Karpaz hem kaynıyor, hem ağlıyor!

Yayın Tarihi: 08/02/10 07:44
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Karpaz kaynıyor, hem de için için kaynıyor.

Hani hep doğal güzellikleriyle, eşsiz tabiat anasıyla dilimizden düşürmediğimiz Karpaz.

Hep siyasileri suçlarız ya biz bu köşede, hiç kendimize bakmayız.
Bizim için varsa yoksa Lefkoşa'dır, siyasetin nabzı burada attığı için.
Bırakın Karpaz'ı, Mağusa'yı, Girne'yi, Güzelyurt'u bile görmemezlikten geliriz aslında.

Çok sefer buradaki özellikle yerel yönetimlerden tepki de alırız "Başkent gazetecilerisiniz" diye!

Doğru söze ne denir ki, bizim varsa yoksa Lefkoşa…

Allah Karpaz'a doğanın her türlü güzelliğini vermiş ama biz sadece bununla yetinip orada yaşanları sanki de bu devletin insanları olarak kabul etmemişiz.
Hepsi de sanki seçim arifelerinde oy potansiyeli olarak görünen çantada keklik birer zavallılar.

Oysa asıl zavallı biziz.

Çok satıyoruz, çok okunuyoruz diye ukalalık ederken, ülkenin kırsalını görmediğimiz, orada yaşanan sıkıntılara yeteri kadar zaman ayırmadığımız için.

Oysa öyle çarpıklıklar öyle sosyal adaletsizlikler yaşanıyor ki bu bölgede, gidip görüp, insanlarla konuşup, ekmeklerini yemek, en azından bir çaylarını içmek şart bunları anlamak için.

Devletin elinin en az uzandığı yer orası. En katkının yapıldığı yer, ama işten atılma söz konusu oldu mu listenin en başındaki bölge!

Bölgeden gelen bir mektup bizim içimizi dağladı, çünkü sonuçta insanız.
Umarız sizin de içiniz acır biraz, özellikle de 'devletim' diyenlerin, devletin tepesindekilerin;

…

"Sevgili Levent ağabey;
Öncelikle mazlumların yanında olan ve sosyal duyarlılık çerçevesinde kaleme aldığın yazılarınla duygularımıza tercüman olduğun için sana teşekkürü borç biliyorum. Devleti kurup yaşatacağını iddia eden Ulusal Birlik Partisi, gariban emekçileri işlerinden atarak ve yerlerine kendi yandaşlarını alma vaadinde bulunarak adeta toplumsal barışı bozmakta ve bu ülke insanını adeta kendi ülkesine karşı kin ve nefretle doldurmaktadır.

Dipkarpaz köyünde çalışma süreleri 5 ile 10 yıl arasında değişen 3 Sıhhiye işçisi ve 3 müezzin sırf UBP'li olmadıkları için işlerinden atılmışlardır. Ancak bunun daha da vahimi ve insanı tiksindiren tarafı ise aynı köyde yaşayan başka insanların, komşularından akan kana ekmek bandırıp yemek için sırada beklemeleridir.

UBP seçim öncesi verdiği aşırı istihdam vaatlerini yerine getirmek için komşuyu komşuya düşman etmekte, toplumsal barışa en çok ihtiyacımız olan bugünlerde, köylerdeki ağzı sarımsak kokan, bir dilekçe dahi yazmaktan aciz olan örgüt başkanları aracılığı ile toplumsal barışımızın dibine dinamit koymaktadır.

KKTC'yi yüceltmek Sipahi köyündeki kızımızın hakkını gasp etmek midir? KKTC'yi yüceltmek Dipkarpaz'da evlerine ekmek götürmekten başka dertleri olmayan mazlumların ekmeklerini ellerinden almak mıdır?

Ya da kamunun kalifiye memurlarını örgüt başkanlarının vesayetine sokmaya çalışmak mıdır KKTC'yi yüceltmek?

Lütfen toplumumuza bir dikkat edin, kimse kimseyi sevmez oldu, bunun da en büyük sebebi sosyal adalet duygusunun olmayışı değil midir? Ülkede hiç bir kriter ve nitelik gözetmeksizin sırf parti yandaşı olduğu için 03 adı altında siyasi hesaplarla yapılan istihdamlar iğrençlikten başka nedir?

(Hangi parti yaparsa yapsın)Ya topluma ne demeli?

Futbol takımı tutar gibi turuncu ve yeşil kurdeleleri araçlarımıza asarak neyi ispat etmeye çalışıyoruz, yoksa silikleşen kişiliğimizi mi ifade etmeye çalışıyoruz.

Güney komşumuz her alanda almış başını giderken, biz ne yazık ki bireysel ve toplumsal mastürbasyonla uğraşmaktayız. Yani ne yazık ki toplumsal politika üretebilecek vizyon sahibi siyasetçilerimiz olmadığı sürece bu mastürbasyon devam edecek gibi gözüküyor.

Allah yardımcımız olsun. KKTC'yi iyi yüceltiyorlar"

…

NOT: Bu yazıyı kaleme alan okurumuz bölgede bir devlet kurumunda çalışmaktadır ve ismi bizde mahfuzdur. Her ay devletten maaş alan bu kardeşimiz bile bu kadar isyan noktasına gelebilmişse, varın gerisini de, bir dilim ekmeğe muhtaç edilenleri de siz düşünün!

İzin Makamı'ndan şikayet var!

İçişleri Bakanlığı'na bağlı İzin Makamı'ndan bu kez de UBP'li belediyelerden şikayet gelmeye başladı.

İskele Belediyesi'nin 8 ay önce toplu taşıma hizmetleri için aldığı iki adet minübüse uzun bir süre geçmesine rağmen halen yolcu taşıma izni verilmemesi İskele Belediyesi başkan ve meclis üyeleri tarafından tepkiyle karşılanıyor.

İlgili makamın toplu taşımacılığı teşvik edip formaliteleri hızlandıracağına, aksine ayak sürüyüp izin vermemek için direttiğini belirten belediye yetkilileri 8 minübüslerin garajda çürümeye terk edildiğini söyleyerek İçişleri Bakanı'na göreve davet ettiler.

ÖRP'nin Lefkoşa adayı Mehmet Avcı

Siyasi partilerin doktor kökenli aday arayışına ÖRP de katıldı.

ÖRP kaynaklarından alınan bilgiye göre haziran ayında yapılacak yerel seçimlerde amiral gemisi olarak da bilinen Lefkoşa'da Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı da olan Dr. Mehmet Avcı kendisine yapılan adaylık teklifine olumlu cevap vererek aday olacağını açıkladı.

ÖRP, Mağusa'da Dursun Oğuz'u, İskele'de Hüseyin Avkıran Alanlı'yı, Lefke'de de genel sekreter Erdoğan Şanlıdağ'ı aday gösterecek.

Büyükkonuk'ta saflar belirleniyor

Yerel seçimlerde en fazla rekabetin yaşanacağı yer olarak gösterilen Büyükkonuk'ta adaylar kesinleşmeye başladı.

Şimdiki belediye başkanı Sezai Sezen'in yeniden UBP'den aday gösterilmesinin kesinlik kazandığı söylenirken, Ramazan Evren CTP adayı olarak seçimlere katılacak.

Bölgenin önemli iş adamlarından Ömer Tatlı ve Zekeriya Doğan'ın bağımsız olarak seçimlere katılması beklenirken, özellikle Yedikonuk'da çok güçlü olarak bilinen Metin Gökalp'e de bazı partilerin teklifte bulunduğu ancak büyük ihtimalle kendisinin bağımsız olarak aday olacağı söyleniyor.

Halen müşavir olan eski Dışişleri Bakanlık müdürü Kemal Hoca'nın da ÖRP'den adaylığını koyabileceği ifade ediliyor.

Günün Fıkrası

Sosyal Adalet

Genç bir işadamı Güney Afrika'da iş gezisindedir. Her şey umduğundan daha başarılı ve çabuk gelişmiştir.Sözleşme bile imzalanmıştır. Dönüşüne tam bir gün vardır.

Büyük sinemalardan birinin önünden geçerken dikkatini "Ghandi" filmi çekiyor adamın. Hani şu bol Oscar'lı uzun film...

Hemen taksiden iniyor ve doğru gişenin önündeki kuyruğa... İnsanlar tuhaf tuhaf, bakıyorlar genç işadamına:

- Beyefendi, siz yabancısınız galiba?

- Evet, nereden anladınız?

- Burada beyazlar kuyruğa girmezler, onlar doğrudan gişeye giderler biletlerini oradan alırlar.

Adam biraz mahcup, tüm kuyruğu geçip gidiyor gişeye. Evet... Beyazlar için ayrı bir pencere var gerçekten.

- İyi günler efendim, bir koltuk rica ediyorum, arkadan ve ortadan lütfen...
Gişedeki kız şaşkın:

- Beyefendi, siz yabancısınız galiba?

- Evet, nereden anladınız?

- Burada beyazlar, koltukta değil, balkonda otururlar.

- Peki bir balkon lütfen.

Adamcağız, balkonda filmi seyretmeye devam eder etmesine de, Güney Afrika'da bizim sinemalar gibi uzun uzun aralar yok ki, sıkışır haliyle. Etraf karanlık, herkes filmi izliyor, dayanamaz ve ayağa kalkmaya karar verir. Tam kalkacak, yandaki sorar:

- Nereye beyefendi?

- Hiiç... Tuvalete gitmem lazım..

- Beyefendi, siz yabancısınız galiba?

- Evet, ama nereden anladınız?

- Burada beyazlar, tuvalete gitmez ki, balkondan aşağı işeyiverirler.

Adam şaşkın, tek güvendiği etraftaki karanlık. Balkonun korkuluklarına dayanır ve tam çişini ederken, aşağıdan bir zenci seslenir:

- Heeey sen yabancısın galibaaa...! !!

Adam iyiden iyiye şaşkın, karanlıkta ve sadece çişinden tanındığı için ürkmüş...

Aşağıdaki devam eder:

- İnsan sadece birinin kafasına etmez ki, şöyle bir serpiştirir.. . Bu memlekette sosyal adalet diye bir şey var !

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları