Gavur eziyeti!

Yayın Tarihi: 19/12/09 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Salih Coşar, yaşının yarısından daha fazlasını devlette çalışarak geçirmiş önemli bir isim.
Tam 12 hükümet döneminde 9 kez bakanlık yaparak bu konudaki rekoru da elinde bulunduruyor.

Ülkemizde siyaset yapan ender kişilerden birisi, hatta onun siyasetteki saygınlığı nedeniyle kendisini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday göstermeye hazırlananlar bile var.
Coşar, bunca yıl devlette en üst kademelerde çalışmış birisi ama onun bile kamu reformu denince sinirlerinin tepesine çıkması da çok ilginç.

Kendisine konuyu açtığımızda sanki de yüreğindeki sönmüş ateş bir kez daha alevlendi.
Kamu reformu konusunda ülkede hemen herkes aynı şeyi düşünüyor.
Mutlaka olmalı, hem de daha fazla gecikilmeden!
Herkes aynı şeyi düşünüyor ama uygulama bir türlü gelmiyor.
Hükümetler gelip gidiyor, şikayetler aynı, yaşanan sancılar aynı!
Bunun faturasını ise hep vatandaş ödüyor.
Kamuda çekilen ıstırap artık "gavur eziyeti" olarak dillendiriliyor.
"Gavur eziyeti" çekmeyenler ise, gördükleri duydukları şeyler karşısında öfkelenip, siyasilere tepki koyuyorlar.

Örneğin Salih Coşar, elektrik arızasının olduğu önceki akşam yüzlerce kez 188'i aradığı halde bir türlü cevap verilmediğinden büyük sıkıntı duymuş.
Madem böyle bir servis var, niçin vatandaşa hizmet vermiyor diye soruyor.
Haksız mı? Yerden göğe kadar haklı.

Vatandaşa hizmet verecek bir servis, vatandaşı kaale almazsa o vatandaştan devlete saygı göstermesi nasıl beklenir ki?
Kamu daireleri ona keza!
Vatandaşa çoğu yerde "gavur eziyeti" çektiriliyor.
Kötü muamele başta geliyor.
Devlet memurları, devletin halkın hizmetinde olduğu bir kurum olduğunu ya bilmiyor ya da bilmek istemiyor!

Devlet dairelerinin çoğu saçını tarayan, makyaj yapan, dantel ören ya da bilgisayarda fal bakan çalışanlarla dolu!

Vatandaşın küçücük bir işi birkaç dakikalık işlemle olacakken, uzadıkça uzuyor, bundan mağdur olanlar şikayet edince de üstüne fırça yiyor!

Bir devlet dairesinde kırık bir sandalyenin, boydan boşa yırtılmış bir halının, duvarlarda hısım akrabanın resimlerinin işi ne?

Kamu reformunun herkesin ağzında olduğu bir dönemde kamunun gün geçtikçe halkın gözünde küçüldüğü günler yaşıyoruz.

Hemen her birimde göze hoş gözükmeyen tablolar hakim.
Kendi gözlerimle, hastane ambulans şoförünün hasta almaya gittiği bir sokakta bet oynadığını görüyorum.

Yine üniformalı bir polis memurunun resmi araçla gelip bet salonundan içeri girmesinden sonra benim bu kuruma saygım niçin olsun ki?

Hastanelerde kuyruklarda cefa çeken, horlanan insanlarımıza yapılan "gavur eziyeti"ni gördükten sonra ben bir devletim olduğu için niçin şükredeyim ki?
Herkes artık aklını bayına toplasın, kamu reformu kısa bir sürede gerçekleşmezse devletinden güvenen, saygı duyan tek bir kişi bile bulamayacaksınız!


"Biz Güney'den daha ucuzuz"

"Sevgili Levent Kardeşim,
Bugünkü (dünkü) köşenizde bir okuyucunuzun 'adı ünlü' bir oyuncak mağazamızdan Türkiye'deki fiyatının iki katına oyuncak alması ile ilgili şikayetini aktardınız. Adımız ünlü sınıfına girer mi bilmem ama yıllardır aile şirketimizle bu sektörde hizmet veriyoruz. Temsilcisi olduğumuz firma ürünlerinde fiyatlarımız nerede ise Türkiye fiyatları ile eşdeğerdir, ayrıca sıklıkla Güney'deki rakiplerimizle mukayese ederiz, oradan daha ucuz olduğumuzu da memnuniyetle belirtmek isteriz.

Bize göre 'yarım' olan şikayet yazısı ile aynı sektördeki iş yerlerimizi konuma getirdiniz. Sizden ricamız oyuncağın marka ve modelini veya iyi bir tanımını da verirseniz en azından fiyat kontrolü yapma fırsatı doğar.

Teşekkürler,
Zakire Yalçın
Uygar Toys - Lefkoşa
KKTC"

Günün Fıkrası

Karyola

Üç arkadaş, üçü de birbirinin canı. Tek sorun yaşlarının artık fazlaca kemale erip, eşlerinin pek de genç olması. Günlerden bir gün biri diğerlerine:
- "Beyler benim keyfim çok kaçık. Karım beni aldatıyor galiba. Üstelik de bir marangozla."
- "Olmaz öyle şey, sen içini ferah tut, bizimkiler aldatmaz... Ama nerden anladın?"
- "Karyolanın altında hep tahta talaşları görüyorum."
derken ikincisi de karısından kuşkulanmaya başlar. Onun takıntısı da bir boyacı. Kuşkularının ana sebebi de karyolanın çevresindeki farklı renklerdeki çizikler ve üstüne üstlük bulunan iki adet fırça kılı.
Aradan zaman geçer ve nihayet üçüncüsü utana sıkıla derdini döker ortaya.
- "Arkadaşlar benim derdim hepinizden büyük, üstelik tam bir felaket. Karım beni aylardır bir at ile aldatıyor."
Diğerleri:
- "Saçmalama lan olmaz öyle şey!"
- "Nasıl olmaz? Ne zaman karyolanın altına baksam hep aynı jokeyi görüyorum."

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları