Yatırımlar ne kadar istihdam sağlıyor?

Yayın Tarihi: 18/11/09 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Ticaretin değişmez kuralıdır bu;
Müşteri ne derse desin, neden şikayet ederse etsin hep haklıdır. Haklı da olmalıdır.

Müşteri memnuniyetlerini dikkate alan işletmeler hep kazanmıştır ticari hayatta!

Basın organları için de bu geçerlidir.

Ama, okuyucu bizim sadece müşterimiz değil, aynı zamanda dert ortağımız, yol gösterenimiz ve meslekte daha iyi olabilmek için en büyük kaynağımızdır.

Bu yüzden zaman zaman yerimiz yettiğince onların görüşlerine yer verir, sorunlar karşısında ortak akıl bulunması konusunda katkı koyarız.
…

Biz sadece bizi öven, tebrik eden yazılar değil, eleştiren yazılar da alırız.

Çoğuyla siyasi görüş farklılıkları nedeniyle görüş görüş ayrılığına düşsek de, bizim için onlar bizi öven ve tebrik eden yazılardan daha fazla önem taşır ve bu görüşlere de köşemizde özellikle yer vermeye çalışırız.

Okuyucu ile son günlerde ters düştüğümüz konuların başında, KKTC'ye yapılan yatırımlar geliyor.

Biz olabildiğince yatırdan yanayız bu ülkede!

Bizim için ne kadar çok yatırım o kadar çok istihdam demek, o kadar çok refah ve gençlerin geleceği demektir.

Ama dedik ya her zaman okuyucunun düşünceleriyle örtüşmek mümkün olmuyor.

Büyük bir çoğunluk Türkiye sermayesinin KKTC'ye yaptığı yatırımları desteklerken, bir kısım okurumuz da bunun tersi yönünde görüş belirtiyor.

…

Örneğin bize Lefkoşa'dan yazan Leyla adlı okurumuz, Lefkoşa'ya yapılan otellerde kaç tane Kıbrıslının çalışacağını merak etmiş. Otellerin ülkeye ne kadar vergi ödediğini merak etmiş.

Yine Uğur isimli başka bir okurumuz, otelin yapıldığı anaokulun oradan kaldırılmasını eleştirmiş, bununla da kalmayıp otellerin 10 yıl vergiden muaf tutulacağını ve ekonomiye hiçbir katkısı olmayacağını vurgulamış.
Bir başka okur da bizi gören körlerden sınıfına koyarak, adanın Türkiyelileştirme tehlikesi altında olduğuna parmak basmış.
Mustafa isimli başka bir okur da, yatırımcıların bizi sevdiğinden değil sadece kazanç için burada olduğunu belirtmiş.
…

Elbette her fikre saygı duyacağız. Burada amaç ortak akıl platformları ile konuları iyice bir süzgeçten geçirerek doğrunun bulunması olmalıdır.

Ama, Türkiye sermayesinin KKTC'ye getirilmesine karşı olanlar, bunun alternatif politikalarını da belirtmeli, sadece eleştiri ile değil, çözüm üreterek de kamuoyu ile paylaşmak durumundadırlar.
Örneğin biz bu görüşlerden, istihdam konusuna yerden göğe kadar hak veriyoruz.

Çünkü son yıllarda KKTC'ye yatırım yapanlar, beraberinde çok sayıda çalışanı da beraberinde getirmekte, bu nedenle Kıbrıslı Türkler yeteri kadar yararlanamamaktadırlar.

Bunun karşıt görüşü olan, "Kıbrıslılar, o şartlarda o maaşa çalışmazlar" fikri de masaya yatırılmalı, bu bir devlet politikası haline getirilerek, istihdam konusunda öncelik Kıbrıslı Türklerin olmalıdır.

Okur görüşleri:
"Yetenekleri yok!.."

Önemli noktalara parmak bastınız Sayın Özadam.
Bu yazdıklarınız, bizim politikacılarımızda ne devleti adil bir şekilde yönetecek bir kişilik yapısı var ne yetenekleri ne de zekaları.
200-250 bin kişiyi adil ve akılcı bir şekilde yönetmekten muzdaripler. Partizan yönetimler adalet değil, adil olmayan çıkarlar üzerine kurulduğundan, günümüz dünyasında ufacık bir ekonomik kriz durumunda büyük ölçüde sarsılamaya mahkumdur. 1. Ekonomik kriz dalgası CTP'yi vurdu, 2. ekonomik kriz dalgası da UBP'yi vuracak. İşte o zaman yağmalar başlayacak ve bütün siyasi partiler, keşke işsizlik sigortasını zamanında çıkartsaydık diyecekler.
(İSİMSİZ)
…

Aslında doğrusu CTP ve UBP'nin yöneticileri ile basını yönlendiren üç beş kişidir kutuplaştıklarını halka gösterip prim elde etmeye çalışanlar diye yazsanız bana göre daha gerçekçi olurdu. Ancak halk her zaman olduğu gibi iş ve aş peşinde koşup durmakta olup fırsat bulduğunda döndürülen filimi seyredip ah çekmektedir.Saygılarımla
(Mehmet Emin AKSULU)


Günün Fıkrası

Evli gibi

Soğuk ve karlı bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir işadamı ve sekreteri arabalarını terk etmek zorunda kalırlar ve uzun bir yürüyüşten sonra üşümüş ve ıslanmış durumdayken bir kulübe bulurlar. Kulübede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir sürü battaniye bulunmaktadır. Geceyi geçirmeye hazırlanırlar ve işadamı bir centilmen olarak, yatağı sekreterine verir.

Ben yerde uyku tulumunda uyurum, der.

Sekreter yatağa yatar, adam uyku tulumunun içine girerek fermuarı çeker. Bir süre sonra tam uyumak üzereyken, sekreterinin sesini duyar:

- Efendim, ben çok üşüyorum. Adam fermuarı açar, uyku tulumundan çıkar, bir battaniye alıp kadının üzerine örter, tekrar uyku tulumuna girer, tam uyumak üzereyken yine sekreterinin sesini duyar:

- Efendim, ben hala çok üşüyorum. Adam yine fermuarı indirir, tulumdan çıkar, bir battaniye daha alıp kadının üstüne örter, uyku tulumuna girerek fermuarı çeker. Tam uykuya dalacağı sırada yine duyar:

- Ben yine çoooook üşüyorum.

Adam yattığı yerden:

- Bir fikrim var, der. Burası ıssız bir yer. Neler olduğunu kimse göremez, istersen evliymişiz gibi davranabiliriz.

Genç kadın kıkırdar:

- Tamam, bana göre hava hoş. Adam yattığı yerden avazı çıktığı kadar bağırır:

- Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları