"43 sene PKK'lı olmadım şimdi mi olacağım!"

Yayın Tarihi: 25/03/17 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Öncelikle teşekkürler…

"Ayıp denen bir şey var" başlıklı dünkü yazımızdan dolayı gösterdiğiniz ilgi nedeniyle tüm okurlarımıza desteklerinden dolayı minnettarız!

Dün Kürtü de aradı, Türkü de, Lazı da…

Çünkü ortada büyük bir çamur atma operasyonu vardı, bunu kimse içine sindiremedi!

Belki çoğunun kökeni farklıydı ama burada öncelik insanlıktan yana olmuştu…

Bugün sana yarın bana mantığıyla baktı okurlar bu yazının içeriğine!

Aslında birçoğu bu tür haberlerin kaynağını çok iyi biliyor ama dillendirmiyor işte…

Olsun, bilinmesi bile yeterli bizce!

Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun da aradı dün öğleye doğru…

"Sen kimin abisisin' dedi ya, içim eridi resmen!

Elbette onun da abisiydim, haksız yere çamur atılan, iftiraya kurban giden herkesin abisiydim ama…

Oysa biz bu konuyu duyunca kendisini bile aramadık, çünkü ortada çirkin bir yayın vardı, çamur atan birileri vardı!

Bugün de böyle şeylere karşı çıkarız, yarın da, daha sonra da…

Konu insanlık ve adalet ise gerisi teferruat meselesi!

Hele de en çok kırsalda yaşayan kardeşlerimizin bu yüzden canları yanıyor ya…

Geçmişte olduğu gibi bundan böyle de arkalarında durmaya devam edeceğiz!

Ki ileride, geçmişte yaşanan ama kamuoyunun bilmediği şeyleri de sizlerle buradan paylaşacağız…

Suphi Coşkun dün telefonda hiç kızgın ve sinirle değildi…

Aksine kendine güven duyan gür bir ses tonu ile konuştu!

"43 yıl PKK'lı olmadım şimdi mi olacağım abi?" dedi hepsi bu…

Doğrudur bu, nedense belediye başkanı olduğu güne kadar kimse kendisine bu yakıştırmayı yapmadı da şimdi ne oldu ki!

Çok mu rahatsız oldular acaba…

Daha beter olsunlar, amaçlarına ulaşamadılar ya için için kan ağlasınlar!

Suphi, tüm olumsuz şartlara rağmen kapı kapı gezip, bazen de dilenerek bölgesine yatırım yapıyor ya…

Kim bilir belki de bundandır bütün bu rahatsızlık!

Sevgili okurlar…

İskele'den ötesi bu ülkenin en güzel ve bakir topraklarından birisi olduğu halde nedense yönetenler bir türlü buraya gerekli ilgiyi göstermemiş ve bu bölgedeki vatandaşlarımız dolayısıyla ülke kaynaklarından eşit olarak yararlanamamıştır…

Zira siyasiler kendi rozetini taşıyanlara el uzatırken diğerlerini insan yerine bile koymamışlardır…

Hal böyle olunca da bölge insanı arasında peydahlanan bazı kişiler bir adım öne geçmek için diğerlerinin ensesine çökme yolunu seçerek kendi bölge insanına ihanet noktasına gelmişlerdir.

Bu olayda bundan ibarettir ama bu kez maya tutmamış ve bölge insanını ötekileştirmek isteyenler kaybetmiştir!

Bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de bu bölgeye eskisinden çok daha fazla ilgi göstereceğimizden, onlara desteğimizin çok daha fazla olacağından kimsenin kuşkusu olmasın!

Ta ki çirkin oyunlar bozuluncaya kadar…

"Bu kadar basit olmamalı!"

"Merhaba öncelikle duyarlığınızdan dolayı çok teşekkür ederim bir Kürt Alevi vatandaş olarak bizler bu adanın birer canıyız bu kadar basit olmamalı insanı karalamak.

İyi ki sizler gibi duyarlı gazeteciler var. Bizleri nelerle karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bizler bu adada huzur ve sevgi için yaşamaya çalışıyoruz bu ada sadece birilerin değil insan olan herkesin. Sevgiler…"

(Selver KAYA)



Burası engelli tuvaleti…

Burası Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Ayaktan Tanı Merkezi'ndeki engelli tuvaleti. Sanırım bir yerlerimizi yıkamak için olanca malzemeyi yanımıza koymuşlar da mop ve lengerle nasıl bir taharet alacağımızı da tarif etselerdi keşke.

Ağlanacak halimize gülelim diyorum o kadar.

(Bir okur)


Bunlar normal çilekse…

"Arkadaşlar resimde gördüğünüz çilekleri Ankara'da bir marketten aldım.
Kilosu 12.50 TL.
Çilekler normal çilek boyutunda.
En önemlisi bir metre uzaktan çilek kokusu duyarsınız. Aldım ve yedim eskiden bildiğimiz çileklerden
Buraya gelmeden kendi vatanımda da çilek alıp yedim.
Görüntü olarak çileğe benzerler.
Bizdekilerin kokusu yok.
Tadı kabağa benzer.
Görüntü aşırı büyük.
Fiyat o kadar önemli değil.
Anavatan'da çilek yedim.
Kendi vatanımda yediklerim nedir?
Kabak karpuzdan sonra?
Genetiği ile oynanmış her ürün kanserojendir.
Acaba niye bu kadar çok kanser vakası var ülkemizde merak ediyorum.
Bu konuda görüşleriniz nedir?

(Osman ZORLU)



"Yarım saatte doçent olanlar…"

"…Dava süreçlerinde gördüklerimi tartışmaya açmakla da durmayacağım. YÖDAK'ı, YÖDAK'ta hala koltuk tutan, maaş çekenlerin içinde intihalci ve sahtecileri doçent yapanları, üniversitelerin içindeki başka diğer intihalcileri, devlet üniversitelerinin ve YÖDAK'ın intihal duruşunu, yarım saatte verilen doçentlikleri, siyasetin akademi ile ilişkisini de yeniden gündeme sokacağım.

Haklı olduğum, elimde uzman kişi tarafından yazılmış intihal raporu varken, çalınan kaynakları gösterebiliyorken ülkem için verdiğim bu sivil mücadelede susturmak için alavere dalavere ile "haksızsın" denildiği her adımda, çoktan ardımda bıraktığım bu meseleye tekrardan ve yeniden hep geri döneceğim. Meseleyi zorla gündemimde tutanlara selam olsun!.."

(Umut ÖZKALELİ)



Rumlar önemsiyor da…

Beşparmaklar'da yaşanan çevre felaketi…

Taş ocaklarının hem doğaya hem de görselliğe verdiği zarar!

Dibinden her geçtiğimizde yüreğimizin sızladığını hissederiz…

Ama sadece o kadar!

Gelmiş geçmiş hiçbir hükümet bu çevre felaketine dur diyemedi…

Hele de dünkü Rum basınında haberi okuyunca bir kez daha yerin dibine girdik!

Biz gözümüzün dibindeki felaketi önemsemiyoruz ama Rumlar ta oradan Beşparmaklar'da bir felaket yaşandığını görüyor…

Ne diyeceğimi bilemiyorum artık!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları