Devlet nerede!

Yayın Tarihi: 04/06/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

90'lı yılların en popüler Türk Sanat Müziği sanatçısıydı…

Müzikli restoranlar onun peşinden koşturur sahne alması için birbiriyle yarışırdı!

Selma Diker de zamana yenildi ve çeşitli rahatsızlıklar geçirdi…

2000'li yılların sonu onun için kötü yılların başlangıcı oldu!

Sonra da bir insanın hayatta başına gelebilecek en kötü şey onun da başına geldi ve evsiz kaldı…

Son birkaç aydır elinizde yorgan bir takım eylemler yapıyor!

Tabi ki cılız eylemler bunlar…

Kimsenin de umuru değil sanki!

Önce biraz olsun sanatçı arkadaşları elinden tutar gibi oldu sonra onlarda çekildi kendi kenarlarına…

Çünkü hayat bu kadar acımasızdı, düşene bir de kakma vuruluyordu!

Şu anda çaresizliğine haykırıyor…

Ama eminim ki asıl göz yaşlarını içine akıtıyor!

Bir zamanların en fazla aranan sanatçısı şimdi elinde yorgan kapı kapı gezip eylem yapıyor…

Sırf başını sokacak bir yerlere sahip olsun diye!

İşte hala sosyal devlet olamadığımız da buradan anlaşılıyor…

Kürsü konuşmaları, laf ebeliği yapıldığı basın bildirileri ve sonra da koskocaman bir hiç!

Ne sesini duyan var ne de elinden tutan…

İnsanın doğup büyüdüğü topraklarda sokakta kalması kadar daha acı bir olay olabilir mi!

Bizde oluyor işte…

Selma Diker, yaptığı cılız eylemlerde 'devlet nerede' diye sorarken yerden göğe kadar haklıdır…

Bu ülkede tüm organlarıyla bir devlet vardır ama devlet olmanın yükümlülüklerini ne yazık ki tam olarak yerine getirememektedir!

Selma Diker mağdur olan ve devletin elini tutmadığı örneklerden sadece bir tanesidir…

Köşede bucakta kalmış nice insanlarımız içinden çıkılmaz durumlar yaşarken devletin kendisini sahiplenmesini beklemekte ama bu konuda hayal kırıklığı yaşamaktadırlar!

Devletin tüm makamlarını Selma Diker ve onun şartlarında yaşayanları kucaklamaya ve insanına sahip çıkmaya çağırıyoruz!

Sosyal devlet adına…

Latif Akça güme mi gitti!

Kamu iş yerleri ve belediyelerde ender görülen bir olay yaşandı ve LTB çalışanı Latif Akça belediyedeki görevinden disiplin kurulu kararıyla durduruldu.

Bu haber basında fazla detaya girilmeden işlendi!

Dün Latif Akça hazırlanan basın bildirisinin tümünü okuyunca dikkat çeken bazı ayrıntıları gördüm…

Özellikle 96. Maddede olanlar şöyle vurgulanmıştı:

"Yapılan Bu yanlı disiplin kurulunda tüm bu gerçekler ışığında yasaya göre mülayim davranılmadığı .96.Madde , Belediye personeline verilecek disiplin cezaları ve bu disiplin cezalarını gerektiren eylem ve davranışlar şunlardır: 1- Uyarma Cezası 2- Kınama Cezası 3- Kademe İlerlemesini Kısa veya Uzun Süreli Durdurma Cezası 4- Geçici Olarak görevden Çıkarma Cezası Maddelerinin , görmezden gelinip hiçbirine uyulmadan Latif Akça'nın direk olarak işten atılmasının da hiçbir açıklaması tarafımızca yoktur, bunu toplum vicdanı da asla kabul etmez…"

İnsan ister istemez soruyor…

Latif Akça'ya uyarma, kınama ve geçici olarak görevden alma cezaları verilmeden niçin direkt olarak işten durdurma cezası verilmiştir…

LTB Başkanı Harmancı ve disiplin kurulu üyeleri bunun gerekçeli kararını mutlaka açıklamak durumdadır…

Son kararı KKTC verecek!

Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisi tartışmaları hız kesmeden devam ediyor…

Özellikle de muhalif kesim belli ki çok da kolay içine sindiremeyecek bunu!

Dün biz de böyle bir ofise ve uygulamaya karşı olduğumuz yazmıştık…

Çünkü KKTC makamlarının üstünde başka unsurların olması kabul edilemezdi!

Ama protokoldeki 4'ncü maddenin içeriğini gönderdi bazı dostlar ve buna göre son kararı KKTC makamlarının vereceğini söylediler…
Adamı kahraman ilan ettiler!

Haftanın en çok gündemde kalan haberiydi…

Bir adam eşi ve iki çocuğu ile mağarada yaşamaya başlamıştı!

Elbette ilgi çekecek olan gündem yaratacak olan bir haber bu…

Kıbrıs Türk halkı duyarlılık ve yardımseverliğini bir kez daha gösterdi!

Ama bunu yaparken en büyük gerekçesi minicik günahsız iki yavrucuktu…

Ve anne tabi ki!

Ama baba olacak o arkadaş bunların hiçbirini hak etmiyordu…

Buradan çok fazla detaya girmek istemiyoruz ama yatsın kalksın o anne ve minik yavrulara dua etsin!

Bu arada…

Bundan sonra da hem eşine hem de çevresindeki bazı kişilere hareketlerinde çok ama çok dikkatli olsun!

"Ermeni dölü!"

"Merak ediyorum hiç Ermeni bir arkadaşınız veya tanıdığınız oldu mu? Olduysa eğer onun da etten tırnaktan sizin benim gibi duyguları olan normal bir insan evladı olduğunu görme şanısınız oldu mu?

1915 de Türkiye'de ne oldu ya da ne olmadı tartışmasına girmek benim işim değil. Ancak biliyorum ki Ermeni kelimesi hala Türkiye'de bir küfür olarak kullanılmaktadır.

Mesela nefret duyulan birisine rahatlıkla" Ermeni Dölü " denilebilir . Yani 2016 yılında bile Ermeni olmak Türkiye'de utanç duyulacak birşeydir !

Bu gün dahi böylesi bir ayrımcılık ve ırkçılık yapılıyor olması, bence 1915'te ne olup olmadığından çok daha önemlidir…"

(Hasan ARTUNER)

"Çok bağıranlara güvenmeyin!"

"Su anlaşmasından 1 ay önce bizde öyle bir muhalefet vardı ki devrim olabilir sanmıştı bazıları. Sonra anlaşma imzalandı, sonra su ücreti belirlendi ama o muhaliflerden pek ses yoktu. Şimdi bu konu tamamen muhalif gündemin dışında kaldı. Şimdi bir başka konu da spor koordinasyon şeysi tartışmaları var. Ofis açılsın, üç gün sonra bu da unutulur.

Böyle saman alevi gibi hemen yanıp hemen sönen, düzensiz, programsız, çocuksu, plansız, hedefsiz toplumsal muhalefetimiz oldukça bize daha çok semer bulurlar. İşin en üzücü tarafı da son 20 yıldır toplumsal muhalefetin öncüsü olduğunu sanan, bir kitap dolusu başarısızlık sahibi insanların hala utanıp evlerine gitmemeleridir.

Bu toplumsal muhalefetin tam ortasında da sendikalar bulunuyor. Değerli yoldaşlar, arkadaşlar, dostlar ve düşmanlar ve diğerleri!

Yediğimiz bu kazıkların çoğunu bu sendikal hareketin dağınıklığına, aslında örgütlü gibi görünüp bin tane örgüt kurup aslında örgütsüz haline borçluyuz. Bu durumu beceriksiz ve bilgisiz, sadece içi, boş ossuruktan konuşmalar yapan, tümünü toplasan bir Avrupalı sendikacının iki litre konyak içmiş hali bile etmeyen, yaz aylarında Mağusa'daki sinekler kadar çok olan yöneticilerine borçluyuz!

Hayır, onların da payı var demiyorum. Doğrudan onları sorumlu tutuyorum. Çünkü "düşman" üzerine düşeni yapıyor. Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Bizim yaptığımız ise boş. Tamamen boş!

O nedenle toplumsal muhalefete, çok bağıranlara güvenmeyin, gönlünüzü boşuna kaldırmayın!.."

(Ulaş GÖKÇE)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları