Biz aslında buyuz...

Yayın Tarihi: 21/12/09 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Cumartesi sabahı gençlerle birlikte kahvaltıdaydık.
Hem DP Gençlik Kolları'nın yeni yönetimiyle tanıştık hem de onların gelecek kaygılarını dinledik.

Ne birinde parti rozeti, ne partiyi temsil eden bir sembol vardı salonda.
Çünkü artık onlar ad, inanmışlardı ki ülke sorunları ne partizanlıkla ne de parti gözlüğüyle bakıldığı zaman çözülüyordu.
Doğrusu takdir edilecek bir davranıştı bu!

Büyük siyasiler halen arabalarında seçimden kalma renkli kurdeleleri taşıyıp insanlar arasında "ötekileştirme" yaparken, onlar bunun aksini yapmış ve doğruyu büyüklerden önce görmüş ve tatbik etmişlerdi.
Gençliğin sorunları malum, işsizlik, gelecek kaygısı.

Çok yakında diğer siyasi partilerin gençlik kolları ile iş birliği yapıp ülke gençliğinin sorunlarını önce masaya yatıracaklar sonra da çözüm üretmeye çalışacaklar.

Umarız tüm siyasilerin gençlik örgütleri, parti kaygısı düşünmeden bu harekete ses verip iş birliği yaparlar.

Umarız tüm gençler, büyükleri gibi parti rozeti ya da rengi ile değil yüreklerini ortaya koyarak, büyüklerinin yapamadıklarını başarırlar.

…

Aynı günün akşamı, ünlü Avcılar Meyhanesindeydik.
Tüm vekillerin Meclis'ten sonra orada buluşacağını bir gün önceden haber aldığımız için, biraz da baskınvari bir ziyaret gerçekleştirdik.
Doğrusunu söylemek gerekirse, iyi de yapmışız çünkü epey moral bulduk orada.

Eroğlu ile Soyer'in kadeh tokuşturması, yine Eroğlu ile Tahsin Bey'in maç esprileri, Çakıcı'nın kahkahaları, Arif Albayrak'ın udundan çıkan nağmeleri, Nazım Çavuşoğlu'nun kendine has muziplikleri bize bir kez daha gösterdi ki, bu ülkenin her bir insanı güzel, her bir insanı ayrı bir değer.
Meclis'teki o gergin konuşmaların, atışmaların ve suçlamaların yerini, neşe ve muhabbete bıraktığı ortam görülmeye değerdi.

Demek ki büyük siyasiler de istediği zaman, en azından kendilerine birtakım ortak paydalar bulabiliyor ve insan yüzlerini bu sayede gösterebiliyorlardı.

…

Dün sabah da İskele'deydik.
Karadenizlilerin meşhur hamsi partisinde.
Burada da önemli mesajlar vardı aslında.
Bay ve bayan Talat'ın horon tepmedeki başarılarıyla mutlu olduk, Ferdi Bey'in başarısız horonuyla güldük.
Derviş Bey yine kalabalık bir ekiple geldi, yine neşeliydi, yine şakalarını yaptı.
Hamsi tabii ki bahaneydi.
Aslında olay Kıbrıs Türkü'nün bütünleşmesinin bir göstergesiydi.
Bu tablodan müthiş bir zevk aldık.
Ve bir kez daha anladık ki siyasetin aslında "hiçbir" şey olduğunu, ama dostluk ve kardeşliğin, dayanışmanın, birlikteliğin "çok şey" olduğunu…
Ve anladık ki, Kıbrıs Türkü isterse, birlik olursa, siyaseti ön planda değil de çok arkalarda tutarsa, asla yıkılmaz, yıkılmasına izin vermez.
Siyasi rozetimiz, fikirlerimiz ne olursa olsun, nereden geldiysek gelelim, eğer aynı topraklar üzerinde kader birliği yapıyorsak, güzel günlerde hep birlikte gülüp acı günlerde hepimizin yüreği sızlıyorsa, biz aslında buyuz.
Bu güzelliklerin artarak devamı en büyük dileğimizdir.

Günün Fıkrası

Geyik

85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir. Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
- İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı?
- Evet, eşim.
- Ama bayan 25 yaşlarında...
Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de.
- Nesi varmış dedenizin?
- Kendisi av meraklısı idi, sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe
bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."
- Olur mu, başkası vurmuştur onu.
- Ben de onu demeye çalışıyorum…

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları