BM'nin bilip bizim bilmediğimiz ne!

Yayın Tarihi: 28/06/17 07:30
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Garip bir durum var ortada…

Crans Montana'da görüşmeler yeniden başlayacak ya!

Bir Allah'ın kulu bile görüşmelerin olumlu sonuçlanacağını söylemiyor…

TC Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in 'BM zoru' ile dediği bir görüşme bu!

Hava şu yani:

Bu kez BM istedi diye masaya oturacaklar…

Dünkü Rum basınında çıkar haber ve yorumlara baktığımızda da o tarafta umutlu olan neredeyse kimse yok gibi!

Adamlar Tuğrul Türkeş'in açıklamalarını doğrulayan açıklamalar yaptılar ve ona hak verdiler…

Onlar da iş ola gidiyorlar!

O zaman soru şu:

Acaba bu konferansta tarafların bilmediği, sadece BM'nin bildiği bir şeyler mi var!

İlk kez böyle bir havada taraflar masaya oturacaklar…

…

Bundan tam 13 yıl önce Annan Planı sürecini hep birlikte yaşadık…

Kıbrıs Türk tarafının kabul ettiği o planda ciddi toprak tavizleri verilmişti!

Ya da buna isteyen taviz değil de 'doğru olan' diyebilir…

O süreci yine iktidarda olan AK Parti hükümeti ciddi bir şekilde destekleyip 'evet deyin de korkmayın' mesajları vererek desteklemişti!

Kıbrıs Türkü de 'ana'sına güvendi 'Evet' dedi ama…

Tek taraflı bir evet yetmiyordu!

Bu nedenle Annan Planı çöpe gitti…

Bu arada Kıbrıs Türküne 'evet' dedirten Türkiye hükümeti söz verdiği halde KKTC'nin tanıtılması için falan parmağını kıpırdatmadı!

Oysa Abdullah Gül ve hükümete kapı kapı gezip KKTC'yi tanıtmak için yollara düşecekti…

Ama bunun olması zaten imkansızdı, bunu onlar da biliyordu…

…

Aradan 13 yıl geçtikten sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu açıklaması manidardır:

Toprak tavizi asla yok!

Maraş'ı veririz ama Erenköy'e ulaşım şartıyla…

Oysa yıllardan beridir Maraş Rumlar için çantada keklik bir bölgeydi!

Olası bir planda ilk verilecek yer…

Ama bu kez Maraş'ı vermek için bile Türkiye ilk kez bir şart ortaya koymuş ve bu da Kıbrıslı Türkler tarafından onay görmüştü!

Ama bir kısım Kıbrıslı Türk tarafından…

Onun için işte taktım Sayın Erdoğan'ın bu açıklamasına!

Ortada Kuzey'den çok daha fazla toprak tavizi isteyen bir Rum kesimi var…

Ama biz Maraş'tan başka toprak vermeyeceğiz…

Ve Kıbrıs'ta bir çözüm olacak öyle mi!

…

Sonuçta konu dönüp dolaşıp BM'nin zorlamasıyla yapılacak olan bir konferansa geliyor…

Türkiye umutsuz…

Yunanistan umutsuz!

Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs umutsuz ama bu görüşme mutlaka olacak…

Olumlu ya da olumsuz!

Burada tek bildiğimiz yolun artık sonuna gelindiği…

Bugün başlayacak görüşmeleri BM'nin son bir atağı olarak değerlendirebiliriz!

Eğer başarılı olursa imkansızı başaracaklar…

Yok olmazsa herkes yoluna gidecek!

Hadi komşunun pozisyonu zaten ortada onlarda bir sıkıntı yok da…

Asıl bizim durumumuz ne olacak bundan sonra tartışılması, konuşulması gereken mesele budur işte!

"Son tango…"

"Taraflar yavaş yavaş Crans Montana semalarına doğru yola çıktı. Çözüm olur mu? Sanmıyorum ama en azından niye olmadığının altı çizilecek. Beni merak içinde bırakacak şey sürecin çökerek mi yoksa yumuşak bir geçişle mi sonlanacağı.

Sürpriz olur mu?

Mümkün ve olursa da itirazım tabii ki olmaz. Ama bu formatla zor. Süreç eğer beklenildiği gibi sonlanırsa, taraflar bence tüm enerjilerini suçlama oyununa değil de barış inşasına yönlendirmeliler. Yani sonuç odaklı adımlar atarak yeni bir formata geçmeliler. Bunun için dünya kadar tek taraflı güven yaratacak öneriler var.

Neyse şimdilik tüm kabızlığına rağmen "kapsamlı çözüm" formatının son tangosunu son defa izleyelim ve hatta destekleyelim.

Ama bu buluşma barış çabalarının sonunu değil ama bu kabız formatın sonunu ve inşallah gerçek barış inşasının başlangıcını oluşturacak…"

(Mete HATAY)

Bazı gazeteler YDÜ'nün reklamını mı yapıyor!

Bayram boyunca en çok konuşulan konuların başında Lefkoşa Devlet Hastanesi'nde bazı cihazların eksik olması nedeniyle YDÜ Hastanesi'ne gönderilen hastaların durumu geliyordu!

İki gazetemiz devletin hastanesini biraz da rencide edici yayınlar yapıp, YDÜ Hastanesi'nin yöneticilerinin açıklamalarına yer verince haliyle bakanlık ve hastane yetkilileri patlayıp bu yayınları eleştiren açıklamalar yaptılar!

Hele de Başhekim Bülent Dizdarlı'nın çok sert açıklaması epey manidardı…

Dizdarlı, bazı gazeteleri YDÜ'nün reklamını yapmakla suçladı!

Sonra nöbetçi doktorun açıklaması geldi…

Şimdi YDÜ'nün yıllardır adamı olan bazı meslektaşları biliyoruz da!

İş bu noktaya geldiyse durum epey vahimdir demektir…

Bu konudaki suçlamalardan dolayı hem YDÜ yetkililerinden hem de ilgili gazetelerden bir açıklama bekledik!

Hepsi de susmayı tercih etti…

Dini temsilciler dua ediyormuş!

Şu meşhur dinler arası diyalog konusu…

İsveç'in arkasında olduğu birtakım garip faaliyetler!

İsveç işini gücünü bırakmış, Kıbrıs'ta din adamlarını filan organize etmeye çalışıyor…

Bunların sık sık Kuzey'e geçerek Din İşleri Dairesi'ni ziyaret ettiği zaten biliniyor!

Bu konuda yoğun temaslar yapılıyor ama bizim müftü efendi bu konuda şimdiye kadar tek bir açıklama yapmadı…

Kendisi yüzlerce kez Güney'e geçerek orada çeşitli temaslar yaptı ama bu konuda tek bir açıklaması bile olmadı!

Şimdi yine din adamları birleşmiş ve Kıbrıs'ta bir çözüm olsun diye sözüm ona dua ediyorlarmış…

Hem de Başpiskopos Hrisostomos'un Kıbrıslı Türkler için yaptığı ırkçı açıklamalara rağmen!

Buna kimseyi inandıramazlar ama perde gerisinde neler olduğunu bilmek hem Kıbrıs Türkünün hakkı hem de bunu sorgulamak KKTC hükümetinin sorumluluğunda!

Hele de son günlerde söylentiler ayyuka çıkmışken…

Ne yazık ki biz buyuz!

Bir bayramı daha acısıyla tatlısıyla geri bıraktık…

Kimi trafik kazalarında yakınlarını yitirip bayramı buruk geçirdi!

Kimi de ye içmenin ön planda olduğu bir bayram yaşadı…

Ama bunların bir kısmı yeme içmeyi çevreyi kirletmek olarak anladıklarından dolayı memleketin dört bir köşesinin içine ettiler!

İşte resimde de görüldüğü gibi Glapsides Plajı'nın hemen arkasındaki piknik alanından bir enstantane…

Hani her çöp gördüğümüzde belediyelerden şikayet ederiz ya!

Bunlar tamamen bizim duyarsız insanımızın yaptıkları…

"Türkiye ile ilişkilerden sorumlu bakan…"

"Bu ülkede kendi irademize dayalı bir yönetim anlayışını önemsiyoruz. Bunu sağlamanın yolu bize göre kendi kurumlarımıza çeki düzen vermek ve bazı konuları da oturup Türkiye ile açık açık konuşmaktır, anlaşmaktır. Hükümetlerin kendi imzalarına sahip çıkmıyor olmaları Türkiye ile aramızdaki ilişkinin karşılıklı güven sorunu yaşamasına neden olduğunu düşünüyoruz. Türkiye ile ülkemize giriş çıkışları bir düzene sokacak gerçek anlamda çalışabilecek ve işlevsel bir adli yardımlaşma antlaşmasını yürürlüğe koyacağız. Öte yandan Bakanlıklardan birisini Türkiye ile İlişkilerden Sorumlu Bakanlık olarak görevlendirmeyi düşünüyoruz aynen Türkiye'de Kıbrıs işlerinden sorumu bir Bakan olduğu gibi. Su ve elektrik konularında daha önce çok kapsamlı tespit ve önerilerimiz oldu. Bunları muhatabımız olan Türkiye ile paylaşıp oturup müzakere edip şekillendireceğiz…"

(Kudret Özersay)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları