Mutsuz insanlar ülkesi olduk!

Yayın Tarihi: 25/11/09 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Oysa 4 günlük İsveç ziyareti bizim için iyi gelmişti, oradaki sistem ve oturmuş devlet düzenini görünce içimizden derin bir ah çeksek de ortama çabuk uymuş, ön yargılarımızın aksine İsveç insanının hiç de soğuk insanlar değil aksine sıcak ve güler yüzlü oldukları tesbitinde bulunmuş ve hatta bütün arkadaşlar İsveç için 'mutlu insanlar ülkesi' fikir birliğine varmıştık.

Onlar kazançlarının yüzde 50'sini devletlerine ve belediyelerine vergi olarak vermelerinden dolayı mutluydular.

Onlar kışın dondurucu soğuğuna, güneşe hasret olmalarına rağmen mutluydular.

Ve onlar 7'den 70'e toplu taşıma araçları kullandıkları, bisikletle işe gitmekten dolayı mutluydular.

Biz de bu kısa süre içinde onlarla mutlu olduk, düzenin, disiplinin ve temizliğin insanı hiç de mutsuz etmediğini aksine mutlu ettiğine tanıklık etmiştik.

İsveç'in yerlisi mutluydu, çünkü eşitlik vardı ülkesinde. Ortama Türk parasıyla 4 bin TL gelirleri vardı.

Yola adımınızı attığınızda zınk diye duran araçları görünce, yayaya saygı nasıl olur, insana verilen değeri gördük.

Suriye kökenli vatandaş yer altında tuvalet bekçiliği yapıyordu ama yüzünde gülümseme hiç eksik değildi.

İnsani değerlerini unutmamış, aksine insanlık öğretiyordu hepimize, yanında İsveç kronu olmayanların paralarını kendi cebinden atıyordu otomatik jeton kutularına.

Ankaralı pazarcı sıfır derecede domates, patlıcan satarken, yüzündeki ifade onun da mutlu olduğunun göstergesiydi.

Lokantadaki Türk çalışanın sadece giysisi tertemiz değil, yüzünde de mutlu olduğunu gösteren bir temizlik ifadesi vardı.

Biz de kendimizi kısa sürede orasını ortamına kaptırdık ve mutlu insanlar ülkesinin mutlu ziyaretçileri oluverdik.

Ama her akşam Kıbrıs'tan gelen kötü haberler, mutluluğumuza kara çaldı.

Hele de Meclis önündeki aşırı dozdaki eylemler ve yine aşırı dozdaki polis önlemleri ile içimiz cız etti.

Ve adaya gelip de işin içine bir kez daha girince günden güne mutsuz oluyor ülke insanımız, biz de içinde dahil.

Eylem yapan eylemini abartıyor, eyleme karşılık veren haddini aşıyor, politikacı da bundan rant elde etmeye çalışıyor.


Hayatın sadece üç günlük bir hayat olduğunu kavrayamadık gitti.

Her birimiz isyancı, her birimiz agresif, her birimiz şahsi menfaatler peşinde koşturup ömür tüketiyoruz.

Oysa 1974 öncesinde sadece toplumsal çıkarlar söz konusuydu.

Kıbrıs Türkü evindeki bir parça ekmeği bölüp komşusu ile paylaşıyor ama bunu mutlulukla yapıyordu.

Bir ara herkes sadece 30 Kıbrıs lirası maaş alıp toplum istisnasız eşitken, yüzlerdeki gülümseme hiç esik olmuyor, insanlar bir sonraki güne sağ çıktıkları için şükrediyorlardı.

Çok bir zaman geçmedi ama, insanlar çabuk değişime girdi.

Kendi gibi düşünmeyeni hazmetmek yerine onu alt etmeyi hedef ettik kendimize.

Ve geldiğimiz nokta ortada, polisini dövmeye kalkan eylemciler, halkının yüzüne biber gazı sıkan polisler haline geliverdik, hızlı ve derinden.

Saygı ve sevgiyi çoktan yitirdik, kendimiz gibi düşünmeyeni yok etme çılgınlığına düştük.

Kısacası kocaman bir mutsuzlar ülkesi yarattık kendi ellerimizle, irademizle ve beynimizle!

Buna neden olanların hepsi de bir yerlerine kına yaksınlar!


Yıl başına kadar maaşlar tamam!

Maliye Bakanı Ersin Tatar'ın maaşları bayramdan önce ödeyeceklerini açıklaması kamu kesiminde memnuniyet yaratırken, Tatar'ın geçtiğimiz hafta içinde sessiz sedasız Ankara ziyaretinin de perde gerisi aralandı.

Bilindiği üzere Tatar'ın TC Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile yaptığı özel görüşme kamuoyuna açıklanmamış ve sadece bu köşede yayınlanmıştı.

Tatar ve Şimşek baş başa yaptıkları görüşmelerde kamu çalışanlarının 13. maaşları da dahil yıl başına kadar olan ödemeleri konusunda anlaştılar ve hükümet bu konuda yeni yıla kadar rahatladı.

Bu arada büyük tartışmalara neden olan yeni işe girecek olan kamu çalışanlarının maaşlarında kısıtlamalar getiren ve meclisten geçen yeni yasa tasarısı Ankara hükümeti tarafından tam destek gördü.

KKTC hükümetinin kamuda ki tasarruf tedbirlerinin cesaretle sürdürülmesi halinde Ankara'nın desteğinin de o oranda artacağı belirtiliyor.


Polis polise biber gazı sıkarsa!
Sendikaların eylemlerini hem yurt dışındayken, hem de adaya gelince dakikası dakikasına takip etmeye çalıştık.

Tüm olaylar bir yana, polisin acemiliğine şahit oyunca üzüntümüz daha da debreşti.

Meclis bahçesi önünde yüzünde gaz maskesi olan polisin, aralarında gaz maskesi bulunmayanz polis memuru da bulunan kalabalığa biber gazı sıkması işin komedi dram yönüydü.

Hadi eylemciler eyleminde, polis de görıevinin başındaydı ama, ha keşke şu biber gazları ortaya çıkarılmasaydı.

Hem eylemcilere hem de posimize yazık oldu doğrusu!


Günün Fıkrası

Kilisenin papazı

Yaşlı doktor kasabayı terketmek üzereyken yerine gelen genç doktoru almış hastalarını tanıştırmak üzere evden eve dolaştırmaya başlamış..İlk girdikleri evde bir kadın:
-"Doktorcuğum çok mide ağrısı çekiyorum" demiş.
Eski doktor da ;
-"Bence biraz fazla meyve yiyorsunuz da ondan..." demiş. Dışarı çıktıkları vakit yeni doktor :
-"Abi kadını muayene bile etmeden nasıl böyle bir neticeye vardın ?"
Yaşlı doktor anlatmış:
-"Oğlum, numaradan gözlüğümü yere düşürdüm birde baktım ki yatağın altı meyve kabukları ile dolu"
İkinci evdeki hastayı genç doktorun muayene etmesine karar vermişler. Bu evdeki kadın
-"Çok halsizim" deyince doktor ;
-"Belki de Kilise faaliyetleriniz sizi çok yoruyor, biraz ara verin"demiş. Dışarı çıkmışlar yaşlı doktor genç doktora;
-"Doğru söyledin, Bu kadın kiliseden dışarı çıkmaz. Ama nasıl anladın?"
Genç doktor ;
"Ben de çaktırmadan yatağın altına baktım ve kilisenin papazını gördüm"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları