"Kocamdır, döver de söver de!…"

Yayın Tarihi: 26/11/16 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Önce kadınların affına sığınarak bir fıkra…

"Pek çok ülkeden gelen feministler bir toplantı yapmış.

Feministlerin başkanı demiş ki:

- Bundan sonra iş yapmak yok, erkekler tüm işlerini kendileri yapsınlar.

Alman, Fransız ve Türk bu görevi üstlenmiş. Bunun üstüne feministler 3 ay sonra tekrar toplanmaya karar vermiş.

Toplantı üyeleri 3 ay sonra yeniden bir araya gelmiş ve Alman konuşmaya başlamış:

-Tüm işleri bıraktım birinci gün bir şey göremedim ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım çamaşırları kendi yıkıyor.

Fransız konuşmuş:

- Ben de birinci ve ikinci gün bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım ki bulaşıkları kendi yıkıyor.

Türk konuşmuş:

- Ben kocama olayı açıkladım, birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün sağ gözüm açılmaya başladığında önümde bir dolu kirli bulaşık ve çamaşır gördüm…"

Fıkra deyip geçmemek gerek…

Ne yazık ki ülkemizde de gerçek budur!

Zaten dünkü eylemde de açık ve seçik belirtildi…

Her üç kadından bir tanesi eşinden şiddet görüyor!

Ama polis kayıtlarına bir bakın lütfen…

Her üç kadından birinin şiddet gördüğü bir ülkede polis kayıtlarında bir elin parmaklarını geçmez şiddet olayları!

Bu arada yanlış bir kanı var ortada…

Eşinden şiddet gören kadınlar sadece kırsalda yaşayanlar filan değil!

Kentlerin çok önemli, aydın kadınları da dayak yiyor kocalarından…

İşin kötüsü gizliyorlar, saklamaya çalışıyorlar, bunun duyulmasından utanç duyuyorlar!

Belli ki etiketlerine zarar geleceklerini sanıyorlar…

Bundan birkaç ay önce basının da içinde olan aydın bir kadınımızla sohbet etmiştik…

O anlattıkça ağlamaklı olmuştum!

Kadın aydın, erkek aydın ikisi de ülkenin ileri gelen insanlarından ama kadın kocasından şiddet görüyor…

İnanılır gibi değil ama gerçek bu!

Ama kadın saklıyor bunu yakınlarından…

Benden de çok rica etmişti duyulmasın diye, elbette çok özel bir konu ne haddimize!

Saydı, sövdü, ağladı ve en kısa zamanda boşanacağını söyledi…

Doğrusu buydu!

Hatta onu polise verip deşifre etmesi de gerekiyordu…

Amma velakin; daha iki gün önce gördüm, eşinin kolunda Dereboyu'nda turluyordu…

İçimden geçirmedim desem yalan olur; dayağı hak ediyor sizin gibileri!

Bunu söyledim diye de kusuruma bakmayın olur mu...

Değerli okurlar…

Kadına şiddet ülkemizde ciddi boyutlara kadar gelmiştir ama birçoğu da polise yansımamaktadır!

Bu işler öyle yürüyüştü, eylemdi, seminerdi filan gibi şeylerle son bulmaz…

Eşinden şiddet gördüğü halde bunu saklamaya çalışan her kadın aslında yeni canavar kocalar yaratmakta ama bunun farkında bile değillerdir!

İşin sonunda 'kocamdır, döver de, söver de' mantığı hızla yayılmaktadır…

"Umut yorgunuyuz…"

Bu sözü çok tuttum…

Dün Cumhuriyet Meclisi Başkanı ile Radyo Vatan'da müzakere sürecini konuştuk ve program sonrası Sibel hanım söyledi bunu, ona da bir arkadaşı söylemiş, programdan önce…

"Umut yorgunuyuz…"

İşte Mont Pelerin zirvesi sonunda da hayal kırıklığı yaşanınca işin özünü kapsıyor bu iki kelime…

Bu süreçte Kıbrıs'ta olası bir çözüm kamuoyuna öyle bir pompalandı ki!

Herkes kendini inandırdı ve çözümün artık adaya geldiğine inandırdı kendini…

Sonra da akıl almaz tartışma ve suçlamalar!

Kavga ve gürültü hiçbir şeyin ilacı değil…

Sonuçta bir avuç ülkede yaşıyoruz hep birlikte ve siyasi görüşümüz ne olursa olsun en azından selamlaşıyoruz birbirimizle!

Ve bu yıllar süren umut oyunundan bıktık usandık toplum olarak…

Burası Girne Akçiçek Hastanesi

Sağlık alanında önemli bir yere sahip olan bir dost gönderdi bu fotoğrafı…

Hadi bakalım, buyur yorumla dedi!

Bunun yoruma filan ihtiyacı yok görüntü ortada…

Girne Akçiçek Hastanesi'nin temizlik işçileri camları böyle güvensiz bir ortamda siliyor!

Hele de kamuda güvenlik böyle olursa gerisini de siz düşünün artık…

25 dakika kahve molası!

Bu da Lefkoşa Devlet Hastanesi'nden bir okur şikayeti…

Sağlık alanında bir takım kıpırdanmalar ve olumlu gelişmeler var ama vatandaşın şikayeti de bitmek bilmiyor!

Dün kontrol için hastaneye giden bir vatandaş şikayetçi oldu…

Zaten hastanelerdeki izdiham ve olumsuzluk ortadayken buna bir de bazı hekimlerin duyarsız davranışları eklenince iyice çekilmez oluyor buraları!

Dahiliye servisinin önü ana baba günü…

Hastalar büyük bir sıkıntı ile sıralarının gelmesini bekliyor!

Ama ilgili hekim arkadaş ansızın ortadan kayboluyor…

25 dakika kadar süren bir ayrılık bu!

Kapıda bekleyen hastalar sonradan öğreniyor 25 dakika ayrılığın sırrını…

Kahve molasıymış meğerse!

Doktor mu haklı yoksa hastalar mı…

Kararı siz verin artık!

AH KADINLAR!

Bu fotoğraf da sevgili Metin Yalçın abimizden geldi…

Çok kızmış, üşenmemiş fotoğraf çekip bize göndermiş…

Bakın şöyle diyor kızgın ifadelerle:

"Dr Fazıl Küçük Bulvarı ışıkta bekliyoruz yanımda lüks bir Jaguar içinde iki hanım sigara telefon muhabbeti, hareket ediyoruz ve hayret hanım yanan izmariti gayet pişkin asfalta atıyor...

Rüzgar kuvvetli umurunda değil...

İşaret ediyorum kafayı çeviriyor, ne demeli bilmem ki…"

Hadi bu tür karelerde erkeklere alışkınız ama…

Kadınlar olunca bir o kadar daha üzülüyoruz!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları