmez!

Çocuk doktoru yoksa yoktur mantığı öne çıkar, işten kendinizi sıyırırsınız...

Şimdi Sayın bakana buradan sormak isterim;

Bu tür yorumlar yaptığımız için size bir garezimiz mi olması gerek!

Devlet eğer gerçekten bir devletse, siz de bu devletin hem de Sağlık Bakanı iseniz 'çocuk doktoru yoktur' deme gibi bir lüksünüz yoktur...

Bulacaksınız, yaratacaksınız çocuk doktorunu devletin hastanesine getireceksiniz!

Yapamazsanız da makamdan çekip gideceksiniz...

...

Not: 'Çocuk doktoru yoksa siz niye varsınız başlığını bize gelen şikayet üzerine vatandaşın isteği üzerine kullandık…

Emekliler niye çalışıyor!

"Bu memlekette,
Bakan'lık, Müsteşar'lık ve Müdür'lük yapmış insanların,
Emekli olur olmaz,
Bir Üniversite'de "öğretim üyesi" "koordinatör" veya "idari yönetici" ve öğretim görevlisi,
Bir büyük özel işletmede, yine "koordinatör" veya "idari yönetici"
Bir özel okulda "müdür" "yönetici" "öğretmen"
Bir özel hastanede "başdoktor" "doktor" "cerrah"
olarak işe başlamaları ve iş olanaklarını kapmaları ve gençlerin önünü tıkamaları sürdükçe,
Yeni mezun olan ve stajını yapmış gençler nasıl iş bulacaklar?
Ve...
Bir başka soru:
Yasalar 60 yaşını dolduran bir Kamu Görevlisi'ni,
yaşından dolayı, artık verimli çalışma yetisini kaybetmiştir mantığıyla, mecburen emekli yapıyorsa,
Nasıl olur da, ayni şahıs,
Özel'de verimli olabiliyor? Sağlıklı çalışabiliyor?
Birinden biri yanlış olmalı değil mi?
Yani...
Bu ülkeyi yönetenler,
Bunları görmüyor mu?

(Ülker FAHRİ)

"İş Bankası'nın marifeti!"

"Levent bey merhabalar,

Bugün, (dün) Mağusa'da hesabımın olmadığı bir İş Bankası'na şubesine gittim.

Görevli memur bana bundan sonra bizden masraf talep edecekmiş, hem de 15 TL.

Ben de hayretler içinde kaldım. Mağusa'da iki tane İş Bankası şubesi var. İki şubeden de yıllardır işlerimi yapıyorum.

Lütfen artık ilgilenip bu paragöz bankaların üzerine gidin."

(O.HAKKIGİL)

Koop-Bank'ta neler oluyor?

Dün öğlen saatlerinde Koop-Bank'ta istihdam krizi yaşandı...

Bankanın CTP'li yönetim kurulu üyeleri yasal olmayan 5 çaışanın istihdamı için karar üretirken UBP'li yönetim kurulu üyesi Kemal Deniz Dana olayı öğrenince bankaya gitti ve bu duruma itiraz etti...

Ama bankadan kovulmaktan beter edildi!

Dana'nın yönetim kurulundan istifa ettiği söyleniyor...

Bu arada Kemal Deniz Dana'nın Koop-Bank'taki usulsüzlükler konusunda Pazartesi günü belgelerin açıklanacağı bir basın toplantısı yapacağını öğrendik…

"Çoğunluk mutlu!"

Toplum mutsuz değil, toplumun yüzde yetmişi devletten MAAŞ alır ve hemen hemen herkesin iki işi var!

Ben öyle insanlar bilirim sabah dairede imza atar fakat dışarıda makinistlik, hayvancılık, oto çekiciliği yapar, devletin maaşı garanti gelir, işe gitmeden ekstra isleri de mesai saatinde yapar!

Mutsuz olan kısım gün kazanıp gün yiyendir, oda devletten MAAŞ almayan kişidir…

Bir bakın mutsuz toplum 15 tatilinde İstanbul'da , Bursa'da, Adana'da gezmede yemede içmede!

Bu toplumun aklını karıştıran ve düzeni bozan devletin üstünde duran sendikalardır!

(Yusuf ŞANLIER)

Hollandalı!..

"Az önce Hayvancılar Birliği'ndeydim…

Telefonlar susmuyor, sütler çiftliklerden alınmıyor!

Üreticinin sütü alınmazken ülkeye 20 milyon Dolarlık ithal, en ünlü Hollandalı geliyor!

Bu ülkeye en ünlü Hollandalılar mı sahip çıkacak?.."

(Ahmet SENNAROĞLU)