Camilere mahsuplaşma niye yok!

Yayın Tarihi: 15/04/17 07:30
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Göçmenköy Nurettin Ersin Paşa Camisi İmamı Ahmet Akbulut…

Hani şu camilerin elektrikleri faturalar ödenmediği için sık sık kesiliyordu ya!

O bunu çoktan görmüş, kimseye el avuç açmamak için hem vatandaşın hem bazı işletmelerin daha da önemlisi kendi azminin sayesinde yıllar önce elektrik sorununu çözmüş ve güneş enerjisi sistemi kurarak çare üretmişti…

Ve beklentisi vardı, üretilen fazla elektriği devlete satıp camiye ek gelir kazandırmak!

Yıllarca bekledi ve sonuçta devlet bu konuda yasa çıkardı…

Bakan Atun bu konuda müjdeyi geçen haftalarda verdi!

Ahmet hoca da umutlanmıştı…

Ta ki kurum ile yaptığı yazışmalara cevap gelinceye kadar!

Camiler bu kapsamın dışına çıkarılmıştı…

Çünkü bu devlet ne yazık ki birer ticarethane olarak görüyor!

Akıl almaz bir mantık bu…

Rumlar adanın tüm kesiminde ayin yapmak için hem de bunu siyasi bir malzeme olarak görürken biz camilerimizi birer ticarethane olarak görüyor ve onların önüne engeller koyuyoruz!

Tabiî Ahmet hocanın başka şikayetleri de var ülke genelinde 37 boş imamlık kadrosu olduğu halde kendisini tam 17 yıldır Göçmenköy Camisi'nde geçici işçi olarak imamlık yapıyor…

İroni büyük…

Dini eğitim almamış ilkokul mezunu olanlar bile kadrolanırken mastır yapmış Ahmet Akbulut her nedense kadrolanmıyor!

İşte Ahmet hocanın sitem dolu mesajı:

"Selamlar
Herkesin bir derdi var değirmencinin su derdi var…
Ülkemizde, siyasetçi konuşuyor, çiftçi konuşuyor, memur konuşuyor, işçi konuşuyor, sendikalar konuşuyor, dernekler konuşuyor, esnaf konuşuyor. Hasılı kelam herkes konuşuyor. Derdini anlatmaya çalışıyor. Bende konuşuyorum, fakat derdimi anlatamıyorum. Beni anlayacak birilerini bulamıyorum. Muhataplarım beni dinliyor, haklı görüyor, netice , bir arpa boyu yol gidemiyorum.
Herkes kendisi için uğraşır, ben Göçmenköy camisinin elektriği için uğraşıyorum.
Ülkemizde liseyi bitirip altı yıl sonra müdür olanlar varken, ben lisenin üstüne yüksek okul, dört yıllık üniversite, üstüne master bitirdim ve 17 yıldır Göçmenköy camii nde geçici işçi olarak imamlık yapıyorum, Din İşleri Başkanlığında 37 tane boş imamlık kadrosu olduğu halde. Ve bunu hiçbir resmi kurumda dile getirmeden yıllardır, gittiğim her kurumda, Göçmenköy camii cemaatinin devletten bir kuruş almadan caminin elektrik ihtiyacını karşılamak için kurduğu solar sistemle ürettiği elektriği anlatıyorum. Ürettiğimiz elektriğin yüzde 70 ini KIB-TEK e veriyoruz, bunu geri almanın derdindeyim.
Bu sabah gazetede okuduğum bir haberle şok oldum. KIB-TEK in bir müracaatımdan sonra bana verdiği cevap ve bugünkü haberin küpürünü takdirinize sunuyorum. Haber yazıdaki tarih ve KIB-TEK in yazısında ki tarih dikkat çekici…"


SÜPÜRGE İLE YIKANIYORLAR İDDİASI!

Dün sabah bir okur aradı ve Lefkoşa Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ndeki hastaların yıkanmalarında çeşitli sıkıntılar olduğunu, hasta yakınlarından bu konuda şikayetler yapıldığını söyledi…

İddia da hastaların görevliler tarafından yıkanırken süpürge kullanıldığı yönündeydi.

Konuyu bakanlık yetkililerine bildirdik Müsteşar Kemal Deniz Dana ile bu kurumda buluştuk…

Oradaki yetkililer de bize sosyal medyada A.A adlı bir kadının hastane konusunda şöyle bir paylaşımda bulunduğunu bildirdiler:

"Bugün bir olay oldu... Halen kalbime ağrılar girer ve nefesim kesilir. Barış Ruh ve Sinirin ileri derecede rahatsızlığı süren hastaların kişisel bakımlarının nasıl yapıldığını biliyor musunuz? Ben bilmiyordum. Oradaki temizlik hizmetlileri tarafından çırılçıplak soyuluyorlar sandalyelere oturtuluyorlar ve süpürgeyle yıkanıyorlar! O insanların akıl sağlığı yerinde olmadığı için bir şey "hissetmediğini" (yaşıyor bu insanlar ölmedi) söyleyenler var. Utanıyorum insan olduğum için…"

Bu hanımefendiye sosyal medyadan ulaşmaya çalıştık ama bize geri dönüş yapmadı…

Ama buraya gitmemiz de çok iyi oldu.

Müsteşar Kemal Deniz Dana, Hastane Başhekimi Dr. Abidin Akbirgün ve hemşire ile temizlik görevlileri ile oturup bolca sohbet etme imkanı bulduk…

Görüşme sonrası da tatmin olduğumuzu söyleyebiliriz!

Burada bir takım hekim, hemşire ve teknik olanaksızlıkların olduğu kesin…

Onun için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettik!

Özellikle devlet kurumları konusunda eleştiri yaparken ya bunu ispatlamamız lazım ya da elimizde belge yoksa susup oturmamız…

"Kapitalizmin son tuzağı…"

"Önce maliyetleri bilinçli olarak yükselt! Sonra suyu 10 TL'ye mal et ki 7 TL'ye almaya razı olsunlar. Elektriği 60 kuruşa mal et ki 59 kuruşa şükran çeksinler! Vay yahu! Bu mudur yani?

Dünyadaki saygın yatırım değerlendirmesi uzmanları ve ekonomistler bize bir yerleri ile gülüyordur şu an!

Doğru karar alma kriteri 'mevcut sistemin en verimli hali ile alternatif yatırımı karşılaştırmak' olmalıdır.

Bilerek verimsiz hale getirilen sistemler ve artırılan maliyetlerle alternatif yatırımları karşılaştırmak cahil, teslimiyetçi, iş birlikçi kişilerin siyasetidir!.."

(Hasan Ulaş ALTIOK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları