450 işçi "can" değil miydi?

Yayın Tarihi: 25/01/10 07:30
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Önce Güzelyurt ve yöresindeki sel felaketi sonra da Orams davası sonucuna takıldık kaldık.

Her şey bunların gölgesinde kaldı!

Bu iki olaydan bizim siyasiler ders çıkarır mı bilinmez ama bizce her ikisinde de hiçbir işe yaramaz nutuk ve vaatler değil birlik ve beraberlik mesajı çıkarılmalıdır.

Biz yine aksini yaptık, siyaseti ön planda tutup, hiç gereksiz suçlamalarla birbirimizi kırmaya devam ediyoruz.

Kimse olayların özüne inmeden siyasi rant yolunu seçti.

Böyle olunca da ikisinde de başarısız bir yönetim gözlendi.

Demek ki ister iç ister dış sorun olsun, bunların çözülmesinin, ama sağlıklı bir şekilde çözülmesinin öncelikli formülü, siyasi gözlükleri çıkarıp olaylara daha objektif bakabilmek.

Bunu bir başarabilsek herkes görecek ki, kangren haline dönüşen sorunlar bile kolaylıkla çözülebilecek.

…

Oysa hayat devam ediyor bir şekilde tüm ayrıntılarıyla birlikte.

Beraberinde sıkıntılarıyla, olumlu ya da olumsuz yanlarıyla!

Oysa biz Güzelyurt'taki vatandaşlarımızın zararlarını bile nasıl karşılayacağımızı adam gibi düzene koyamazken yine önceki hafta Çatalköy'de bir otelin inşaat işçilerinin başına gelenleri bile yargılayamadık doğru dürüst!

Güzelyurt'ta tek bir kişinin burnu bile kanamazken, kim bilir belki de çadır hayatına mahkum edilen 450 işçinin bazıları şimdi hayatta olmayacaktı!

Mal elbette daha önemli ama insan hayatından da önemli değil.

Ama bizde, bir türlü sisteme oturtulmayan bir çalışma hayatı var, ne giden ne gelenin başaramadığı bir sorun.

…

Acaba diyoruz, 450 işçi Türkiye'den gelenlerden oluşmasaydı da böyle duyarsız mı kalınırdı olaya?

Ne devlet, ne sivil toplum ne basın ne de kamuoyu hiç üstüne düşmedi bu konunun.

Onların burada kimsesi yok diye mi bu kadar duyarsız kalındı acaba?

Hangi devlet yetkilisi gitti olay yerinde inceleme yaptı doğrusu merak ediyoruz!

Nazi kamplarında ki gibi 450 kişinin aynı çadırda hem de mutfağın da olduğu bir çadırda konaklaması hangi insan haklarıyla bağdaşır ki?

Hangi yetkili gitti 450 işçiyi insanlık dışı bir ortamda yatıran işverenden hesap sordu ki?

Bu memlekette eşekler, kaplumbağalar, köpekler bile koruma altına alınıp onlara bir eziyet çektirildiği zaman manşetlere çıkaran basın ne yaptı 450 can için?

Peki ya önlem alındı mı bu olaydan sonra, şimdi o 450 gariban işçi hangi ortamlarda kalıyor dondurucu bu soğuklarda?

Yoksa onların hiç mi değeri yok bu ülkede kimsesiz dayanaksız oldukları için!

Devlet olmak demek sadece kendi yurttaşlarını korumak gözlemek midir yoksa?

DAÜ'den 8 kişiye kıyak emeklilik!

Ülkenin güzide eğitim kurumlarından DAÜ bir yandan ekonomik sıkıntılarla boğuşurken diğer yandan bir takım kişilere yapılan inanılmaz kıyaklarla maddi zararlara sokuluyor.

2002 yılında personele sözleşme imzalatan ve kıdem tazminatlarını almaya mecbur eden DAÜ yönetiminin 8 kişiye iltimas geçtiği ve içeride 1'er milyar para bıraktığı belirlendi.

Peki şimdi ne olacak mı?

Bu sekiz kişi de bugünlerde kıdem tazminatlarını alarak emekliye ayrılacaklar!

Hem de 250'şer milyar lirayı ceplerine indirerek.

Olayın duyulmasının DAÜ çevrelerinde infialle karşılandığı ve diğer personele büyük haksızlık yapıldığı konuşuluyor.

Kendi yurt dışında ama yatırımı burada yapılıyor!

Bazı bakanlıklara bağlı birimlerdeki akıl almaz icraatlar vatandaşı çileden çıkarmaya devam ediyor.

Hükümete yakınlığı bilinen bir zatın oğlunun yurt dışında yaşadığı ve çalıştığı ancak torpili nedeniyle yatırımlarının burada bir tamam yapılarak yasalara aykırı icraat yapıldığı belirlendi.

Bu torpilli zatın yasa dışı olan yatırımları yetmezmiş gibi evlenme yardımı isteyince olayın ortaya çıktığı ve bakanlık çevrelerinde hayretle karşılandığı belirtiliyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Türkay Tokel'in olaydan haberi olup olmadığını bilmiyoruz ama umarız bu ihbarla olaya el atarak yasa dışılığa hemen sor verecek adımları atar.

Günün Fıkrası

Vergi borcu

Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karsısına çıkan kaplumbağa:

-'Tilki kardeş ne bu telaş?'

-'Ormana maliyeciler gelmiş' demiş tilki. 'şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk, dünyanın vergisini yazarlar.... '

Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış.

Onu telaşlı gören leylek:

-'Hayrola kaplumbağa kardeş ne bu telaş?' diye sormuş.

-'Maliyeciler ormanda' demiş kaplumbağa. 'Bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, yakalanırsak dünya vergi alırlar.'

Leylek de hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş:

-'Leylek kardeş, ne iş? Bu ne acele?'

-'Vergi memurları herkese ceza yazıyormuş. Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık, vergi borcundan batarız...'

Maymun bunu duyar duymaz koşarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış. Papağan sormuş,

Neden ve kimden kaçıyorsun? diye.

-''Maliyeciler ormanda' demiş Maymun, 'Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık...Alacak bir şey bulamayınca bunların ne yapacağı belli olmaz. '

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları