Sıra öğretmenlerde!

Yayın Tarihi: 03/02/17 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Aslında deli işi bu…

Bir deli ortaya çıkacak ve hesap soracak!

Statüko son bulsun diye…

Remzi Gardiyanoğlu şu 'deli' kelimesini kafasına takmasın!

Ama statükonun kırılması için büyük bir iş başardı, hem de çok küçük bir ekiple…

Bu süreçte kendisine öyle suçlamalar hatta tehditler yapıldı ki!

Davayı geri çeksin diye…

Sonuna kadar direndi, her türlü tepkiye kulaklarını tıkadı ve hukukun da yardımıyla bir devrin sonuna gelinmesinde büyük iş başardı!

Şimdi devlette çalışan hekimler arasında büyük bir panik yaşanıyor…

Her ne kadar bazı örgüt temsilcileri kendileri bu işten sıyırıp muhatap bakanlık dese de!

Bu doğru değil…

Asıl muhatap kendileri…

Onurlu bir mesleğin temsilcileri ama!

Yasaları takmadılar, ayaklar altına aldılar…

Şimdi onlar için karar anı artık!

Ya klinikleri kapatacaklar ya da devletteki görevlerinden istifa edecekler…

…

Bizim bu konudaki mücadelede tavrımız haktan hukuktan yana oldu…

Yasa neyse o dedik!

Kimseyi de hedef almadık ama işlerine gelmeyen bazıları bunun tam tersini söyledi…

Neyse ki konu şimdilik kapandı, kim nerede çalışacağına karar verecek ve en azından hukuk ihlal edilmemi olacak…

Devlette hekim eksikliği mi olacak!

O da devlet organlarının sorunu…

Hekimlerin ikinci iş konusu aslında bir milat sayılmalıdır!

Sıra başka sektörlere de gelmelidir ki işte onun için yukarıda 'deli' kelimesini kullandık…

Bir deli çıkacak ve bu kez eğitim sistemini biraz kurcalayacak!

Öncelikle de ikinci iş yapan devlette çalışan öğretmenleri…

Yüzlerce var çünkü!

Burada avantaj ülkemizde öğretmen eksikliği değil fazlalığı var…

Öğretmen sınavlarına binlerce gencimiz giriyor ama alınan sadece onlarla ifade ediyor!

…

Demek ki öğretmenlerin ikinci işlerini masaya yatırmak çok daha kolay…

Gelmiş geçmiş bakanlar bu işe bir çare bulamadı!

Çünkü partizanlık ve popülizm hep ön planda tutuldu…

Devlet erkanının pek de sözünün geçmediği bir ülke bizimkisi!

Bakan ve vekil koltuk sevdasında olduğu müddetçe de öğretmenlerin ikinci iş yapması, dershaneler kurması doğal sayılmalıdır…

Ama işte yasal değil!

Burada en fazla kızgınlığım da öğretmen sendikalarınadır…

Hadi devlet göz yumuyor öğretmenler de yasa takmıyor ama!

Ya sendikaların bu yasa dışılığa ses çıkarmaması neyin nesi…

Çünkü kendi camiaları elbet!

Yeter ki kendi üyeleri olsun aidatları bir tamam yatırsınlar…

Hukuk kimin umurunda ki!

…

Bir deli ortaya çıkar da bu iye el atar mı bilemem…

Ama çıkmalı!

Serbest hekimlerin hukuk mücadelesi birilerine örnek olmalı…

Hatta cesaret vermeli!

Yasalar diyor ki devlet çalışanı ikinci bir iş yapamaz…

Ama herkes göz yumuyor işte!

Onun içindir ikinci iş yasağının uygulanmasındaki çalışmalara verdiğimiz destek…

Hekimlerin başı kel değil ya, bu konuda kurban seçilsinler!

Öğretmenler de artık mercek altına alınmalı…

Ya bir deli, ya devletin bir birimi ya da her kim ortaya çıkacaksa artık!

Ve sonra da diğerleri…

Zira devlette çalışıp da ikinci yapmayan o kadar az kişi var ki!

Muhatap bakanlıkmış!

Tıp-İş Başkanı Sıla hanım üstüne almadı mahkeme kararını…

'Muhatap bakanlık' deyip geçiştirdi!

Hem onurlu bir hekim…

Hem de bir örgüt başkanı!

Tamam dava bakanlık adına açıldı da…

Bakan ya da müsteşar ikinci iş yapıyor diye değil ki!

Sizin örgütün üyeleri ikinci iş yapıyor diye…

Kolaycılık oldu bu Sıla hanım!

Bu kararda sonra çoktan o örgütün başkanlığını bırakıp, devlette mi kalacaksınız yoksa özelde mi bunu açıklamanız gerekirdi kamuoyuna…



"Akıncı KKTC'ye inanmıyor!"

Hani Cumhurbaşkanı Akıncı'nın belli kesimler tarafından beğenilen bir sözü var;

"Çözüm olmazsa KKTC ile yola devam" diye!

Elbette kulağa hoş gelen sözler bunlar ama…

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu bu sözlere inanmadığını söyledi dün!

Ve ekliyor;

"Bunu söylüyor ama inanarak değil…"

Akıncı'nın inandırmak gibi bir mecburiyeti var mı peki…

Madem ki dedi bize göre inanıyor!

Ya da bu konudaki görüşlerini kamuoyuna açıklamalı ki kafalarda soru işaretleri kalmasın…

Bu arada KKTC diye yeri göğü inletenlerin de memleketi getirdikleri nokta malumunuzdur!



Bin 757 TL!

"Asgari Ücret 2020 TL oldu" deniliyor. Oysa bu hem yanlış hem de yanıltıcı bir bilgidir. Sigorta ve İhtiyat sandığı kesintileri düşüldükten sonra, emekçilerin eline NET 1757 TL geçecek...
Hem de günde 8 saatten, haftada 40 saatten fazla çalıştırıldıkları halde...
Hem de kesintisi yapılan sigorta vb. kalemler yatırılmadığı halde...
Bu da, o ay patron ıvır zıvır bir mazeret bulup "ceza" diyerek maaştan kesinti yapmadıysa...
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndaki "işçi temsilcisi" olan kamu sendikasının umurunda değil, patronların umurunda değil, yepiz yeni Mercedesinin içinden "bakan"ların da umurunda değil...
Sen umursuyorsan bari 2020 TL deme, gerçeği söyle; 1757 TL... bozdur bozdur harca...

(Münür RAHVANCIOĞLU)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları