"Başbakan Özgürgün'e çağrımızdır!"

Yayın Tarihi: 02/01/17 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK)'da çok anlamlı bir haber vardı dün Nezire Gürkan imzalı…

Haberden küçük bir alıntı yapalım önce:

"Akraba evliliği nedeniyle iki çocuğu da işitme engelli. Yaşamını çocuklarının eğitimine, yaşama tutunmasına adamış ve başarmış da. Şimdilerde çocuklarını eğitmenin gururuyla tüm engellilere hizmet veren tam donanımlı bir rehabilitasyon merkezinin sahibi… Ayakta durmasının, çocuklarının masraflı eğitiminin, rehabilitasyon merkezinin kaynağı ise dikiş atölyesi. Çocuklarının kıyafetlerini dikmekle başlamış, bir tesadüf eseri evinde kurduğu atölye onu bugünlere taşımış. Eşini kaybetmesinin ardından "sudan çıkmış balık" misali bocalamış ama işini sürdürmüş. Biçiyor, dikiyor, diktiriyor. Onlarca kadına da gelir imkânı sağlıyor.
Serap Derim, bu özellikleri nedeniyle bu yılın "kadın girişimci" ödülünü alanlardan. Onur ödülü. İş Kadınları Derneği tarafından geleneksel hale getirilen, kadınlarla ilgili farkındalık yaratan ödüllerden…"

Şimdi asıl meseleye gelelim…

Bakın nasıl isyan etmiş bağrı yanık anne:

"Ben özel iki çocuk sahibiyim. Bunun ne demek olduğunu ancak yaşayan bilir. Üstelik ben birçoklarına göre avantajlıyım, şanslıyım. Çocuğunun baba demesi, el çırpabilmesi için her şeyini feda edebilecek çok anne baba tanıdım. Merkezimize gelen onlarca çocuk, aile var. Şimdilerde daha çok imkân ve daha çok bilinç olmasına rağmen bu çocuklara, ailelerine devlet ilgili olmalı. Sadece açıklamalarla, vicdan rahatlatmayla olmaz. Ben hayatım boyunca özürlüler, engelliler ile ilgili günlerden, törenlerden hep nefret ettim. Çünkü hepsi şov…"

Katılmamak elde değil bu serzenişlere…

Bizde olan bu!

Sadece açıklama…

Siyasilerin vaatleri!

Hepsi engellilere özel günlerde giderler, kucaklaşırlar, baş okşarlar ve konuşurlar…

Zerre kadar bir şey yapmazlar!

Ta ki öbür sene yine konuşma vakti gelene kadar…

Önceki gün bir okurumuz da buna benzer bir sitem yazısı gönderdi bize…

Konuyla ilişkilendirdiğimiz için sizlerle paylaşıyoruz!

Tabi ki hükümet edenler de kendine düşeni alsınlar, gereğini yapsınlar diye…

"Levent Bey merhabalar.

Kızımın fiziksel ve ruhsal sağlığı, aynı zamanda sosyal gelişimiyle ilgili bir sıkıntımı sizinle paylaşma ihtiyacı hissettim.

KKTC Anayasası'nın "sporun geliştirilmesi" başlıklı 61. maddesi aşağıdaki gibidir:

"Madde 61

"Devlet, her yaştaki yurttaşın beden ve ruh sağlığını geliştirecek, sporun kitlelere yayılmasını sağlayacak önlemleri alır, gerekli spor tesislerini yapar ve başarılı sporcuları korur."

Yukarıdaki maddede bahsedilen devlet, KKTC Devleti ise, benim anlayamadığım bazı şeyler var.

Kızım bir süredir Cimnastik Federasyonu bünyesinde alt yapı eğitimi alıyor.

Yaklaşık 4 ay önce Cimnastik Federasyonu'nda, Spor Dairesi ile mevcut federasyon yönetimi arasında sıkıntılar oluştu.

Spor Dairesi yeterli üye kulüp olmadığı gerekçesiyle federasyonun özerkliğini kaybettiğini savunarak federasyon başkanını 9 Eylül'de görevden aldı. Olay mahkemelik oldu.

Aynı Spor Dairesi 17 Kasım'da Federasyon Başkanı'na görevini iade etti.

Federasyon başkanı gelen baskıların son bulması adına 28 Kasım'da görevinden istifa etti.

Böylelikle Spor Dairesi ilk hedefine ulaşmış oldu. (İsteyen, bu anlattıklarımın belgelerine Cimnastik Federasyonu web sayfasından ulaşabilir.)

Başkandan sonraki hedef, federasyonda görev yapan öğretmenler oldu.

Çocuklarımıza uzun yıllar emeği geçen, çocuklarımızın çok sevdiği, işini sevgiyle ve laikiyle yapan bazı hocalarımız siyasi hesaplar adına hedef haline getirildi.

Spor Dairesi, federasyona atadığı partili salon sorumlusu aracılığıyla kendi partisinden olmayan hocalara baskı yaparak federasyondan uzaklaştırmasını istiyor.

Hocalar emekleri karşılığı aldığı maaşla, konuşacağı ve birlikte görüleceği kişilerle tehdit ediliyor, baskı yapılıyor.

Böylesi bir kurumda bu yapılanlar kabul edilemez. Yaşları 5 ile 8 arasında değişen ve cimnastik eğitimi için çok önemli yaş aralığında bulunan çocuklarımız, birilerinin siyasi ihtirasları yüzünden mağdur olma tehlikesi yaşıyor.

Spor evrenseldir ve sporun dili, dini, ideolojisi, ırkı, partisi, partilisi olmaz, olmamalı. Kimileri için siyasi hırs ve politik menfaatler, ne yazık ki her şeyin üzerinde.

İçinde çocukların ve gençlerin olduğu bir kurumda bu yapılanları görünce, insan ürperiyor. Sıra yarın velilere yani bizlere gelecek endişesi taşıyoruz.

Yakında Cimnastik Federasyonu'nun kapısına " Partiden olmayanlar giremez " levhası asılıp partiye üyelik belgesi istenirse şaşırmayacağım.

Köşenizden Başbakanımız Sayın Hüseyin Özgürgün'e seslenmek istiyorum.

Kendisi eski bir sporcu, hala da spor yapıyor bildiğim kadarıyla.

Başbakanımız, Anayasa'da yazdığı gibi "sporun kitlelere yayılmasını sağlayacak önlemleri" alacak mı?

Yoksa çocuklarımıza karşı işlenen bu günaha ortak mı olacak?.."

(Bir veli)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları