"Ölümüm motordan olsun!"
Sanırım 1987 yılıydı
Küçük bir motosikletim vardı özellikle yaz aylarında havadar olduğu için işe gelip giderken bunu kullanmayı tercih ederdim
Bir akşamüstü Lefkoşa'da Ledra Palace ışıklarında yerdeki yağ birikintisini görmedim ve feci halde düştüm!
Aslında küçük bir kazaydı ama o oldu
Değil motosiklet sürmek başka bir sürücünün arkasına bile binmiyorum!
O korkuyu bir türlü içimden atamadım, büyük ihtimalle de atamayacağım
Çok sayıda motosiklet tutkunu arkadaşım, dostum var
Sohbetlerde onları hayranlıkla dinlerim!
Çok da taktir ederim çünkü onlardan aldığım kültüre göre motosiklet sürücülüğünün kural demek olduğunu, disiplin demek olduğunu öğrendim.
Yaptıkları uzun turlarda hep bir liderleri vardır ve en tecrübelisi ya da gidecekleri bölgeyi en iyi bileni grubun başına geçer
Tura çıkmadan önce hep toplantı yaparlar, kuralları hatırlatırlar, yeni sürücülere daha fazla önem gösterirler
Baba nasihati niteliğindedir konuştukları!
Tur biter ve yine toplantı yaparlar, yanlışlar, doğrular ve aksaklıklar belirlenir
Hayranımdır onların bu disiplinine ama beni de bir türlü o turlara katılmaya razı edemezler!
Çünkü ben hep dört tekerden yana olduğumu söylerim
Konu tabi ki Pazar günü yaşanan felaket
Gencecik bir yaşamın son buluşu!
Hem de pisi pisine
Bizimkisi tabi ki dışarıdan gazel okumadan başka bir şey değil!
Çünkü ölümlü kazalar sonrası ateşin gerçek acısı bazı ailelerin yüreğine düşüyor
Ana ve babalar, kardeşler can kaybediyor!
Hem de bir daha geri dönemeyecek olan canlar
Hayatları kararıyor ailelerin kötü haberden sonra!
Biz birkaç günde unutup gidiyoruz ama kabristanlıklarda yıllarca ağıtlar yakılıyor
Ateşin düştüğü yeri yaktığı böyle bir şey işte!
Ama öyle motosiklet tutkunu gençler var ki anlamak mümkün değil
Onlar için yaşam biçimi motosiklet sürüp hız yapmak!
Öyleleri var ki;
"Ölümüm motordan olsun" bile diyerek sevdalarını bu sözlerle anlatıyorlar
Kaza ve sonrasında gelen ölüm!
Nasıl olur da bir genç motosiklet kazasından gelecek olan ölüme tutkulu olabilir ki
Anlayamam, aklım ve fikrim almaz bunu asla!
Hiç mi düşünmezler ardında bırakacakları gözü yaşlı yüreği dağlanmış sevdiklerini
Bir insan nasıl olur da doğal bir ölüm yerine motosiklet kazası sonrası ölümü tercih eder!
Allah kimseye böyle bir evlat acısı tattırmasın
Ama artık temenniden de öte bir şeyler yapmak gerek!
Gözümüzün önünde gencecik fidanlar gidiyor
Tutku ve gençlik ateşi o demir yığınlarını bir canavara dönüştürüyor!
Bunun muhakkak bir bilimsel açıklaması ve tedavisi olmalı
"Ölümüm motordan olsun" diyebilen bir gençlik yaratmışsak eğer bunun önüne geçmek için muhakkak ki herkesin yapabileceği bir şeyler olmalıdır!
Tabi ki başta ana ve babalar, sonrasında da devletin kurumları ve sivil toplum örgütleri
UBP'li 88 genç!
Devletin çeşitli kademelerinde istihdam edilenler bu hükümet tarafından işten durduruldu!
Dün işten durdurulan bir grup UBP'li genç ziyaret ederek işlerine geri dönmek istediklerini söylediler
Gerekçeleri de şuydu;
Başbakan Hüseyin Özgürgün muhalefet döneminde hepsine söz vermiş
Hem de namus sözü!
"İktidara gelince hepiniz tekrar işinize döneceksiniz" demiş
Kendisine bunu hatırlatmamızı istediler!
İstihdam edilmeleri etik ya da değil
Sadece hatırlatma görevimizi yapıyoruz!
"Postadan tarıma!"
"Tarım teknik iştir.Ancak bu eğitimi almış kişiler yön verebilir.Atılan her adım için de ilgili yasaların bilinmesi gerekir.Atanan müdürlerin mutlaka Tarımla ilgili eğitim alması gerekir ki doğru kararlar üretebilsin.
Tarım bakanlığı bakanlık müdürü idari görevleri dışında bakanlığa bağlı dairelerin verdiği ön izinleri de kontrol edip onaylar ki bir yanlış karar verilmesin. yani hayvansal gıdalar,yemler,meyve sebze izinleri,tarımsal ilaçlar,gübre biyosidal ürünler ve daha birçok ürünün onayı bakanlık müdürü tarafından yapılır.
TARIM BAKANLIĞI BAKANLIK MÜDÜRÜ UBP Tarafından atanmıştı ama CTP tarafından görevden alınmadı. Bugünkü hükümet bakanlık müdürünü görevden alıp yerine POSTA DAİRESİ'nden birinin atanması için Cumhurbaşkanlığına onaya gönderdi.
Takdir halkımızın
(Emine SOLYALI)
TAK bu yapısıyla devam edemez!
Devletin resmi haber ajansı
Türk Ajansı Kıbrıs (TAK)'da yine sıkıntılı bir dönem yaşanıyor!
Her nedense son birkaç hükümet döneminde bu güzide kuruluşumuza hep cimri davranıldı
Karkası yıllar önce biten bina şu anda atıl durumda!
Çalışan sayısında eksiklikler var!
Haberciliğin pek de ne demek olduğunu bilmeyenler burada ek mesai yapılmasını istemiyor!
Yeterli kaynak aktarılmadığı içinde kısıtlı çalışandan mucizeler yaratması bekleniyor
Mesai dışı ek mesailer ödenmeyince dün kurumda eylem başlatıldı!
Aylardır paralarını alamıyorlar çünkü
Şu dönem ajansta çok ciddi sorunlar yaşanacak ve kimsenin tındığı yok!
Oldu olacak kapatın gitsin de herkes rahatlasın
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.